1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Vazgeçme zamanı...

Dün Elektrik Mühendisleri Oda yönetimini ağırladık gazetede…
Uzun uzadıya konuştuk çeşitli meseleleri.
Elbette karşımızdakiler Elektrik Mühendisi olunca kurulmak istenilen ve 4 kez ihalesi iptal edilen Alpu Termik santrali meselesini sormak olmazdı kendilerine…
Termik santral ile ilgili bir şeyler söylemeye yetkin en öncelikli kurum aslında Elektrik Mühendisleri Odası…
Söyledikleri basitçe şu;
-“Türkiye’de enerji fazlası var. Bu fazlalık ilgili bakanlığın ilgili internet sitelerine girildiğinde bile açıkça görülebilir”
Ardından söyledikleri de son derece önemli:
-“Zaten enerji fazla iken, Alpu’ya bir Termik santral kurulacak. Kurulacak olan termik santralden 60 kuruş üzerinden alım garantisi verilecek. Devlet şu anda 10 kuruşa aldığı elektriği, alım garantisi verdiği için 60 kuruştan alınacak. Bırakın civardaki tarımın mahvolacağını, çevre kirliliğini ve canlı yaşamının olumsuz etkileneceğini bir tarafa, 10 kuruşluk elektriğin 60 kuruşa alınma zorunluluğunda kalınacak olması bile bu devletin parasının boş yere harcanacağını gösteriyor ki biz, ihtiyacımız olmayan elektriğe bu kadar para verecek zengin bir devlet değiliz.”
Söyledikleri çok açık…
“ülkenin elektriğe ihtiyacı yok” diyorlar…
“Zaten elektrik fazlası mevcut” diyorlar…
-“İnanmıyorsanız bakanlığın sitesine girip bakın” diye de bir uyarıda bulunuyorlar…
Bunu söyledikten sonra da “Bir ülke, ihtiyacı olmadığı elektriği 10 kuruş üzerinden almak yerine niçin 6 kat daha fazlası olan 60 kuruş üzerinden alma garantisi verip, bir termik santral istemek suretiyle, çevreyi de sağlığı da, tarımı da yok etme riskini alır ki?” diye soruyorlar…
çok basit, çok net,çok açık ifadeler bunlar…
Hem de, öncelikle konuşma yetkisine sahip, işin uzmanlarından geliyor bu sözler…
Ne diyelim?
Bu sözlere artık, içinde siyaset aramadan bakmanın zamanı geldi…
Bu doğru sözlerin içinde yanlış arama çabasından vazgeçme zamanı da geldi.
Aslında…
Bu sözlerin ardından, Eskişehir’e kurulacak Termik santral’den tamamen vazgeçilme kararını biran önce alma vakti geldi…
Umarız bu vazgeçme kararı biran önce alınır…


.....


 


Bu hikayeyi
çok severiz…


Yoksul köylü ölmüştü, gözlerini açınca cennetin kapısında buldu kendini. Bir de zengin adam bekliyordu sırada. Bir melek geldi, açtı cennetin kapısını altın anahtarıyla. önce zengin girdi içeri, bir bando sesi duyuldu ansızın kapının arkasından. Marşlar çalındı, şarkılar söylendi, sevinç çığlıkları attı cennettekiler. Kapı yine açıldı, sesler kesilince, köylü içeri girdi. Bir melek karşıladı onu,

“Hoş geldin köylü kardeş,” dedi sadece.
Hani, nerede bando? Neden söylenmiyor marşlar? Melekler neden dans etmiyor? “Ne biçim iş bu?” diye bağırdı köylü.

“Zengin adam girince içeriye şarkılar söylediniz, çalgılar çalarak karşıladınız onu. Ben yoksulum gerçi, ama dünyada kalmadı mı yoksulluğum? Herkes eşit değil midir cennette?”
“Eşittir,” dedi melek.
“Zengin de bir bizim için, yoksul da. Yalnız unutma köylü kardeş, her gün yüzlerce yoksul gelir cennete, ama zengin dediğin yüz yılda bir gelir”


....


 


Gündeme uygun hafta sonu neşeniz olsun…


Başkan Trump bir çeki bozdurmak için bankaya gider. Kasiyere yaklaşır ve “Günaydın, bu çeki bozar mısınız lütfen?” der.
Kasiyer, “memnuniyetle beyefendi” diye karşılık verir. “Kimliğinizi görebilir miyim?”
Trump “Kimliğimi getirmedim. Zira herkesin beni tanıyacağını düşündüm. Ben Başkan Trump, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı!”
Kasiyer “Evet beyefendi, kim olduğunuzu biliyorum, ancak sahtekar ve düzenbazlarla ilgili hükümet düzenlemeleri ve bankaların denetim sistemleri gereği, kimliğinizi görmek zorundayım”.
Trump: “Israr ediyorum, lütfen çeki bozunuz”.
Kasiyer “Bakın sayın başkan, şunu yapabiliriz. Geçenlerde Tiger Woods da bankaya kimliği olmadan geldi. Tiger Woods olduğunu ispatlamak için golf sopasıyla öyle bir vuruş yaptı ki top koridorun sonundaki kabın içine girdi. Böyle bir vuruştan onun Tiger Woods olduğunu anladım ve çekini bozdum. Bir defasında da Andre Agassi bankaya kimliği olmadan geldi. Tenis raketini çıkarttı ve öyle harika bir vuruş yaptı ki top masamın üstündeki kahve fincanının içine girdi. Bu vuruşla kim olduğunu anladığım için çekini bozdum. Sayın başkan, ABD Başkanı Trump olarak sadece kendinizin yapabileceği bir şeyi yapabilir misiniz?”
Trump biraz düşünür ve şöyle der: “Samimiyetle söyleyim, kafam tamamıyla boş… Aklıma bir şey gelmiyor. Tek bir şey bile düşünemiyorum”.
Kasiyer: “Parayı nasıl arzu edersiniz sayın başkan, 50’lik mi… yüzlük mü?”


.....


 


Biraz da gülmek lazım


Bir deniz yolculuğu sırasında, korkunç bir fırtına kopar ve gemi batar. Kazadan sadece bizim Temel, bir İngiliz ve bir Alman kurtulur. Issız bir adaya çıkarlar. Günlerden bir gün iyi huylu bir deniz perisi gelip;
– ‘Uzun zamandır sizleri izliyorum. Geminiz battıktan sonra burada çok acı çektiniz. İsteyin benden, ne isterseniz.’ der. İngiliz:
– ‘N’olur beni İngiltere’ye gönder, der. İngiliz hoop Londraya gitmiş. Alman:
– Beni de Almanya’ya lütfen, demiş. Alman  hoop Berlin’e. Sıra Temel’e gelmiş. Temel, düşünmüş taşınmış ve en sonunda dileğini söylemiş:
– O İngiluz ile Alman uşakları çok özledum. Onları yanıma getir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi