1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP'de herkes iddiaya girmeye başlamış

Cumhuriyet Halk Partili olanlar, parti ile ilgilenenler iyi bilir…
Eskişehir’de bir “Büyükerşen var oldukça her an bir yerlere gelebilecek” isimler var, bir de “Büyükerşen var oldukça hiçbir zaman bir yerlere gelemeyecek” isimler var.
İşte, Büyükerşen var oldukça hiçbir yere gelemeyeceklerin başında da Erman Gölet’in olduğu herkes tarafından söylenir…
Aslında olayın çok eskilere, yani Büyükerşen’in ilk belediye başkanlığı yaptığı, Erman Gölet’in de İnşaat Mühendisleri Oda başkanı olduğu döneme dayandığı söylense de, aslında öyle değildir bu ikilinin birbirlerine karşı besledikleri olumsuz düşünceler…
Asıl kopma noktasının, Erman Gölet’in zamanında,  Büyükerşen’in “Gel DSP’ye ,Odunpazarı Belediye Başkan adayı ol” teklifine olumsuz yanıt vermesiyle başlayan bir süreç olduğu, Büyükerşen’in o günden sonra Erman Gölet’i hiç affetmediği söylenip, konuşulur.
Her neyse…
Geçtiğimiz günlerde bir araya gelmiş bu ikili…
Erman Gölet randevu alıp Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret etmiş…
Uzun zamandır görüşmeyen ikili adeta hasret giderircesine bir saati aşkın konuşmuşlar.
Ne konuştuklarını elbette bilemiyoruz…
Ancak, görüştükleri duyulur duyulmaz CHP çevresinde bulunan insanlar, görüşmenin amacına yönelik birbirleriyle iddiaya girmeye başlamışlar iyi mi?
Bir kısım CHP’li “Yılmaz Hoca Erman Gölet’i Odunpazarı belediye başkan adayı yapabilir” diye yorumlamış bu görüşmeyi…
Bir kısım CHP’li de “Yılmaz Hoca Erman Gölet’i, geçmişte memuriyeti olması nedeniyle Büyükşehir Belediyesine alabilir. Zira Belediye’de Genel sekreterlik görevi hala vekaleten yürütülüyor.” diye yorumlamış…
Bir kısım da, “Bu görüşmeden bir şey çıkmaz. Zira Yılmaz Hoca’nın Erman Gölet’e olan kızgınlığı pek geçecek gibi görünmüyor. Erman Gölet’in de taviz verme inadı sürüyorken, o görüşmeden iş çıkmaz” yorumunda bulunmuş…
Görüşme sonrasındaki süreçte hangi iddianın doğru çıkacağı ve bu görüşme ile ilgili hangi iddia sahibinin bu iddiayı kazanacağını elbette bilemiyoruz…
Ancak…
Görüşmenin üzerinden günler geçmesine rağmen, görüşmeye ilişkin tam ve net bilgiler açığa çıkmadığı için, birbirleriyle iddiaya giren CHP’lilerin bahis oranları da her geçen gün yükseliyor…


.....


 


Bu hikayede çok büyük bir
anlam var...


İki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış. Dervişlerden biri, genç kadını kucaklayıp suyun öteki tarafına bırakmış. öteki derviş, arkadaşının bu davranışını hiç hoş karşılamamış ancak sesini de çıkarmamış. Dervişler dere kenarından bir kilometre kadar uzaklaştıklarında; diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş:
- Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır! Hatta seni baştan çıkarabilirdi.
öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş:
- Dostum ben o kadını bir kilometre geride bıraktım. Sen? Sen ise hala onu taşıyorsun.


....


Dürüstlüğü hep kurban verdik…


Oda, dernek, kulüp, örgüt, parti, ülke…
İçinde bulunduğunuz ve içinde olmaktan da gurur duymak istediğiniz kurumlar bunlar.
Birileri tarafından yönetiliyor yıllarca.
İyi yöneten var, kötü yöneten de…
Yönetmek için hakkıyla bu saydığımız kurumların başına gelenler var, haksız yere gelenler de.
Bunun yanı sıra…
Tesadüfen gelip koltuğa oturanlar da yok değil hani…
Genelde…
Bir parçası olduğumuz ve aidiyet duyduğumuz bu kurumların iyi yönetilmesini isteriz.
Başarı getiren çalışmalar ortaya konulmasını bekleriz.
Böylece.
Aidiyet duyduğumuz bu kurumlarla övünme, gurur duyma hazzını yaşayabilelim.
Ancak…
çoğu zaman yöneten kişi konusunda şanslı değilizdir.
Zira…
İster Oda, Dernek, Kulüp olsun, isterse örgüt, parti ve hatta ülke yönetimi olsun iki tip yönetici çıkar karşımıza.
Birincisi: dürüst ama beceriksizdir.
İkincisi ise: becerikli ama hırsızdır.
Hem becerikli hem de dürüst olanını bulamadığımız için bu iki yönetici tipinden birini seçmek durumunda kalırız.
Genelde seçtiğimiz ise, becerikli ama hırsız olandır.
çünkü…
Dürüst ve beceriksiz yönetici ile başarıyı görmenin mümkün olmadığını düşünürüz.
Hırsız ama becerikli yönetici ile en azından başarıyı görme şansımız vardır.
-“Tamam, öyle bir kötü tarafı var ama bu işi d bu yapar kardeşim!…” deriz çoğu zaman.
O içinde bulunduğumuz kurumlara aidiyet hissediyoruz ya…
Hissettiğimiz o aidiyet nedeniyle, şartlar ve bedel ne olursa olsun başarıyı görmek istiyoruz ya…
O başarı sayesinde gurur duyacak ve egolarımızı tatmin edeceğiz ya…
Hiç düşünmeden basarız oyu hırsız olduğunu bildiğimiz ama becerikli olan yöneticilerin üstüne.
İşte…
O yüzden hırsızlar, beceriksizlerden daha makbul, daha değerli, daha kıymetlidir.

İşte…
O yüzden dürüstlük meziyet olmaktan çıkmıştır nazarımızda…
Sonuçta…
Dürüstlüğün hırsızlığa kurban edilmesinin suçu hepimizindir.


.....


 


Biraz da gülmek lazım


Bir aile davetinde, erkekler ve kadınlar ayrı ayrı gruplar halinde sohbet etmektedir.Sohbetin iyice koyulaştığı sırada, erkeklerden biri, birazda yüksek sesle;
- Ah ulan ahh!!! Şu anda Patagonya’da olmak vardı!!
Sesi duyan arkadaşları dayanamaz nedenini sorarlar...
O da:
- Hiç sorma arkadaş!Patagonya’da 1 erkeğe 10 kadın düşüyormuş...üstelik kadınlarla beraber olduğun zaman, her defasında sana 100 dolar vermekteler.. Ah ulan ahh..Şu anda Patagonya’da olmak vardı...
O ana kadar konuşmaları sessizce dinleyen eşi lafa girer;
- Kocacığım sana bir soru sorabilir miyim?
- Tabii hayatım... Bir değil iki soru dahi sorabilirsin... Neyi merak etmiştin acaba? Genç kadın olabildiğince sakin;
- Şunu merak ettim. Acaba sen şu Patagonya’da 200 dolara koskoca bir ay boyunca nasıl geçineceksin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi