1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

O 3 konu bugün niçin konuşulmuyor dersiniz?

çok değil, bundan 2 ay önce Eskişehir’in gündeminde 3 konu vardı…


Hararetle tartışılıyordu bu 3 konu…


Birincisi: Alpu civarına yapılacak olan Kömürlü Termik santral…


İkincisi: Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kapsamında, Eskişehir şeker Fabrikasının da ikinci etapta özelleştirilebileceği ihtimalinin doğması…


üçüncüsü de;3’ncü üniversite için mevcut Anadolu üniversitesi’nin bölünmesi.


Her 3 konuya da şehirde gösterilen bir reaksiyon vardı.


Her 3 konu ile ilgili olarak toplumda büyük bir direnç oluşmuştu.


Ancak…


Seçimlerin yapılması sonucu ortaya çıkan tabloda, yukarıda saydığımız her 3 konu da neredeyse unutuldu.


Her 3 konuya ilişkin ortaya çıkan reaksiyon kaybolup gitti.


3 konuda da kamuoyunda oluşan direnç tamamen kayboldu…


Bunun iki nedeni var…


Birincisi: Seçime kadar Eskişehir’de her 3 konuya da şiddetle karşı çıkanlar, seçim sonuçlarının belli olmasından sonra “Adamlar yetkiyi aldı. Bundan sonra ne yapsalar haklılar” diye düşünülmesi…


İkincisi ise: her 3 konuya da tepki gösterenlerin seçim sonuçlarından sonra “Bana ne yahu! Oylarıyla her şeyi yapmalarına yetki verenler düşünsün. Bundan sonra kimse için uğraşıp didinmem” şeklinde tavır almaları…


Belki başka nedenleri de vardır bilemiyoruz ama seçim öncesi Eskişehir’in gündeminde olan 3 konunun bugün üzerine bile varılmamasının ana nedenleri, yukarıda söylediğimiz 2 neden olsa gerek…


Bu durum bize şunu açıkça gösterdi…


Demek ki, seçim galibiyeti, Termik Santralin olası zararlarını da, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sonrasında yaşanacak tehlikeyi de, Anadolu üniversitesinin bölünmesiyle oluşacak 3’ncü üniversite meselesinde yaşanabilecek sıkıntıları da psikolojik ve sosyolojik açıdan ortadan kaldırabiliyormuş…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


İyi güzel ama…


 



Dünyanın hiçbir yerinde iktidar varken muhalefet sorgulanmaz.
Dünyanın hiçbir yerinde iktidar dururken muhalefet eleştirilmez.
Dünyanın hiç bir yerinde 48 yıldır iktidar olmamış bir muhalefet partisi günah keçisi ilan edilmez.
Dünyanın hiçbir yerinde yıllardır ülke yönetiminde kararı olmayan bir parti her türlü olumsuzluktan sorumlu tutulamaz.
Kısacası...
Bir ülkede iktidar dururken muhalefetin eleştirilmesi kadar abesle iştigal olamaz.


İyi, güzel,tamam da…
Ama, fakat,lakin...
Bu ülkede iktidardan çok muhalefet eleştiriliyor.
Bazen hiç sorumluluğu olamayan olaylarda da eleştirilerle karşılaşıyor.
İşin ilginç tarafı, bu durum kimsenin garibine gitmiyor.
Hiç kimse çıkıp "Yahu biz niye iktidar dururken muhalefeti eleştiriyoruz?"demiyor.
çünkü...
Muhalefetin muhalefet yaptığına inanmıyor.
Muhalefet görevinde cılız kaldığını düşünüyor.
Eline geçen fırsatları dahi değerlendiremediğini görüyor.
Böyle düşünmekte de pek haksız sayılmaz insanlar.
çünkü şahit olunan olaylar bunun böyle algılanmasına yol açıyor.


Belki de bu yüzden iktidar varken muhalefet eleştiriliyor.
Belki de bu yüzden iktidardan çok muhalefet sorgulanıyor.
Belki...
Bu yüzden, Dünyanın hiçbir yerinde olmayan “muhalefetin eleştirilmesi” bu ülkede yapılıyor ve bu durum kimsenin garibine bu yüzden gitmiyor.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Trafik bu hale geldiyse…
-çevre yolları daha kapsamlı düşünülse ve bitirilseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Tramvay hatları ilk başta planlanırken daha özenli davranılsaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Atatürk Caddesi'nin devamını Gar binası, Ali Fuat Güven caddesinin devamını Tülomsaş duvarı kesmeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Şehir merkezi dışına taşınan Resmi kurumların yerine bir başka Resmi Kurumu getirip koymasaydınız, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Otoparkların yapımı biraz daha fazla olsaydı, Trafik bu kadar sıkışmazdı.
-Trafiğin en yoğun caddeleri üzerinde araç park etmelerine müsaade edilmeseydi (Hala ediliyor), Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Kızılcıklı'nın devamında ki Seylap sokak'ta istimlak'la yolun genişletilmesine mahkeme "Dur" demeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-AVM ler getirip şehrin ortasına konulmasıydı, trafik bu denli sıkışık olmazdı.
-Şehir merkezinde birbirine bu kadar yakın ışık olmasaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Adliyeyi getirip şehir merkezine, kültür Merkezini de getirip tam karşısına koymasaydınız, Trafk bu kadar sıkışmazdı.
Bu örnekleri daha da çoğaltmanız mümkün.
Ve biz bu örnekleri yaklaşık 5 yıldır hemen her gün yazıyor ve "önlem alınmazsa bu Trafik ilerde işin içinden çıkılmaz bir hale gelecek" diyoruz.
Galiba o günler gelmek üzere…


**********


Mahalli seçimler erkene alınacak mı?


 


Son günlerde en çok karşılaştığımız soru bu?


2019’un Mart ayında yapılması gereken mahalli seçimlerin öne alınıp bu yılın Ekim ya da Kasım ayında yapılıp yapılmayacağı soruluyor…


Her defasında bu sorunun cevabının CHP’ye bağlı olduğunu söylüyoruz…
Şöyle ki:


CHP’de gerçekten yeterli sayıda imza toplanır ve seçimli olağanüstü kurultaya gidilirse, mahalli seçimler öne çekilir.


İktidar partisi, CHP’nin kendi iç meselesi ile uğraşıp, enerjisini buna yoğunlaştırmışken, bu fırsatı değerlendirmek ister.


CHP’de yeterli sayıda imza toplanamaz ve seçimli kurultay gündeme gelmez ise, mahalli seçimler zamanında, yani 2019 Mart ayında yapılır…


Yani…


Mahalli seçimlerin erkene çekilip çekilmemesi bize göre bir anlamda CHP’nin yapıp yapmayacağı belli olmayan seçimli kurultayına bağlı…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Zengin ve ikram seven ağanın konağına bayramda önce bir molla gelmiş, peşinden de Bektaşi... Ağa ikisini de ağırladıktan sonra ocak başında kahvelerini içerken mollaya sormuş:
- Tütün içer misiniz?
- Estağfurullah, mekruhtur!
- Ya içki?
- Aman efendim haramdır, hiç olur mu?
- Ya kadınlarla ilişkiniz?
- Hiç olur mu, biz harama uçkur çözmeyiz!
- Saz, çalgı, musiki?
- Tövbe tövbe! Bunları, bana sorarak günaha giriyorsunuz.
Ağa, Bektaşi'ye dönmüş, aynı soruları ona da sormuş, Bektaşi her soruya;
- Eyvallah imanım, emrin olur! diye cevap vermiş...
Yemek bitmiş, misafirler yola çıkarlarken ağa onlara diş kirası vermiş. Mollaya bir altın, Bektaşi'ye de elli altın. Bunun üzerine Molla itiraz etmiş:
- Böyle bir kâfir adama elli altın, bana bir altın veriyorsun.Sana yakıştı mı bu ağam?
Ağa gülmüş;
- Onun masrafı ağır be Molla!


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi