1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Partililer elbette partisini savunacak ama...

AK Partililerin AK Partiyi savunması kadar doğal bir durum daha olmaz.


Elbette bunu anlıyor ve hak veriyoruz…


Ancak söz konusu bu savunma, işi özellikle AK Parti açısından öylesine tehlikeli bir yere götürüyor ki, işte bunu anlamak mümkün değil…


Yapılan ne olursa olsun, bazıları için bu savunma meselesi öylesine bir noktaya geldi ki, “Körü körüne” benzetmesi bile adeta hafif kalıyor desek yalan söylemiş olmayız.


İşte bu yüzden, hayata bakışı ve yaşamının tek gayesini adeta, partiyi savunma ile pekiştiren ve partisini, konunun doğru-yanlış olduğuna bile bakmaksızın savunmayı yaşam tarzı haline getiren bu insanlar yüzünden, bir topluk içinde normal bir olay konuşamaz hale geldik…


öyle ki:


-“Hava bu gün serinledi galiba” desek, “Ecevit iktidardayken daha serindi” diyecekler…


-“Domateslerin tadı yok” diye bir konu açsak, “Demirel zamanında yiyecek domates bile yoktu” diye araya girecekler…


-“Nerede o eski günler” diye kendi kendimize hüzünlensek, “Tüp kuyruğunda olmayı mı özledir” diye sözde laf sokmaya çalışacaklar…


Kısacası…


Bazı AK Partililerin, “körü körüne” yi de aşan AK Parti savunuculuğu hastalık derecesini de aşmış vaziyette…


Ve bu ilginç duruma  bizden daha çok şaşıran, inanamayan, hayretler içinde kalan bir ton AK partili var…


Kendilerinin bile “son derece yanlış” olarak değerlendirdiği konu, söylem ve uygulamaların, kendi partilileri tarafından nasıl bu denli savunabildiğinin adını bir türlü koyamıyor, bu duruma psikolojik ve sosyolojik bir tanımlama bulamıyorlar.


Fakat…


Maalesef böyle bir durum var AK Parti içinde…


Ve herkesin her şeyi görüp, farkında olduğu bir süreçte, böylesine yapılmaya devam edilen saçma sapan savunmanın, savunulan partiye yarardan çok zarar getirdiği de apaçık ortada sanki…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Partiyi yönetemeyen ülkeyi nasıl yönetecek?


 


CHP’li parti yöneticilerinden birisi…


Köylerden birine gidiyor…


çiftçilik yapan biriyle başlıyor konuşmaya…


çiftçi, iktidar partisinin uygulamalarından bir hayli şikâyetçi olduğunu anlatıyor uzun uzun…


Lafı “öldük-bittik” e getiriyor resmen…


CHP’li yönetici “İyi güzel de, hem bunları söylüyorsun hem de gidip o iktidarın partisine oy veriyorsun. Bu mantıksız değil mi?” diye soruyor…


çiftçi “Kime vereyim evladım? Başka parti mi var?” diyor…


CHP’li yönetici “Elbette var. CHP var. Madem iktidardan memnun değilsin, o halde niçin CHP’ye oy vermiyorsun?” diye sorduğunda çiftçi can alıcı cevabı yapıştırıyor:


-“CHP’ye nasıl güveneyim de oy vereyim evladım! Siz daha partinizi yönetemiyorsunuz, ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?”


İşte! CHP’nin en büyük sorunu bu “Güven” meselesi…


İnsanlar CHP’ye güvenmiyor…


çünkü CHP insanlara o bekledikleri ve istedikleri güveni verememiş…


-CHP’nin ülkeyi yönetebileceğine inanmıyor…


-CHP’nin ülkeyi yönetecek kadroları olduğuna inanmıyor…


-Parti içi kavga nedeniyle sempatik bulmuyor.


-Her kafadan bir ses çıktığı için samimi gelmiyor.


-Parti meclisinde “ön seçim olmasın” kararına karşı çıkmayan kişilerin, parti içi muhalif safa geçtiklerinde “ön seçim yapılsın”  çabalarını ciddi bulmuyor.


Kısacası…


İktidarı eleştiren seçmen buna rağmen gidip iktidar partisine oy veriyorsa, bunun tek nedeni CHP’ye güven duymuyor olmasındandır…


Seçmene karşı güven verebilmek ancak belli bir disiplinle olur…


Seçmenin “Senin AK parti’den ne farkın var ki? Aslı varken niçin fotokopisine oy vereyim?” sorusuna CHP’nin en azından “güvenebilirsin” diyebilmesi lazım…


Ama…


CHP’lilerin bile birbirine güvenmediği, güvenmediklerini de açık seçik ilan ettikleri bir süreçte bu nasıl olur, gerçekten bilemiyoruz…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Hesaplar ancak aday olmaya yeter, tabi yeterse…


 


 


Daha bu günden partilerde 2019 seçimlerinin hesabı yapılıyor ya…
Siyasette kuşkusuz herkesin bir hesabı var ya…
Hesap yapan herkes de bu yaptığı hesabın tutması için plan ve program yapıp, strateji peşinde koşuyor ya…
Dolayısıyla…
İlk yapılan iş, tanınırlık ve popülerliğini arttırmak ya…
İkincisi ise, yaptığı hesabı bozabilecek olan ve çizdiği hedefin önünde engel teşkil eden unsurları ortadan kaldırmak oluyor ya…
Böylece…
Siyasette ki hedeflenen koltuğun önü açılmış, kendisi de o hedefe daha az zahmetle ulaşmış oluyor ya…
İşte bu hesaplar doğrultusunda siyasetçilerin hem o göreve en yakın isim olmak, hem de rakipsiz olmak gibi bir gayretleri mevcut.
Ancak…
Bu çaba sadece Aday olmaya yetiyor.
Seçim kazanıp, o hedeflenen koltuğun sahibi olmaya ne yazık ki yetmiyor.
çünkü…
Ne yaparsanız yapın, nasıl bir strateji izlerseniz izleyin, sonunda çıkacağınız yer halkın karşısı.
Siz ne kadar popüler olursanız olun, kimse size rakip çıkmasın, yine seçilip, o koltuğa oturabilmek için sonunda geçeceğiniz yer halkın karşısı.
O yüzden…
Siyasette, özellikle ileriye dönük hesap yapanların çoğunun toslamış olduğu duvardır halk.
Siyaseti ve siyasetteki koltuk hesabını yapanların çoğunun kafasını gözünü patlattığı yerdir o halk duvarı.
çünkü…
Koltuk hesabı yaparken, halkı hiç hesap etmemiştir birçoğu.
Bu nedenle…
Siyasette, seçilmesine ramak kala halkın oyunu alamadığı için seçilemeyen, tüm stratejisi ve planları suya düşen, üstüne üstlük siyasetten bile silinip giden bir ton insan örneği vardır…
Diyeceğimiz o ki:
Siyasette yıllar sonrasının hesabını yapıp, koltuk için çaba harcayanlar, hesaplarının içine halk'ı da mutlaka dahil etmelidir.
Bizden söylemesi…


****


 


Biraz da gülmek lazım


Bir adam uçağıyla Afrika’nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer.
Adam ne yapayım diye düşünürken bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür.
Adam içinden “Boku yedik” der. O anda nur yüzlü dedenin sesini duyar:
– Hayır evladım boku yemedin.
– Peki şimdi ne yapmam gerek?
– Şuradaki mızrağı görüyor musun?
– Evet…
– Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.
Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır. Bunun üzerine nur yüzlü dede:
– Evet evladım, işte şimdi boku yedin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi