Bal Nerede İse...


Siyasetin içeriği boşaldıkça ve ilkeleri yozlaştıkça, ‘aç olana’ siyaset bal kovanı gibi görünmeye başlar. Dolayısıyla bal nerede ise bilumum haşerat da oradadır. özellikle Doğu toplumlarında siyasetin devletin soyulması üzerine kurgulanmış olmasının altında kamunun balından alınması hedeflenen pay yer alır. Bu tür toplumlarda siyasal ahlak da bu soygun anlayışına göre şekillenir.


 


Devlet ve Ahlak


Ahlak; bir topluluk veya toplum içinde geçerli değer yargıları ile gelenek, görenek ve kurallardan oluşan bir bütündür. Genelde zamana ve mekâna bağımlıdır; bu nedenle sübjektiftir. İnsanlar arası davranış kuralları konusunda kendiliğinden oluşmuş bir sosyal reçetedir. örneğin Latin filozofu Seneca, ahlakı parçadan, bütünün iyiliğine uygun davranmasını bekleyen kurallar dizisi olarak tanımlar. Hukukun oluşmasında önemli kaynaklardan birisi ahlak kurallarıdır.


 


Günümüzdeki demokrasilere siyaset bilimi açısından baktığımızda; üç ayrı faktör dikkatimizi çeker: Seçmenler, siyasetçiler, bürokratlar yani atanmış yöneticiler… Siyasetçiler, devlet yönetimine sahip olmak için seçmenlerden oy isterler. Seçmenler ise kendilerine uygun taahhütlerde bulunan siyasetçilere oy vererek seçilmelerini sağlarlar. Devlet yönetimine egemen olan seçilmiş siyasetçiler, bürokratlar aracılığı ile devletin işlemesini sağlarlar.


 


Devlet ahlakı, seçilmiş siyasetçilerin atanmış yöneticiler ile karar ve uygulamalarda uymaları gereken kuralları belirler. Bu arada seçilmişlerden beklentileri olan çıkar ve baskı gruplarının –özellikle seçilmişlerin yakın ve yandaşlarının– kuralları zorlayan yaklaşımlarını da unutmamak gerekir. Ayrıca devlet yaşamında, kimi bürokratların kendi atanmış pozisyonlarını korumak için kamu ahlakının sınırlarını zorladıkları bilinir.


 


Devlet ahlakının temel dayanakları hukukun üstünlüğü ve yasa egemenliğidir. İyi ve düzgün işleyen bir toplumsal sistemde öncelikle bizzat devletin kendisinin, siyasetçilerin, bürokratların, seçmenlerin ve en genel küme olarak yurttaşların hukukun üstünlüğüne inanmaları ve saygı göstermeleri gerekir.


 


Kamu Ahlakı


Düzgün, sağlam ve sağlıklı işleyen bir toplumsal düzenin ana fikri kurallar ve katılımdır. Bir başka deyişle; devlet de dâhil toplumu oluşturan unsurlar arasındaki oyunun kurallarının önceden ve katılım ile uzlaşmaya dayalı olarak belirlenmesidir. Bu kurallar yürütme ve denetlemenin ne biçimde yapılacağını, halkın bilgisine nasıl sunulacağını belirler.


 


Bu kuralların konulmasındaki temel düşünce, siyasetçinin elindeki erki kullanarak yalnız hizmet etmesi; kendisi, yakın ve yandaşları için avantajlar elde etmeye çalışmamasıdır. Aynı şekilde bürokratın devlet içindeki kendi pozisyonunu koruyabilmek için siyasetçinin yörüngesine, çıkar ilişkileri ağı içine girmesini engellemektir. Bu varsayımlar gerçek yaşamda uygulanma şansı bulabiliyor mu? Gerçekten ahlaki bir sosyal düzende mi yaşıyoruz?


 


Rantın Kaynağı


Şimdi bir de yakın planda görünenlere bir bakalım. Maddi kaynağın büyüğü nerede? Rantın büyüğü, kamu yönetiminin merkezinde ve yerel yönetimlerde... Kamuda bu kadar büyük rant olunca devlet ahlakının da kimi siyasetçiler, hele ki devleti soyma hevesi de buna eklendiğinde, atanmış yöneticiler ve siyasetin bazı yandaşları için ‘biraz esnemesi’ ‘olağan’ değil mi? Ne demiş atalarımız: “Bal olan yerde sinek de bulunur. Bal tutan parmağını yalar.” Kamuyu soymak, erdem haline gelince ahlaka içeri girecek kapı – pencere kalmaz.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi