4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ATATÜRK'Ü ANLAMAK

Sekiz ilahiyatçı, bir araya gelerek, "Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılardan Kamuoyuna Bildirge,"adlı açıklamalarında, öğretim programlarından ve özellikle de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatından, Atatürkçülük ve laiklikle ilgili konuların çıkarılması, yahut azaltılmasını, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesini ve Atatürk anıtlarına yönelik çirkin saldırıları kabul etmek, mümkün olmadığı gibi, önemsizleştirmeye çalışmak da düpedüz bir gaflettir" dendi.
Ayrıca sorgulama yerine, biat kültürüyle yetiştirilmiş nesil, uluslararası alanlarda rekabet edemez. O nedenle de öğretim programlarının, Atatürk ilklerine ve çağa uygun, laik, sorgulayıcı, araştırıcı, hoşgörülü hale getirilmesi, bir zorunluluktur.
              Aslında, yıllardır, Atatürk’ ün, fikir ve düşüncelerini, kişisel çıkarlarının önünde engel gibi gören kişi/kişiler ve kesimler, Atatürk’ ü, İslamiyet karşı gibi gösterdiler. Oysa Atatürk yaşamı boyunca tebliğ edilen İslamiyet’i, savunmuş, dini erozyona uğratacak, gelişmelere de sürekli karşı çıkmıştır. Siyasetin ve devlet işlerinin, dini düşüncelerden uzak tutulmasına da özen göstermiş ve gösterilmesini de sürekli önermiştir.
Dini, çıkarları için kullananların durumunu ve siyasete alet eden ülkelerin durumu ortadadır.  Bu ülkelerde, yaşananları gördükçe de Atatürk’ ün, ne kadar haklı olduğu da ortadadır. Atatürk, dini, siyasete alet etmek veya sömürmek isteyenler kadar, din düşmanlığı ile toplumda, kin ve nefret duygusunu yaymak isteyenlere de karşı çıkmıştır.
Atatürk’ün,  ülkemize kazandırdığı, "LAİKLİK", kavramı, bazı kesimler tarafından, dine karşı gibi gösterildi. Oysa insanlar, laik ve Müslüman olabilir. laik ve Hıristiyan; laik ve ateist olabilir. çünkü "LAİKLİK", asla dinsizlik değildir. Bilakis inançlara özgürlüktür.
ATATüRK, " Bizim dinimiz, en makul, en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için, akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz, bunlara tamamen uygundur. Müslümanların, toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafaza hakkı yoktur. Kendilerinde öyle bir hak görenler, dini emirlere uygun harekette bulunmuş olamazlar. Bizde, ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin, hükümlerine eşit olarak öğrenmeye mecburuz." Demiştir.
Ayrıca ATATüRK" Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta, yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin, hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek, yüksek müesseselere sahip olmalıyız." Sözleri ile bir insanının dinini, mektepte öğrenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Atatürk, dinin, siyaset ve ticaret aracı yapılmasına, hiddetle ve şiddetle karşıdır. Nitekim ATATüRK," "Din, bir vicdan meselesidir. Herkes, vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz, dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre muhalif değiliz. Biz, sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan taassupkâr hareketlerden sakınıyoruz. Mürtecilere, asla fırsat vermeyeceğiz." Demiştir.
Bazı çevreler Atatürk’ü, İslam’a ve din eğitimine karşı bir kişi olarak gösterirlerken, bazı çevreler de Onu, dine ait değerlere, sahip çıkmayı veya halkın dini duygularına saygı duymayı, Atatürk İlke ve İnkılâplarından, taviz verme olarak görmüştür.
Böylece Atatürk adına, din aleyhtarlığı yapılırken, diğer taraftan da din adına, Atatürk aleyhtarlığı teşvik edilmekte ve Atatürk’ü, dine karşı biriymiş gibi, gösterme gafletine düşülmektedir. Benzeri yorumlar, ülkemizde kutuplaşma ve zıtlaşmalara neden olmakta, millet ve devlet bütünlüğü ile milli birlik ve beraberliğimiz tehlikeye sokmaktadır.
İslam ve Atatürkçülüğü, kalp gözü ile göremeyen veya dış ve iç şer odakların taşeronluğunu yapan,  çok az sayıda fanatik ve aşırılar,  her dönem oldu. Bunlar hala çağımızın, İslam’ın, Atatürkçülüğün aydınlığında dahi tehdit unsuru olmaya, insanları yanıltarak, şaşırtarak, hedef saptırarak kullanmaya, güçlenmeye ve yayılmaya çabalamaktadırlar. Ancak Türk toplumu, hem Müslüman, hem Atatürkçü, hem de laik kalacaktır. çünkü ülkemiz insanı, bu üç unsurda uzlaşarak, huzuru, barışı, refahı ve başarıları yakalayacaktır.
Atatürk, ilim ve bilimi, milletimizin varlığı için. zorunlu görmüş ve  "  Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol göstericisi ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. " demiştir.
Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Ayrıca Atatürkçülüğün, ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi ve Atatürk ideolojisi de zamanla oluştu.
Atatürk devrimlerini, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygılaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundayız. çünkü onun devrimlerine, fikir ve düşüncelerine, dünden daha çok, bugün ve gelecekte muhtacız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi