1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

O Eşek heykeli keşke dikilseydi...

Yılmaz Büyükerşen’in 99 seçimleri ile işbaşına geldiği ilk dönemdi.
çekirdek yiyen ve yedikleri çekirdeklerin kabuklarını yere atanlara takmıştı kafayı.
Yaya olarak gezerken çekirdek kabuklarını yere atanlarla resmen kavga ediyordu.
Sonra bir karar alındı.
çekirdek satanlar, sattığı çekirdeğin yanına bir de poşet verecek, böylece çekirdek kabukları yerlere atılmayacaktı.
Bazıları uysa da bu karara, büyük bir çoğunluk yine bir yandan çekirdek yerken, diğer taraftan yedikleri çekirdeklerin kabuklarını yere atmayı sürdürdü.
özellikle Hamamyolu, Köprübaşı ve Adalar’da, yerler çekirdek kabuklarından geçilmiyordu.
Kabuklar, yeni atılan renkli ve şekilli asfaltın girintileri arasından bir türlü temizlenmiyordu.
Bunun üzerine Büyükerşen bir talimat verdi.
-“çekirdek yiyen ve yediği çekirdeğin de kabuklarını yanı başına atan bir heykel yapın”
Heykel yapıldı.
Kararlıydı. Yapılan eşek heykelini Adalar’ın başına dikecekti.
Sonra ne oldu bilemiyoruz…
Yapılan heykel depoda mı kaldı?
Yoksa…
Büyükerşen bu çekirdek yiyen heykeli dikmekten vaz mı geçti? Hiçbir haber alamadık.
Ancak…
önceki akşam Adalar sahil yolu üzerinde şöyle bir gezdiğimizde, yine birçok insanın, özellikle de gençlerin, yedikleri çekirdeklerin kabuklarını yerlere attığına şahit olduk.
Bir kısım genci, sahil yolu üzerinde ki çim alanda yine çekirdek yerken ve kabuklarını da direkt porsuğa atarken gördük.
Doğrusunu söylemek gerekirse…
İşte o anda kendi kendimize “O heykel keşke dikilmiş olsaydı” dedik.
Halbuki…
Söz konusu heykelin dikileceğinin söz konusu olduğu yıllarda, bunun çok aşağılayıcı bir tutum olduğunu söyleyip, “Eskişehir modern ve eğitimli bir kenttir” diyerek, karşı çıkan da bizdik…


***


Ne merkez’miş be arkadaş!


Nasreddin Hoca ile ilgili en bilinen fıkradır…


Bir Gün Nasreddin Hoca ya arkadaşları şaka yapmak istemişler…


Nasreddin Hoca’ya…


-“Hoca Dünya’nın merkezi neresidir?” diye sormuşlar.


Hoca da:


-“Eşeğimin bastığı yerdir.” demiş.


Arkadaşları gülünce de


-“İnanmıyorsanız ölçün” demiş.


Bizim bildiğimiz 30 yıldır haber yapılır…


-“Eskişehir havacılığın merkezi olacak”


-“Eskişehir Demiryolu merkezi olacak”


-“Eskişehir Eğitimin merkezi olacak”


Bazı zamanlar konu iyice abartılır.


-“Eskişehir Uzay sanayi merkezi olacak”


-“Eskişehir Savaş sanayinin merkezi olacak”


-“Eskişehir teknolojinin merkezi olacak” diye…


30 yıldır birileri çıkıp çıkıp Eskişehir’i bir şeylerin merkezi yapar durur ama…


30 yıldır Eskişehir’in herhangi bir şeyin merkezi olduğu pek görülmemiştir.


Kısacası…


Bu şehir lafla defalarca her şeyin merkezi yapıldı ama gerçekte hiçbir şeyin merkezi olmadığımız açık.


O halde bir takım insanlar niçin 30 yıldır çıkıp çıkıp “Eskişehir şunun merkezi olacak- Eskişehir bunun merkezi olacak” deyip duruyor dersiniz?


Ya kendilerini Nasreddin Hoca zannedip, komik olmaya çalışıyorlar.
Ya da…


Nasreddin hoca misali “Nasıl olsa ölçüm yapamayacaklarına göre ben Eskişehir’in merkez olduğunu söyleyip geçeyim” diye düşünüyorlar…


****


Mevcudun karşısına koyacağın insan…


Eğer bir seçimde, birden fazla aday varsa, o seçimde oy verecek insanların en azından bir bölümü değişim gerektiğine inanıyordur.
Bu aynı zamanda, mevcut başkan ve yönetime güven kaybını da beraberinde getirir.
Ancak…
Mevcut yönetimin karşısına çıkan taraf, seçimde oy kullanacaklar üzerinde tam bir mutabakat sağlayamamışsa yani, seçim ortada gibi gözüküyorsa bu durum daha değişik yorumlanır.
Şöyle ki;
çoğu insan, "Mevcut yönetim gitsin ama yerinede de bu gelmesin" diye düşünür.
İşte böylesine bir durum var Eskişehir’de…
Hangi kurumu düşünürseniz düşünün bu böyle…
İnsanlar belki mevcut Başkan ve yöneticilerinin artık bırakması gerektiğini düşünüyor.
Bu gayet doğal…
Ama…
Bunun yanında, karşılarına aday olarak çıkan başkan adayları ile yöneticilerin gelmesini istiyor mu?
İşte bütün mesele burada…
O nedenle…
Mevcut başkanların gitmesini, artık görevi bırakmasını istemek yetmiyor…
Yerine geleceklerin karşılığı yoksa ve istenmiyorsa, iş başladığı yere dönüveriyor…
Tıpkı ve sık sık Eskişehir’de olduğu gibi…
O nedenle...
Pek çok kurum ve kuruluşta, yerlerini ve görevlerini muhafaza edenler aslında: çok beğenildiği, yaptıkları onaylandığı ve sonsuz güven duyulduğu için değil, çoğunlukla karşısında yarıştırılan insanların şehirde karşılığı olmadığı için yeniden seçiliyor.


Sözün kısası…


Mevcudun karşısına çıkan insanlara bakanlar, bir yandan “lanet olsun” diyor ve çaresizlik içinde gidip mevcuttan yana oyunu kullanıyor…


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM



çok alımlı bir sarışın kucağındaki bebekle eczaneye girer:
- Bebeği tartmak istiyorum, deyince eczacı:
- Efendim bebek tartımız bozuk. Onun için anneler bebeklerini kucaklarına alıp büyük tartısına çıkıyorlar. Sonra ben bebeği kucağıma alıp anneyi bir daha tartıyorum. Aradaki farktan da bebeğin ağırlığını buluyoruz…
Canı bir hayli... sıkılan kadın:
- Hay aksi şeytan! deyip, kapıya doğru yönelir. Olanlara bir anlam veremeyen eczacı merak eder:
- Ne oldu hanfendi?
Sarışın:
- Ben bu bebeğin annesi değilim ki, teyzesiyim. Bunca yolu boşuna yürümüşüz demek ki!! Gidip bebeğin annesini getireyim bari!


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi