1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehirspor'da bunun adı "Benden sonra tufan" zihniyetidir...

-Eskişehirspor’dan alacağı olan bir firmayı aramış kulüp yöneticileri.


“Zor durumdayız.” Demişler…


İstanbullu firma “Her şeyin bir çaresi var. Alacağımızı 2 yıl erteleyelim. Faiz falan da istemiyoruz. Siz bu sayede biraz nefes alırsınız” diye cevap vermiş.


Banka da “Tamam” demiş bu işe…


Böylece Eskişehirspor’un borcu 2 yıl ertelenmiş…


İstanbullu bir firma bunu yaparken, Eskişehirspor’un eski yöneticileri 11 milyon liralık alacak çıkartmış.


Eskişehirspor kulübünden alacağı olan bir yönetici ise Eskişehir İktisadi işletmesi üzerinden 200 bin dolarlık senedi tahsil için icraya gitmiş.


-“Yöneticilik yaptığınız dönemde paranızı almıyorsunuz, bu parayı şimdi kalkıp benden istiyorsunuz” diyen Eskişehirspor başkanı Sinan özeçoğlu’nu dinleyince, kendi kendimize “Demek ki birileri ‘benden sonra tufan’ demiş” demek geldi.


Bilinen hikâyedir…


Fransızların meşhur kralı 15 nci Lui pek bencil, pek keyfine düşkün bir adammış.


Halk fukaralıktan kırılırken, Lui sarayında maskeli-maskesiz balolar düzenler, av ve dans partileri organize ettirir, çaldırır oynar, pişirir yermiş.


Ancak bütün zalim krallar gibi halkının bir gün ayaklanıp ümüğünü sıkacağından da korkmuyor değilmiş.


Bu sebeple, halk arasında bu kötü gidişata dur diyebilecek kişilerin yetişmesine engel olur, adil vicdanların fikirlerini boğmaya çalışırmış.


Zaman zaman da çevresindekilere şöyle dermiş:


-“Amaaaaan! Ne olursa olsun. Ben yaşadığım sürece taht da benim tahtırevan da. sonrasını gelecek oldan düşünsün. İsterse tufan olsun”


İşte “Benden sonra tufan” lafı buradan çıkmış ve pek çok olayı anlatan bir söz olarak kullanılmaya başlanmış.


Tıpkı bugün Eskişehirspor için kullandığımız gibi…


Tıpkı…


Sinan özeçoğlu’nun bu gün için, “Benden sonra tufan” diyen eski yöneticilerin yarattığı tufanla boğuşması gibi…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


AK partiye sormak lazım “Siz bu delegeleri neden seçiyorsunuz? kardeşim?” diye…


 


Cumhurbaşkanı “partide metal yorgunluğu başladı” dedi ya…


-“Partide bazı arkadaşlarımız yerlerini yeni isimlere devredecek” diye söyledi ya…


Olmadı, “Kendini yorgun hisseden kendiliğinden çekilsin” diyerek bir anlamda “Sen gitmiyorsan ben görevden alacağım” demeye getirdi ya…


Bu sözlerin üzerine hemen herkes hangi il başkanının istifa edeceğini, hangi ilçe başkanlarının görevden alınacağını konuşmaya başladı.


çok da ihtimal vermiyoruz ama…


Farz edin bu sözlerden sonra Eskişehir’deki il ve ilçe başkanları istifa edecekler ya da görevden alınacaklar…


Yerlerine yeni isimler gelecek…


Pekii bu yeni isimlerin nasıl göreve geleceklerin biliyor musunuz?


Biz size anlatalım…


Bu iş için genel merkezden bir-iki isim görevlendirilecek, bu görevlendirilen isimler Eskişehir’e gelecek. Partinin milletvekilleri ve belediye başkanları ile görüşecek. çeşitli toplantılar sonucunda 5-6 başkan adayı ismi belirleyecek. Bu belirlenen 5-6 ismi genel merkez yöneticisi ya da genel başkanına sunacak. Genel merkez yöneticisi ya da bizzat genel başkan bu 5-6 isim ile görüştükten sonra içlerinden birisini başkan olarak atayacak.


Atanacak olan yeni başkanın kim olmasıyla ilgili ortaya bir sandık konmayacak.


Herhangi bir temayül yoklaması yapılmayacak.


Partinin delegeleri ya da üyelerine sorulmayacak.


İki kişinin 2 gün içinde tespit ettiği muhtemel 5-6 başkan adayından biri Ankara’da yapılan 5 dakikalık bir görüşme sonrasında başkan olarak atanacak…


İnanın olursa bu böyle olacak.


O zaman insanın aklına AK partiyi yönetenlere şunu sormak geliyor:


-“Madem mevcut il ve ilçe başkanlarını oturduğunuz masanın başında istifa ettirip, görevden alıyorsunuz. Madem yeni il ve ilçe başkanlarını iki kişinin tespit ettiği 5-6 isim arasından seçip atıyorsunuz, o halde siz bu delegeleri niçin belirliyorsunuz? Partiye bu üyeleri niçin yapıyorsunuz? Madem il ve ilçe başkanlarını bile o ilde ve ilçede yaşayanlara sormayacaksınız, siz bu üye ve delegeyi niçin seçiyorsunuz kardeşim! Süs olsun diye mi?”


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Bir okur göndermiş…


 


Kral o gün balığa gitmeye karar vermiş... Müneccime havayı sormuş. Müneccim:


- Bugün hava bütün gün açık olacak haşmetmaab, diye kısa bir rapor vermiş


Kral yanına kraliçeyi de alıp yola çıkmış. Yolda onları gören bir köylü, balığa gittiklerini öğrenince:


- Ama bugün yağmur yağacak efendimiz, diye kralı uyarmış


Kral inanmamış tabii. Yola devam etmiş. Ama köylünün söylediği gibi... Dere kenarına gelip oltayı atmadan şiddetli bir yağmura yakalanmış. Kral müneccimi kovmuş. Yolda gördüğü köylüyü çağırmış:


- Nereden bildin yağmur yağacağını...


- Benim eşeğin kulakları aşağı düştü mü yağmur yağar efendim, demiş köylü, oradan anladım.


Kral eşeği tam maaşla kadroya almış.


Eşekler o gün bugün saraylarda hep iyi yerler bulmuşlar.


……….


Biraz da gülmek lazım…


 


Adamın biri bir kahveye girer ve ‘Millet bana bakın!.. Size söylüyorum! Tam 30 sene sonra ben bu kahveye gene geleciğim’ der ve çıkar. Kahvedekiler ‘Adam deli herhalde’ diye fazla önemsemezler. Ve aradan 30 sene geçer. Aynı adam kahveye gene gelir ve der ki:


– ‘Hatırladınız mı beni millet. Size demiştim 30 sene önce, ben yine geleceğim diye. İşte geldim’ der. Kahvedekiler tabi ki şaşırır. Adam devam eder:


– ’30 sene sonra gene geleceğim bu kahveye’ der. Ve gider. Aradan bi 30 sene daha geçer. Nesil değişmiştir 30 sene önceki insanların çocukları kahvede oturmaktadır artık. Adam kahveden içeri girer:


– ‘Bana bakın millet! Ben sizin babalarınıza söyledim. Size de söylüyorum, 30 sene sonra ben bu kahveye gene gelicem’ der ve çıkar. Kahve milleti gene bunu takmaz. Aradan 30 sene geçerve adam gene gelir:


– ‘Beni hatırladınız mı millet? 30 sene önce tekrar gelicem demiştim, işte geldim ve 30 sene sonra gelip sizin çocuklarınızada aynı şeyi söylicem’ der ve gider. Aradan bi 30 sene daha geçmiştir. Ve adam gene kahveye gelir:


– ‘Bana Bakın Millet Ben sizin dedelerinize söyledim. Babalarınıza söyledim, şimdi size söylüyorum, tam 30 sene sonra ben bu kahveye gene gelicem’ der ve gider.


İçlerinden birisi:


– Arkadaşlar bana bu olayı dedem anlatmıştı. Bu adam bir lamba bulmuş. İçinden çıkan cin 1 dilek hakkı vermiş. O da bu kahvedekilerden herhangi birine yılbaşı büyük ikramiyesi çıkana kadar ölmek istemiyorum şeklinde bir dilekte bulunmuş. Haliyle bize büyük ikramiye çıkma ihtimali ne ise bu adamında ölme ihtimali odur. demiş.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi