Kalifiye Teknik İnsan Kaynağı - 3



BEBKA Eskişehir Yatırım Ofisi’nin “Nitelikli İstihdam ve Kariyer İçin üniversite-Sanayi Buluşması” paneli ve sonuç raporu farklı bakış açılarını bir araya getirmesi ve bir tartışma zemini oluşturması açısından değerlidir. Raporda yer alan ve muhtemelen kanıksadığımızı düşündüğümüz, ama önemli olmaya devam eden iki sorun alanı şu şekildedir: “öğrencilerin yabancı dil düzeyinin yeterli olmadığı ve ikinci bir yabancı dil konusunda yeterli bilincin gelişmediği” ve “öğrencilerin, üniversite bünyesinde yapılan mesleki bilgilendirme faaliyetlerine gönüllü katılımlarının az olduğu”…

Teknolojik gelişmeler sayesinde, her ne kadar yabancı kültürlerle dil temelli iletişim kolaylaşacak olsa da dil öğrenimi önemli olmaya devam edecek. Dünyanın bilimsel araştırmada öne çıkmış ve teknoloji geliştirmede yüksek becerilere sahip ülkeleri düşünüldüğünde dilin önemi bir kez daha öne ortaya çıkıyor. Birbirinden farklı  lokasyonlarda yer alan bu kültürlerde yazılmış eserlerin tümünün Türkçeye çevrilmesi mümkün değildir. Bu nedenle bu çalışmaları original dilinde okuyabilmek kaçınılmaz olabilir.

Diğer yandan üniversitede yapılan zorunlu öğretim, öğrencileri iş-işletme yaşamına hazırlamak için hiçbir zaman yeterli olmayacak. Bilginin hızla artıp çeşitlendiği bir çağda öğrencilerin kendilerini geleceğe hazırlamak için zorunlu müfredat dışında başka öğrenme fırsatlarını da değerlendirmeleri gerekiyor. Bu fırsatlar arasında yeni beceriler geliştirmeyi, mevcut olanları iyileştirmeyi ve iş-işletme yaşamı ile ilgili, ama müfredat dışı konularda bilgiler edinmeyi sayabiliriz. çevrimiçi (online) öğrenme imkânlarının artmasıyla teknolojik platformlardan yararlanma fırsatları da artacak.

Şimdi kendimize şunu sorabiliriz: Yabancı dil veya diğer beceriler bu denli önemli ve değerli olmasına ragmen öğrencilerin ilgisiz, kayıtsız ve meraksız hallerinin nedenleri ve bunların kaynakları nelerdir? Bu soruyu cevaplamadan ve gerekli önlemleri almadan doğru çözümlere ulaşmamız mümkün olmayabilir.

öğrenciyi bilgi ve deneyim edinmeye, araştırmaya ve geliştirmeye yönlendirmek her kademesiyle eğitim-öğretim sisteminin görevleri arasındadır. Günümüzde dış ortam öğrenciyi okula oranla çok daha fazla etkilese de, eğer isteksizlik, kayıtsızlık ve merak eksikliği gibi sorunlardan şikayet ediyorsak öncelikle eğititim-öğretim sistemine bakmamız gerekir. Her kademedeki okulun tek misyonu bilgi edindirmek değil, bilgiyi ve deneyimi edinecek becerilerin gelişimini sağlamak olmalı. Dolayısıyla üniversiteler de kendi sistemlerine “Bu tür becerileri gerçekten edindirebiliyor muyuz?” sorusuyla bakmaları gerekecektir.

Diğer diğer nokta, sistemin ilk öğretimden lisans sonrasına kadar her aşamada sınava ve not almaya odaklı hale gelmesidir. Bir başka deyişle; bilgi ve deneyim edinme, yeni beceriler kazanma gerekliliği yerini ‘iyi not’ alıp dersi/sınıfı geçme halini aldı. Böyle bir durumda öğrencinin ders/sınıf geçmeye katkısı olmayan, zorlu uğraşılara ilgi duymaması beklenen bir sonuç olmaz mı? Sonuçta öğrenci açısından okul, yaşamdan soyutlanmış, kendi içinde yaşanması gereken ve dış dünya (örneğin iş-işletme ekosistemi) ile bağlantıları kurulamayan bir illüzyon haline dönüşüyor. Böyle bir durumda da pek çok öğrencinin bir gelecek tasarımına sahip olmamaları sıradan bir gerçeklik haline geliyor.

Bu türden bir illüzyoner sarmalın kırılması sürecine iş (ticaret ve sanayi) dünyasının doğrudan katılması gerekiyor. İş ekosistemi öğrencilerin (özellikle üniversite öğrencilerinin) gerçek yaşam ile nasıl ilişki kuracakları konusunda stratejiler, planlar ve uygulamalar geliştirmelidir. Sonuçta öğrencinin yaşama katılımında gerekli katkıyı yapmayan iş ekosisteminin şikayet ve eleştirileri konusunda haklı olduğunu söylemek pek de hakça olmuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi