1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu fotoğrafa 10 dakika baktım!

Anadolu üniversitesi’nde mezuniyet törenleri var.


önceki gün yapılan bir fakültenin mezuniyet töreninden gelen bir fotoğrafa 10 dakika süreyle öylece baktım.


Fotoğrafta üniversite rektörü Prof Dr Naci Gündoğan konuşma yapıyor.


Yan tarafında da diplomalarını alacak olan çiçeği burnunda genç mezunlar cübbe ve kepleriyle sıralanmış.


Yüzlerinde herhangi bir gülümseme yok.


Psikolojiyi tahmin etmek zor değil hani…


Yıllar çabucak geçmiş, o neşeli, keyifli, acı-tatlı,.eğlenceli kampus hayatı sona ermiş…


Bir yandan da üzerlerine resmen  ana-baba’nın eline bakma mahcubiyeti çökmüş…


Dahası…


İş bulma, para kazanma, ileriye dönük yaşam kurma korkusu işlemiş ruh ve bedenlerine…


O, onların en mutlu günlerden biri aslında…


O, onların ve ailelerinin en çok gurur duyacakları an hâlbuki…


Ama öyle değil işte!


O, yukarıda saydığımız endişe ve korkuların baskısı altında, sadece zoraki gülümseyerek geçiştirilen kısa bir süreçten ibaret o an.


Uzun uzun baktım fotoğrafa gerçekten…


Bir anda o fotoğrafın içinde buldum kendimi…


Sanki onlardan biriymişim gibi elim ayağım titredi iyi mi?


İstem dışı, “Ne olacak şimdi?, nasıl bir hayat bekliyor beni?, Ne yapacağım ben şimdi? “diye sorguladım resmen.


Kim bilir?


Belki de bu anlattıklarım bana öyle geldi…


Belki de, durum benim anlattığımdan daha farklıydı ama fotoğraf karesi öyle denk gelmiş ve benim böylesine bir hisse kapılmama yol açmıştı bilemiyorum…


Fakat normalde yüzlercesine bakıp geçtiğim, onlarca benzerlerine dikkat bile etmediğim bir fotoğraf son derece etkiledi beni.


Bir tek fotoğraf sabah sabah resmen ayarımı bozdu, kimyamı altüst etti…


İnanın o an, masallarda olduğu gibi karşıma bir cin cıksa ve “Benden 3 istek dile” dese, önce o gençlerin yüzlerine bir gülümseme koy, sonra da kafalarındaki korku ve endişeyi derhal kaldır” derdim…


Son isteğim de şüphesiz…


Tören boyunca o gençlerin,  korku ve endişeden uzak ve neşe dolu, gülümsemedikleri tek bir saniyenin bile asla  fotoğraflanamayacağı bir mezuniyet töreni ortamı dilemek olurdu…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


İlginç bir ziyaret olmuş.


 


AK parti milletvekili adaylarının seçime yönelik çalışmaları devam ediyor.


Milletvekili adayları Nabi Avcı, Emine Nur Günay, Ahmet Namık Akdoğan ve Nurettin Kaba, beraberlerinde İl Başkanı Murat özcan ve Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan ile birlikte Pancar kooperatifini ziyarete gitmiş.


Kendilerini Pancar kooperatifinde, Kooperatifin yönetim kurulu üyesi olan aynı zamanda AK Parti 4’ncü sıra milletvekili adayı Dündar ünlü ağırlamış.


Milletvekili adayı Nabi Avcı burada pancar üreticilerine 1. Bakım, çapa avansının ton başına 13 lira üzerinden çiftçilerin hesabına yattığını açıklamış…


Avcı, Eskişehir’deki pancar üreticisine toplam 12 Milyon 878 bin lira pancar bakım ve çapa avansı yatırıldığının da haberini vermiş…


Amacımız eleştirmek falan değil sakın yanlış anlaşılmasın.


Sadece…


AK partili adayların AK Partili diğer bir adayı ziyareti ilginç geldi bize.


CHP’li Milletvekili aday ve yöneticileri de yakında benzeri bir ziyareti, CHP’li aday Nuray Akçasoy’un başkanlığını yaptığı Kent Konseyine yaparsa, kimse şaşırmasın…


Nasıl olsa seçim tarihi yakın diye herkes topu kendi enin önünde oynamakla geçiriyor günlerini.


Başka mahallelere gidip de hüner sergilemekle kim uğraşacak ki?


öyle değil mi?


Mağlubiyetin sahibi olmaz.


 


Süleyman Demirel’in en güzel sözlerinden biridir…
-“Galibiyetin sahibi çok olur. Ama mağlubiyetin sahibi çıkmaz. çünkü mağlubiyet yetimdir” der.
Hemen her alanda görürsünüz bu sözün doğruluğunu.
Spor karşılaşmalarından oda, dernek hatta genel seçimlere kadar hemen her alanda.
Bir futbol takımı galibiyet aldı mı, teknik direktöründen tutun da malzemecisine kadar herkes sahiplenir bu galibiyeti.
Yenilgi halinde ise, herkes suçu kabullenmeyip, birbirinin üzerine atar.
Şimdi önümüzde iki ayrı seçim var.
Bu iki seçimin de sonuçları olacak.
Sandıktan çıkan sonuca göre, galip olan tarafta ne kadar insan varsa hemen hepsi üstlenecek bu başarıyı.
Yenilen tarafta ise kabahatli bir türlü bulunamayacak.
Zira…
O cenahta bulunan herkes suçu atacağı birini mutlaka bulacak.


Anlayacağınız…


Mağlubiyetin sahibi bulunamayacak.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


CHP’li adaylar!


 


Milletvekili adayları çalışıyor.
Ziyaretlerde bulunuyor.


Toplantılara katılıyor.


Gittikleri yerlerde konuşmalar yapıyorlar.


Konuşmalar sırasında alakasız konulara giriyorlar.


Sonrasında etrafında bulunanlar “Dil sürçmesi oldu”, “Aslında onu demek istemedi”, “Niyeti şunu söylemekti” gibi söylemlerle arkalarını toplamaya çalışıyor.


Bilmediğiniz konuyu konuşmayın arkadaş!


Fikriniz yoksa zikriniz de olmasın!


Hiçbir şey bilmiyorsanız, akşam Muharrem İnce ile Kılıçdaroğlunu dinleyip, sabah onların söylediğini söyleyin…


Etrafınız da sizin söylediğiniz saçma sapan sözleri düzelteceğim diye 9 takla atmak zorunda kalmasın!


***


Biraz da gülmek lazım


Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.
Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler, bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş. "Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi