6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

Fatih ve Fetih

1125 yıllık bir hayat süren Bizans; tam yirmi dokuz kuşatma savuşturmuştu. Roma ordularına İran alaylarına, Avarlar Hakanına, İslav akınlarına ve Arap hücumlarına göğüs germişti. Osmanlılar tarafından  da yapılan dört muhasara bu hesaba dahildir. Bu beş kuşatmanın ikisi Yıldırım’ın, biri Yıldırım’ın oğullarından Musa çelebi’nin biri II.Sultan Murad’ın olup sonuncu kuşatma ile İstanbul’u fethetmek şerefi tarih boyunca Fatih unvanıyla anılacak olan Yavuz’un dedesi Murad oğlu II. Sultan Mehmed’e nasip olmuştur.
Hz.Peygamberimiz (a.s) şöyle buyurmuştu:
“Bir tarafı karaya iki tarafı denize bakan bir şehirden konuşulduğunu duydunuz mu? Eshab: -Evet Ya  Rasülüllah...karşılığını verdiler. Bunun üzerine Hz.Muhammed (a.s)
-Bu şehir Hz.İshak’ın (a.s) 70.000 torunu tarafndan feth olunmadan kıyamet kopmayacaktır. Onlar şehrin tabyalarına yaklaşırken silahlariyle mancılıklarıyle değil sadece “Lailahe illallah” ve “Allahü Ekber” sözleriyle  savaşacaklardır. O vakit denize bakan yönlerden biri yıkılacaktır. Sonra diğeride düşecektir. Sonunda kara tarafındaki surlar da düşecek üstün gelinip şehre gireceklerdir” buyurdular (Deylemi)
Bir başka Hadis-i şerifinde Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdular;
-Konstantiniye fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan onu fetheden ordu ne güzel ordudur”
Sultan II. Mehmed babasının ölümü üzerine 3.defa ve bu sefer kesin olarak Osmanlı tahtına geçer geçmez Konstantiniyi fethetmeye azmetmişti. Karaman seferi dönüşü İstanbul  Boğazına teveccehle Göksu’ya gelindi. Yıldırım Bayezid’in inşa ettirdiği Anadolu Hisarı’nın bulunduğu tepeye otağını kurdu. Karşı yakada hemen bir kale inşasına başlandı. Bu kaleye “Boğazkesen” adı verildi. Boğazkesen yani Rumeli Hisarı pek çabuk inşaa olunmuştu. Bu kale birbirine duvarlarla rabt edilmiş (bağlanıp) üç kule şeklindedir. Bu kulenin inşasına başlanması Bizans imparatorunun uykusunu kaçırdı. Buna itiraz eden imparatorun murahaslarına Fatih’in cevabı: Babam Varna’ya giderken gördüğü münasebetsizlikler üzerine Boğazı elde etmeye yemin etmişti. Ben onu icra ediyorum. Zaten boğaz Kayseri’inin değil benimdir. çünkü Anadolu sahili meşru malımdır. Rumeli sahili ise sahibi tarafından terk olunmuştur. Sahibe muhtaçtır. Bugün o da benim demektir, oldu.
Kalenin inşaası üç-dört ayda tamam oldu. Toplarla donatılarak kış yaklaştığı için Edirne’ye gidildi. Bütün kış savaş tedariki içinde Urban adında bir Macar usta yeni bir top icad etmiş onu kullanmak için bazı Avrupa hükümdarlarına baş vurmuş. Lakin onlardan hüsnü kabul görmeyince Fatih sultana arz etmiş, Fatih de teklifi hemen kabul etmiştir.
Macar ustanın o zaman kadar emsali görülmemiş “havan toplarından” döklerek Rumeli Hisarı Kalesi’nde ilk denemeleri uygulandı. Boğazdan geçmekte olan bir Venedik gemisine nişan alındı bir gülle de gemi battı.
Macar Urban usta Edirne’de on iki pusluk bir havan dökmeyi başardı. Bu misli görülmemiş büyük bir toptu. Bu topu elli çift manda çekerdi. Bu topla günde yedi-sekiz defadan fazla atılmazdı. Bundan başka muhtelif çaplarda toplar da döktürüldü.  Surlara çıkmak burçlara tırmanmak için merdivenler ve her türlü kuşatma levazımı hazırlandı.
Fatih Sultan 6 Nisan’da Bizans’ı kuşattı. 18 Nisan’da Adaları aldı. 22 Nisan gecesi 67 küçük kuşatma emsali görülmemiş bir savaş yaşandı. Zaman zaman mehter marşıyle coşturulan askerler merdivenden surlara tırmanırken Bizansın döktüğü kızgın yağlarla püstürtülüp şehit oluyorlardı.
Nihayet son gece Mehteran bölüğünün çaldığı marşlar ve ulema gurubunun tekbir ve dualarıyle Marmara’dan Halice uzanan bütün surlara amansızca yüklenildi. Şafak sökmeye başlamıştı ki Topkapı kesiminde surların üzerinde elinde sancağı ile bir kaç Levend görüldü. Bu kahramanlar Ulubatlı Hasan ve birkaç arkadaşıydı. Vücudlarına saplanan oklardan ayakta duramıyorlardı. Surlarda ilk gedik böyle açıldı.
Allah’ın yardımı, Hz.Muhammed’in (a.s) himmetiyle birkaç yerden daha surlar yıkılarak Fatih’in ordusu zafere koşuyordu. Yıkılan surları gören Bizansın askerleri paniğe kapılıp kaçmaya başladılar.
29 Mayıs Salı gününün güneşi Fatih’in askerlerini İstanbul’un hududları içinde aydınlatıyordu. Fatih Sultan, hocaları ve kumandanlarıyle doğruca Ayasofya’nın yanına varılar. Dünyaca ünlü büyük bir kilise olan Ayasofya’nın Cuma gününe kadar tadilat yapılıp Cuma namazına hazırlanmasını emretti. Etrafında toplanan papazlara, Bizans halkına bir konuşma yapaak şöyle dedi:
- Ey Bizan halkı! Herkes malından, canından emin olsun. İsteyen bizim kanunlarımıza uyarak burada kalır, isteyen başka bir yere hicret edebilir. Burada kalanlar dinlerinde ve işlerinde serbesttirler. Kimseye zulmedilmeyecek herkesin hayatı güven içindedir.
1 Haziran 1453  Ayasofya’da ilk Cuma namazı kılındı. Böylece İstanbul Türk İslam aleminin Başşehri ilan edildi. Fatih Sultan Mehmed bu büyük fethi  gerçekleştirdiği zaman 21 yaşındaydı. Bu yaşta Ortaçağın zulmetli kapısını kapayıp yeni çağın medeniyet ve terakki kapısını açtı. İstanbul fethinin 565 fetih yılının İslam alemine hayırlar getirmesini diliyor ve Hz.Fatih ve askerlerine sonsuz Fatihalar ve rahmet diliyorum.
Hoşçakalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi