Pazar günü 2 ayrı seçim yapılacak.
Akşam 17.00’de sandıklar açılmaya, ilk sonuçlar gelmeye başlayacak…
İlerleyen saatlerde işin rengi aşağı yukarı belli olacak.
Yine, gece belli bir saate gelindiğinde de seçim sonuçları ortaya çıkacak.
İşte o gece kimin Cumhurbaşkanı olduğu, hangi partinin ne oranda oy alıp meclise kaç milletvekili gönderdiğini öğrenmiş olacağız.
Pazartesi gününün gazete haberleri de muhtemelen Cumhurbaşkanının hangi isim olduğu, hangi partinin ne oranda oy aldığı, kaç milletvekili çıkarttığı ve meclis çoğunluğunun hangi ittifakta olduğuna ilişkin haberler olacak.
Gelelim ertesi gününe…
İşte seçimin ertesi gününden itibaren seçim sonuçlarını önümüze alıp, başlayacağız incelemeye…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı oy ile Cumhur ittifakının arasındaki oy farkına bakacağız mesela…
Arada çok fark yoksa mesele yok.
Fakat arada çok büyük fark varsa başlayacağız partilerin böyle bir sonuç çıkmasındaki hatalarını sıralamaya…
Sonra…
örneğin: Cumhur ittifakının Eskişehir’deki durumuna bakacağız önce…
AKP ve MHP oyları son yapılan referandum oylarının gerisinde mi kalmış, üzerine mi cıkmış bir bakacağız…
İki partinin oyu son referandumda alınan oyun üzerindeyse mesele yok…
Altına düşmüşse, bu kez her iki partinin de aday belirlemesinden tutun da yürüttükleri seçim çalışmasına kadar yapılan tüm yanlışlıkları dile getireceğiz…
Aynı şekilde Millet İttifakı ile ilgili rakamları açacağız önümüze…
CHP’de, Muharrem İnce’ye Eskişehir’de çıkan oy ile partiye çıkan oy arasındaki farka bakacağız önce…
Ardından…
CHP’den HDP’ye giden oyları oturup hesaplayacağız…
Aday listesine olan tepki nedeniyle, Muharrem İnce’ye gidip de CHP’ye gelmeyen, ya da CHP’den İYİ parti ve HDP’ye ne kadar oy gittiğini bulup, bunu yorumlayacağız…
öte yandan…
İYİ parti’nin MHP’den, Saadet Partisi’nin AKP’den ne kadar oy aldığına bakacak, bunun tahlilini yapacağız.
Sonuç olarak…
Pazar günü sandıklar sayılmaya başladığında merak edilen “Kim kazandı?” sorusunun cevabı ortaya çıkacak…
Pazartesi gününden itibaren ise sonuçların masaya yatırılması, uzun uzun tahlil edilmesi ve yorumlanması başlayacak…
Tabi bunu biz bu söylediğimiz şekilde yapacağız ama asıl tahliller partilerde, özellikle de kaybeden tarafta yer alan partilerin içinde yapılacak.
Seçimi kazanan kişi ve partiler elbette rahat olacak ama kaybeden tarafta ise resmen hasar tespit raporları hazırlanacak…
Bakalım bu sonuçların çıkmasında kusurlu ilan edilenlere bu raporlar nasıl kilitlenecek?
Seçim sonrasının süreci içinde bunu hep birlikte göreceğiz…

.....

Bu kadar da olmaz!

Japonya’da Kobe Su Dağıtım bürosu kamuya ait bir şirket.
Şirketin yöneticileri bir çalışanın, 7 aylık bir süreç içinde 26 kez, yemek saatinden 3 dakika önce masasını terk ettiğini tespit etmiş.
Bunun üzerine şirketin yöneticileri televizyona çıkarak, halktan özür dilemiş.
Masasını 7 ay boyunca 26 kez, 3 dakika önce terk ettiği anlaşılan çalışana da gerekli ceza verildiğini açıklamış şirket yöneticileri…
Bu nedir yaa!
Bunlar gerçekten bizle dalga geçiyor.
Bu kadar da olmaz artık!
Amaçları nedir hala anlamış değiliz!
Bir yaşadığımız ve gördüğümüz bizim resmi kurumlar geliyor aklımıza…
Bir de onların bu yaptıkları…
Resmen dalga geçmek bu!

.....

Geçersen ışıkta!

Lafımız, kötü bir hareketi her geçen gün alışkanlık haline getiren sürücülere…
Hani trafik lambaları kırmızı yanıyor ya…
Hani Kırmızı yandığı zaman durmak gerekiyor ya…
Hani kırmızı ışık yanmasına ve durmak gerektiğine rağmen durmayıp geçiyorsunuz ya…
Aslında hiçbir şey kazanmıyorsunuz…
Hiçbir şey elde etmiyorsunuz.
üstelik bir sonraki ışıkta herkes durduğu için kuyruğun en sonuna kalıyorsunuz.
Kuyruğun en sonu Tramvay güzergâhının üzerine denk geliyor.
Aracınız tramvay yolunun üzerinde kalıyor.
Tramvay siz yolunun ortasında durduğunuz için geçemiyor.
Sürekli korna bastığınız önünüzdeki araçlar da yayalara yeşil yandığı için ilerleyemiyor.
Bir sürü insana sıkıntı yaratıyorsunuz sırf kırmızı ışıkta geçtiğiniz için…
O anda, ışıkta durmayarak ne kadar karlı olduğunuzu düşünüyorsunuz değil mi?
Halbuki yaptığınız mallıktan başka bir şey değil…
Siz kendinizi düşünüp, herkesi zor durumda bırakıyorsunuz…
Aslında bunun da umurunuzda olduğunu zannetmiyorum ama yine de belki içinizden biri okur da mal olduğunun farkına varır diye yazıyoruz…

.....

O zaman siz buna cevap verin
“5 olsun da nasıl olsun?”

Seçim sürecinin artık sonuna geldik.
Yarın sandık başına gidiyoruz.
Kısa ama yoğun bir seçim süreci yaşandı.
Bu süreç boyunca söyleneceklerin tamamı söylendi.
Söylenenler arasında özellikle AK parti ve CHP kanadından gelen 5 Milletvekili söylemleri çok dile getirildi.
“4’ü garantiledik. 5’e yürüyoruz”, “5 Vekil sürpriz olmaz”, “5 milletvekili neden olmasın” söylemleri adeta birbirini izledi.
Her iki taraf da bunun olmayacağını bilmelerine rağmen 5’de 5 demeyi bir türlü bırakmadı…
Seçime bir gün kala, seçimlerin ne şekilde sonuçlanacağını bilemiyoruz ama bildiğimiz tek şey Eskişehir’de hiçbir partinin 5 milletvekili çıkartamayacağıdır…
Hiçbir hesap Eskişehir’deki bir partiye 5 milletvekili çıkartacak bir durumu barındırmıyor.
Şöyle ki:
İttifaklardan yola çıkacak olursak, bir ittifakın Eskişehir’de 5 Milletvekili çıkartabilmesi için 2 ittifak arasındaki farkın 150 bin oy olmasını zorunlu kılıyor…
Yani…
550 bin seçmen oyu hesabı yapıldığında ittifaklardan birinin 350 bin oy alırken, diğerinin 200 bin oyda kalması gerekiyor…
Hadi bu oy farkı sağlandı diyelim…
350 bin oy ittifakın diğer partileri ile sağlanacağı için o partiler de milletvekili çıkartacağı için bu “5 vekil çıkartma” işi hiçbir parti için mümkün gözükmüyor…
O yüzden…
Bugüne kadar “5 niçin olmasın” diyenlere “belki hesabı yapıp, böyle demekten vaz geçerler” diye bu güne kadar bekledik.
Baktık hala söylüyorlar, biz de ne yapalım “5 olsun da, söyleyin bakalım nasıl olsun?” demek zorunda kaldık…