Yıl: 2011 seçimleri öncesi…

Vaat: “Eskişehir’e 3’ncü üniversiteyi kuracağız” vaadi…

Yıl: 2015 seçimleri öncesi…

Vaat yine “Eskişehir’e 3’ncü üniversiteyi kuracağız” vaadi…

Yıl 2018 seçimleri öncesi…

Vaat bu defa “Eskişehir’e 3’rcü üniversiteyi kuruyoruz” vadi…

7 yıl boyunca vaat aynı.

7 yılsonunda gelinen nokta ise, Anadolu üniversitesini bölmek suretiyle 3’ncü üniversite meydana getirmek…

Anadolu üniversitesi’nden alınacak bazı bölümlerle, İleri Teknoloji üniversitesi adı altında 3’ncü üniversite oluşturmak…

7 yıl boyunca “Yeni üniversite, Yeni üniversite” diyenler, 7 yılda ancak mevcut üniversiteyi bölmeyi başarabildi iyi mi?

Ne diyelim?

Aşçı bize sürekli yeni yemek yapacağını söyleyip, avuttu. Gelinen noktada, yapa yapa eldeki pilavdan Yayla çorbası yapıp, önümüze koyuyor…

Biz de yiyeceğiz ya sonuçta!

Keşke aynı eldeki pilavdan bi de dolma doldurulsaydı da, her ne kadar yapılan “yalancı dolma” da olsa, masanın üzerindeki yemek çeşidi elaleme bol ve zengin gözükseydi.

Not- Şimdi bu yazıyı yazdık ya, birileri çıkacak “Ne olmuş ki bölünüyorsa? Daha ne istiyorsun? 3’ncü üniversite kuruluyor işte! Hem Osmangazi üniversitesi de Anadolu üniversitesi’nden bölünerek kurulmadı mı? Tabii onu Büyükerşen yaptığı için hiç üzerine bile uğramıyorsun. Bunu AK Parti yaptığı için eleştiriyorsun” diyecek. Biz de “Bak da gör. öyle işkembeden atma! zamanında ona da karşı çıkmışız” diye arşivleri çıkartacağız. O yüzden bu notu peşin peşin koyalım istedik…

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Cevap gelir mi?

Doktor, çalışana hakaret ediyor…

Hastane olayı kapatmak istiyor.

Olayın ısrarla üzerine gidilince soruşturma açılıyor.

Soruşturma sonucunda hakaret ettiği ileri sürülen doktorun ikaz edilmesine karar veriliyor.

Yasada ikaz diye bir cezanın olmadığını belirten Türk sağlık sen şube başkanı Kararman şu soruyu soruyor:

-“Eğer hakaret eden doktor değil de çalışan olsaydı. Eğer hakaret edilen bir çalışan değil de doktor olmuş olsaydı. Açılan soruşturmada çalışana ikaz cezası verilir miydi?”

Soru önemli…

Samimi bir cevap gelir mi?

Hiç sanmıyoruz…

 ......

Dört partili bir ittifaka “Evet” dedim

Saadet Partisi genel merkezinde geniş katılımlı bir toplantı yapılmış.

24 Haziran tarihi’nde yapılacak olan seçimlere yönelik bu toplantıda hem Cumhurbaşkanlığı adaylığı hem de ittifak konusunda partili il başkanları ve parti müfettişlerinin görüşlerine başvurulmuş.

“Hangi partiler ile ittifak yapalım” görüşünü ortaya çıkartmak adına, üzerinde 20’den fazla, değişik partilerle yapılabilecek ittifak kombinasyonun bulunduğu matbuu kâğıtlar dağıtılarak “En uygun bulduğumuz ittifakı yazın” denilmiş…

-“buna göre herkes kendisine en uygun gelen ittifak tercihini işaretledi” dedi Saadet Partisi il başkanı Fesih Bingöl…

-“Sizin tercihiniz hangi partilerle ittifak yapma yönünde oldu?” diye sorduk…

Dört partili bir ittifaktan yana olduğunu söyledi…

-“Bu ittifak yapılacak 4 parti içinde CHP var mı?” diye sorduk…

-“Var” dedi.

Bunun herhangi bir rahatsızlığa neden olup olmayacağını sorduğumuzda ise;

-“Neden olsun ki. Sonuçta yapacağımız ittifak ilkeler bazında yapılacak bir ittifak olacak. Geçmişte de CHP ile ilkeler bazında hükümet ortağı olduk. Parti olarak ilkeler bazında her türlü parti ile her ittifakı yapabiliriz. Sadece yapacağımız ittifak ortaya koyduğumuz ilkelere uysun” diyerek tamamladı sözlerini…

.....

Cezaevi kapatılmasın demiştik ya…

İşi gereği haftanın belirli günleri çiftelere giden bir dostumuzun “İlçede bulunan Cezaevi kapatılacak, hükümlüler ise Hendek Cezaevine taşınacakmış. Cezaevine mal veren ilçe esnafı bu duruma tepki gösteriyor. Cezaevinin ilçede kalmasını istiyor. Şu işi bir yaz, belki birileri çıkar ve bu işi engeller” dediğini yazmıştık önceki gün bu sütunlarda…

Yazıyı da “Duyurmak ve ilçede yaşayanların isteğini aktarmak bizden, gereğini yapmak yetkililerden olsun.” diye bitirmiştik.

2 gün sonrasında Harun Karacan yazılı bir açıklama yaparak, çifteler Cezaevi’nin kapatılmayacağını söylemiş.

Başta, çifteler Cezaevinin de kapatılacak cezaevleri arasında olduğunu, ilçeden gelen talepler üzerine Adalet bakanı ile bizzat görüştüğünü, Bakanın olumlu bulması ve talimat vermesi üzerine çifteler Cezaevinin kapatılması kararından vazgeçildiğini söylemiş.

Hassas bir konu olduğu ve polemik yapılabileceği gerekçesiyle bu gelişmeyi kamuoyu ile paylaşmak istemediklerini fakat basında çıkan haberler ve ilçe halkının bu konuyu yoğun konuşması üzerine açıklamak durumunda kaldığını da söylemiş Karacan.

Sonuç olarak…

çifteler halkı Cezaevinin kapanmamasını istiyordu, bu gerçekleşmiş…

önemli olan da bu olsa gerek…