Eğer Bu Şey, Siyaset İse...



Eğer bugün TV haber kuşaklarında veya gazete manşetlerinde izlediğimiz 'şey' siyaset ise siyasal bilgiler fakültelerine ihtiyaç kalmamış demektir. Sadece seçime odaklı ve her ne pahasına olursa olsun iktidarı ele geçirmeye veya elde tutmaya dayalı bir 'kurumun' adına siyaset denemez. Hem de her yol, yöntem, teknik ve aracın mubah sayıldığı bir tarz-ı siyaset ile... Bir yandan siyaset denilen alanda içeriksizlik ve aynılaşma, siyaset bilimini anlamsız hale getiriyor. Diğer yandan söylemin aynılaşması vatandaşların, siyasal söylemler açısından partiler arasında ayırım yapmasını zorlaştırıyor. Aynılaşmak ve aynılaşarak içeriksizleşmek, günümüzün siyasi partilerinin kaybettikleri ama hâlâ farkında olmadıkları gerçeği oluşturmakta... Siyasal içerik açısından fark bulamayan sıradan vatandaş ise vereceği karşılığında rant, çıkar, ikbal, makam ya da çok daha küçük 'promosyonlar' vb. gibi başka konuların peşine düşüyor. İçeriksiz siyaset, sonunda ahlaksız siyaset haline dönüşüyor. Sadece seçim açısından bakarsak; içeriksiz ve aynılaşmış bir siyasal alanda siyaset özgür seçim olmak yerine 'bedeli karşılığı oy satın alma ilişkisi' haline geliyor.

1980 sonrası ekonominin başıboş biçimde dışa açılması sonucunda, krizlerin sık yaşandığı bir dönem oldu. Tarım kesimindeki nüfusun, kentlere akması ile görünmez haldeki gizli işsizlik, görünür haldeki açık işsizliğe dönüştü. Hizmetler sektörü, gizli işsizliği saklayan bir kara kuyu haline geldi. Bölüşümdeki adaletsizlik nedeniyle toplumun bir kesimi hızla zenginleşirken, halkın ciddi bir bölümü yoksulluk ve açlık sınırları içinde kaldı. Bu tür durumlarda siyaset, oy almak için (kolaylıkla ve hızla) rant dağıtma sistemine dönüşür. Türkiye'de de bu olgu gerçekleşti. Seçmen oyunu vermek için rant istedi; politikacı da oy alabilecek kadarını verdi, veremediği zaman da yalan söyledi. Giderek siyasetin içi boşaldı; konu, kişisel çıkar ve oy değiş tokuşu haline dönüştü.

İlginç biçimde birey ölçeğinde onaylanmayan ve kabul görmeyen pek çok eylem ve davranışın, siyaset söz konusu olduğunda makbul ve mubah kabul edildiğini görüyoruz. Ayıplanan pek çok tutum ve davranışın, siyasetin gereği olarak alkışlandığını gözlüyoruz.

Siyasette süreğen rant kavgasının, siyasal örgütü götüreceği yer siyasetsizliktir. Bu süreçte iktidar erki hevesi, siyasal söylemi aktarma heyecanının yerini alır. Giderek siyasal partinin ideolojik içeriği boşalır; tüm çalışma, her ne pahasına oy alma yarışına döner.

Yukarıda özetlenen siyasal içeriksizlik, aynılaşma ve çıkar üzerine kurulu siyaset karşısında tepkili bir toplum olmak zorunda mıyız? Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz "Evet" olmalıdır. Belki de Cumhuriyet tarihinin tepkili olmamız gereken, en önemli dönemini yaşıyoruz. Hem ekonomik hem de politik olarak bu denli yoğun ulusal ve sosyal zorlanmalar altında yaşamamıştık hiç. Yapılanları, onaylasak veya onaylamasak; köklerimizden sökülüyor gibi hissetmemiz gereken, 'geri dönüşü olmayan' bir dönemi yaşıyoruz. Fakat toplum olarak bizde 'çıt yok'.

Bu noktada; değişken ve çeşitlenen sorunların çözümünde toplumun önünden gidecek nitelikte örneklere fazlaca ihtiyaç duyulmakta. Ancak, karanlıkta yol bulmaya çalışırcasına debelenme görüntüsü veren, plansız programsız, hatta günübirlik yaklaşımlar, topluma hitap etmekte aciz kalmakta, halkın geleceğe yönelik umudu her geçen gün biraz daha köreliyor.

Ne yazık ki, iletişimin zirveler yaptığı bir Küresel Çağ'da hâlâ kapalı köy toplumu gibi yaşıyoruz. Gelişmiş ülkelerin sağladığı bilimsel, teknolojik, ekonomik ve sosyal başarıların hayli gerisindeyiz. İşin kötüsü ilgileniyoruz bile... Kendi kendimize –ama çıkar beklentileri öyle gerektirdiği için– yapay sorunlar yaratıp yapay çözümlerle gözbağcılığı yapıyoruz. Dünyanın daha önce hiçbir çağda görülmemiş bir hızda ilerlemeler yarattığı bir zamanda nelerle uğraştığımıza bir bakın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi