1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şarlatanlar hep olacak. Nitelikli nitelikli dolandıracak...

 


Türkmen evine bir Şıh misafir gelir, cübbeli, sarıklı, torba sakallı.

Buyun ederler. Köylülerle birlikte odaya geçerler. Köylüler ne keramet edecek diye ağzının içine bakarken, Şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diye bağırır.

Köylüler bunun bir keramet olduğunu anlarlar ama ne kerameti olduğunu anlayamazılar, merakla sorarlar:
“Ya Şıh hazretleri nedir o arada hoşt dediğin?”

Şıh:
“Bir köpek Kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu görüyorum tabii ki hoşt diye kovalıyorum.”
Köylülerin itikadı bir iken bin olur.
Olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazır. Herkesin önüne üzerinde et olan pilav gelir.
Şıh’ın tabağında sadece pilav vardır.
Şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya, “benim tabağımda et niye yok. Bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sorar.

Hanım ağa yaklaşır, tabağı ters çevirir. Onun etlerini pilavın altına koymuştur. Pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi Şıh’ın kafasına indirir:
“Ulan! Kabe’deki İTİ görüyon da tabağındaki ETİ niye göremiyon?”


xxx


2019 yılına gelmişiz hala kendini Şeyh, Şıh, Hızır olarak tanıtan, İslam dinini insanları dolandırmak, aldatmak için kullanan şarlatanlar var.


Birçok insanın canını yakmaları bir tarafa, İslam dinini de olabildiğince küçük düşürüyorlar.


Daha önceki gün Eskişehir’de yaşandı olay.


Keskin Mahallesi’nde bir çiftlik evi dergâha çevrilmiş.


Psikolojik rahatsızlıkları bulunan insanları, sözde tedavi etmek amacıyla kullanılmaya başlanılan evde resmen dini duygular istismar edilerek, bildiğiniz dolandırıcılık yapılıyormuş.


Hem de ne yöntemlerle!


Evde bulunan kadın, Hz Süleyman’ın kızı olduğunu söyleyip, şifa bulmaya gelenlere kendi kanını içiriyormuş örneğin.


Ne kadar malları mülkleri varsa kutsal yolda harcamalarını telkin ederek, insanların ellerinden vekâletler alınıyormuş…


Tedavi için gelen hasta yakınlarından ciddi paralar alıp, lüks bir hayat yaşayıp,  bu paralarla estetik ameliyatlar oluyor, bunu da “Hz Hüseyin’e benzemek için yapıyoruz” deniliyormuş.


Sözde dergâhlarında, dini istismar ve dolandırıcılık üzerine müthiş bir sistem kuran uyanıklar, gelen herkese, devlet sorunlarını bile kendilerinin çözdüğünü, 15 Temmuz darbesinin bile kendileri sayesinde önlenebildiğini söyleyerek, bir şekilde onları ikna ediyormuş.


Bu yolla, Eskişehir’in göbeğinde, olabildiğince dini istismar edip, olabildiğince insanı resmen dolandırmış bu şarlatanlar.


Ta ki, şifa bulmak için o sözde dergaha giden, varını yoğunu bu şarlatanlara kendi elleriyle veren, karşılığında şifa falan da bulamayanların durumu jandarmaya bildirene kadar da devam etmişler bu tiyatroya…


xxx


Sözde kurulan dergâhta gerçekleştirilen din istismarı yoluyla dolandırıcılık, jandarma’nın söz konusu çiftliği basması ve şüphelileri yakalamasıyla sona erdi.


Bu işin sorumlusu olan iki kişi tutuklanırken, kayıp bir kişi ile ilgili yakalama kararı çıktı.


Bu şahıslan şimdi Nitelikli Dolandırıcılık suçu ile yargılanacak.


Ancak…


Bu olay kesinlikle son olmayacak.


Bundan sonra da insanları, dini duygularını istismar ederek dolandıran sahte şeyhler, şıhlar hep olacak.


O yüzden…


Yukarıda yazdığımız hikâyedeki hanım ağa gibi davranılmadığı müddetçe, bu şarlatanların niteliksiz insanları nitelikli şekilde dolandırmaları devam edecek.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Evrensel ahlak kuralları…


 


Oxford Bilişsel ve Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nden bilim insanları, evrensel ahlak kurallarını belirlemek için 60 farklı kültüre ait 600 kaynağı araştırmış.


 Antropologlar, araştırmaları sonucu ortaya "ahlaki açıdan iyi" sayılan 7 ortak davranış çıktığını duyurmuş.


 


Araştırmaya göre dünya genelinde en yaygın ortak ahlaki kurallar şu şekilde sıralanmış;


-Aileye destek çıkmak…


 -Dahil olunan gruba yardım etmek…


- İyiliklere karşılık vermek…


-Cesur olmak…


-üstlere saygı göstermek…


 -Kaynakları adil dağıtmak…


 -Başkalarının mahremiyetine saygı göstermek…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Böl ve yönet!


 


Bir gün Büyük İskender, büyük bir filozof olan hocası Aristo’ya sorar:


 


-“Zapt ettiğim topraklardaki insanları, yönetimim altında tutmak için ne yapmalıyım? ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim? Hapse mi atayım? Yoksa kılıçtan mı geçireyim?”


 


Aristo, “sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar” der ve ilk eler.


 


“Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar” der ve ikinci şıkkı da eler.


 


“Kılıçtan geçirirsen, onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür ve tahtını sallar” diyerek üçüncü şıkkı da eler ve şu nasihati verir:


 


-“İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Onlar birbirleriyle savaşırken, sen kendini hakem olarak kabul ettireceksin ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.”


 


İşte bu hikâyeden yola çıkarak varacağınız sonuç şudur ki rakiplerini bölerek ya da onları bölünmüş vaziyette tutarak zayıf durumda bırakmak isteyen devletlerin, taa Büyük İskender’den bu yana izledikleri yol budur.


 


Yani, böl ve yönet politikasıdır.


 


Ortadoğu da bulunan pek çok ülke bu politika yüzünden mahvoldu.


 


Aynı politika yıllardır ülkemizin kapılarını da zaman zaman zorluyor.


 


Bir anlık gaflet bu politikanın kurbanı olmak demek…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Yaşlı kadın oldukça dini bütün bir insanmış. Her sabah kapısının önüne çıkar ve bağıra bağıra dua edermiş:
- "Tanrım bize verdiklerin için sana şükürler olsun" ve ardından her seferinde de yan komşusunun sesi duyulurmuş:
- "Tanrı yok kadın Tanrı yok!" Yaşlı teyze ne kadar sinirlense de yine her sabah dua edermiş, öteki komşu da inadından her seferinde ona öyle bağırırmış.
Bir akşam, komşusu yaşlı teyzeye bir oyun etmeye kalkmış. Markete gidip bir sürü meyve sebze ekmek vs. alıp torbalara doldurmuş, yaşlı teyzenin kapısının önüne bırakmış. Ertesi sabah teyze kapıyı açıp da yiyecekleri
görünce çok şaşırmış ve sevinçle bağırmış:
- "Sana şükürler olsun Tanrım, bu gönderdiğin yiyecekler için sana şükürler olsun!!!" 
Ve ağacın arkasından onu seyreden komşusu seslenmiş:
- "Tanrı yok kadın Tanrı yok! O yiyecekleri ben aldım!" 
Yaşlı teyze hiç istifini bozmamış:
- "Yüce Tanrım sana ne kadar şükretsem azdır!
Hem bu yiyecekleri göndermişsin hem de parasını…


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi