1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Belediye ile hükümet aynı partiden olmalı" hikayesi Eskişehir'de yalan oldu...

2004 yılı mahalli seçimleri yapıldığında AK parti ülkenin iktidarını yürütüyordu…
 Seçim öncesinde iktidar partisi temsilcileri:
-“Belediyeler merkezi iktidar ile aynı partiden olduğu takdirde daha çok hizmet gelir” propagandası yaptı.
Sonuç: İktidar partisi Eskişehir Büyükşehir Belediyesini kaybetti.
HHH
2009 yılı mahalli seçimleri yapıldığında AK parti yine ülkede iktidardı.
Seçim öncesi iktidar partisi temsilcileri:
“Bizim partinin belediye başkan adaylarını seçmezseniz, bu şehrin hizmet alması sıkıntıya girer” propagandası yaptı.
Sonuç: İktidar partisi büyükşehir’i alamadığı gibi elinde bulunan Tepebaşı İlçe belediyesini kaybetti.
HHH
2014 yılı mahalli seçimleri yapıldığında yine AK parti ülkenin iktidarını üstleniyordu.
Seçim öncesi iktidar partisi temsilcileri:
“Bizim parti adayları belediye başkanı olursa daha fazla hizmet alırsınız. Yoksa hizmet alamazsınız” propagandası yaptı.
Sonuç: İktidar Partisi Büyükşehir ile Tepebaşı İlçe belediyesini alamadığı gibi, elinde bulunan Odunpazarı, mahmudiye ve Han belediyelerini kaptırdı.
HHH

2019 yılı mahalli seçimleri yapıldığında, iktidarda yine AK parti bulunuyordu.
Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bu seçim öncesi de iktidar partisi temsilcileri:
-“Hükümetle aynı partiden olmayan belediye hizmet üretemez. Hizmet görmek istiyorsanız bizim adaylarımızı seçip iş başına getirin” propagandası yaptı.
Sonuç: İktidar partisi büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı, Mahmudiye ve Han’ı alamadığı gibi, elinde bulunan Alpu, Seyitgazi ve Mihalıççık ilçelerini kaybetti.
HHH

Görüldüğü üzere İktidar partisi Eskişehir’de her seçim “Hizmet alabilmek için belediyelerin hükümet ile aynı partiden olması lazım. Aksi takdirde hizmet gelmez” dedi, her seçimin sonucunda elindeki belediyelerden oldu.
Eskişehir’deki AK Partili belediyeler, hükümet ile aynı partiden olmasına rağmen, süreç içinde tek tek- iki-iki kaybedildi.
Seçmen demek ki ya AK Partili aktörlerin “Yerel iktidar ile merkezi iktidar aynı partiden olmalı. Hizmet ancak böyle gelir” sözlerini ciddi bulmadı…
Ya da…
-“Hizmet istemiyoruz fakat sizin partiyi ve adaylarını hiç istemiyoruz” diye düşündü…
Bu durumda Eskişehir’deki iktidar partisinin şapkayı önüne koyup şunun kararını vermesi lazım:
-“Bu şehrin seçmenleri hizmet alamayacaklarını bile bile partimizin adayını değil de başka partinin adayını tercih ediyorsa, burada bizim büyük bir kabahatimiz olmalı. Biz bu şehirde parti olarak bu seçmene, bizi tercih etmek yerine, hizmet alamama seçeneğini tercih ettirecek kadar kötü ne yaptık?”
İktidar partisi içinde bu söylediğimizin muhakemesi kurulur mu? Elbette bilemiyoruz.
Ancak kurulsa iyi olur…
Yoksa bir dahaki seçimde kalan belediyelerin de elinden gitme tehlikesi bir hayli fazla…


.....


Birer tane de
onlara taksak!


Eskişehir’de bir grup zeki lise öğrencisi, otizmli olan ve sürekli kaybolan arkadaşları için kafa yormuş…
Sonunda "Eureka Chıp" ismini verdikleri bir ürün tasarlamaya karar vermişiler…
Yoğun bir çalışma sonucunda söz konusu ürünü tasarlamayı başarmışlar.
Böylece…
Tasarladıkları çip sayesinde, çipi üzerinde taşıyan arkadaşlarını rahatlıkla bulmaları mümkün olmuş…
Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin, özellikle Alzheimer ve Otizm rahatsızlığı bulunanlar için tasarladıkları bu önemli buluşun haberi dünkü gazetemizde yer alınca bir dostumuz aradı…
Liseli öğrencilerinin buluşunun önemli olduğunu söyledi.
Ardından da..,.
-“O çiplerden birer tane de milletvekillerine taksak nasıl olur?” diye sordu…
-“nasıl yani?” diye tepki verince de şunu söyledi:
-“Seçimlerde her köşe başından karşımıza çıkan, seçimlerden sonra da kayıplara karışan vekillerin en azından şimdilerde nerede olduklarını, ne yaptıklarını bilirdik”


.....


Siyasi tarihten de ders almıyoruz…


Bir tarafta millet İttifakı, diğer tarafta ise Cumhur İttifakı.
Cumhur İttifakı tarafı, Millet ittifakı için “Zillet” dedi…
Millet İttifakı ise, Cumhur İttifakı için “çukur” demeye başladı.
31 Mart seçimleri öncesinde siyasetin çılkı tam anlamıyla çıktı.
Bunun sonunda ne mi oldu…
İş, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun saldırıya uğrayıp, linç edilmek istenmesine kadar uzadı.
Bu durum aslında yeni bir şey de değil.
Bildiğiniz tarihin tekerrürü…
Belki yaşı müsait olanlar yakından bilir, hem ittifaklar durumu hem de saldırı bu ülkede daha önce de birebir yaşanmış…
İsmet İnönü benzeri düşünceyi taşıyan partileri bir araya toplayarak “Güç Birliği” Cephesini oluşturmuş.
Bunun karşısında Demokrat Parti’nin öncülüğünde  “Vatan Cephesi” oluşmuş.
O dönem Ocak-Bucak binalarına oluşan bu cephelerin tabelaları asılmış.
Tıpkı bu gün olduğu gibi her iki cephe birbirine saldırmaya başlamış.
İşte bu süreç ülkeyi olabildiğince gererken, önce İsmet Paşa’nın Bolu’da taşlanması ve saldırıya uğraması, ardından 28 Nisan hadiseleri cereyan etmiş.
Her iki cephenin kahvehaneleri bile birbirinden ayrılmış, ülke resmen ortadan ikiye bölünmüş.
Bunların neticesinde ne mi olmuş?
 60 darbesi gelmiş. Ordu yönetime el koymuş ve ülke en az 10 yıl kaybetmiş.
Yani…
O dönem siyasetinin cephelere ayrılması ve dolayısıyla bu cephelerin ülkeyi ikiye bölmesi, telafi edilemeyecek sıkıntılar açmış bu ülkenin başına.
Bugün için benzeri olayları yaşıyoruz aynı ülkede.
Kendi siyasi tarihimizden de ders almıyor,tarihin tekerrürden ibaret olduğunu dahi unutuyoruz…


.....


Biraz da gülmek lazım


Yaşlı horoz, kümese yeni gelen ve hemen icraata başlayan genç horozun yanına yaklaşıp şunu der:
-Biliyorum... Benim günlerim artık sayılı... Senden, ölmeden önce son bir istekte bulunabilir miyim?
Genç horoz, karşısında ezilip büzülen yaşlı horoza acıma ve küçümsemeyle bakar:
-Neymiş o isteğin bakayım?
Yaşlı horoz, kümesin dip taraflarındaki tavuklardan birini göstererek, ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmasına devam eder:
-Şu benim en çok sevdiğim tavuk... İzin ver de onunla son bir kez sevişeyim.
-Hayır... Olmaz
-O zaman bana son bir şans ver.
-Neymiş o?
-Kümesin dışına çıkıp, şu ağaca kadar yarışalım. Kim kazanırsa tavuk onun olsun... Ama ben, senden iki adım önde başlayayım. Zira ben yaşlıyım. Genç horoz bu teklifi kabul eder ve kümesten önce yaşlı horoz, ardından da genç horoz fırlar... Birden güümmm diye bir silah sesi duyulur. Genç horoz kanlar içinde can verirken silahı ateşleyen mal sahibi, yanındaki arkadaşına döner:
-Ulan, bu homoseksüel çıkan onuncu horoz be!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi