1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Partiyi belediyelerin kapısından kurtarmak!

-“CHP’de Parti Kazım Kurt’un resmen eline geçti. Bundan sonra partide onun dediği olur.”
-“Bu saatten sonra önseçim yapılırsa, Kazım Kurt rahat bir şekilde Büyükşehir belediye Başkan adayı olur, diğer belediye adayları da Kazım Kurt’un işaret ettiği isimlerden oluşur.
-“Kongre sonuçları Büyükerşen ile Ataç’ı bundan sonra birbirine daha çok yaklaştırır. Kazım Kurt’a karşı büyük bir cephe otomatikman oluşur”
-“Bu kongre sonuçlarından sonra her an bir Büyükerşen-Kurt yol ayrımının ortaya çıkması muhtemeldir”
-“Kurultay delegeliğinde Büyükerşen Kazım Kurt’tan daha az oy aldı. Büyükerşen bunun hesabını mutlaka sorar!”
-“Hoca’nın kafası kızarsa genel merkez bir günde görevden alıverir. üstelik bu yeni bir şey de olmaz. Daha önce defalarca oldu.”
-“99’dan beri görev yapan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın ismi anahtar listeden çıkartılarak kurultay delegesi olması engellendi. Bu aslında büyük ayıp”
-“Bölgesinde seçmenin yarısının oyunu, yani 125 bin kişinin oyunu alan Ahmet Ataç, 600 delegenin yarısı oy vermediği için Kurultay delegesi olamadı. Bu halkın iradesini görmezden gelmektir.”
-“Tepebaşı ilçe başkanı Atilay Dalgıç kendi yazdığı delegenin oyunu alamadı. önce bu sorgulanmalı.”
-“Kongreyi CHP tabanına gönül ve emek veren Kazım Kurt kazandı. Umarız Büyükerşen e Ataç bu sonuçlardan bir ders çıkartır ve CHP tabanına daha çok zaman ve gönül ayırır.”
-“Bu arada Seyitgazi, Han, Mahmudiye ve Alpu Belediye başkanları da güme gitti. Keşke onlar da kurultay delegesi olarak onurlandırılsalardı.”
-“Bu kongre, partinin tek bir merkezden, üstelik belediye imkânlarıyla dizayn edildiğini açıkça orta yere serdi.”
-“Kongreler partide birlik-beraberlik sağlansın diye yapılır. Bu yapılan kongre birlik-beraberliği sağlamadığı gibi, Eskişehir’de partinin karpuz gibi ortadan ikiye bölünmesine yol açtı.”
***

CHP kongresi ve sonuçlarına ilişkin yukarıda saydığımız tespitler, bize ait tespitler değil.
Kongreden bu güne yazılıp-çizilen ve karşılaştığımız CHP’lilerin kongreye yönelik olarak ileri sürdükleri düşüncelerden bazıları bunlar…
Dikkat ediyorsanız hiç kimse Recep Taşel’in il başkanı seçilmesinden falan  bahsetmiyor…
Hiç kimse yönetim ve disiplin kuruluna kimin girip kimin girmediğinden de bahsetmiyor…
İki başkan adayının, topladıkları imza kadar bile oy alamaması konu dahi edilmiyor…
Büyükşehir ve Tepebaşı belediye başkanlarının desteğine rağmen Abdülkadir Adar’ın seçimi kaybetmesi ile hiç kimse ilgilenmiyor…
***

Kongreden günler önce bu köşede bir tespitte bulunmuş ve “CHP’de il başkanının kim olacağının inanın hiçbir önemi yok. Devedişi gibi üç belediye başkanının olduğu bir şehirde seçilecek il başkanı muhtemelen bu belediye başkanlarından biri ya da ikisinin memuru gibi olacak. Olmasa bile kamuoyunda ve parti çevresinde bu şekilde bir algı oluşacak.” Demiştik…
Nitekim öyle de oldu!
Baksanıza? Kongrenin üzerinden günler geçti, parti çevresi ve kamuoyu ne seçilen yeni il başkanını konuşuyor ne de yeni yönetimi…
Top her zaman olduğu gibi üç belediye başkanı arasında döndürülüyor…
Anlaşılan o ki, CHP’de partiyi belediyelerin kapısından kurtarmak bu gidişle pek mümkün olmayacak!


.....


Bu gelenek falan değil, bildiğiniz görgüsüzlük…


Topluma serpme kahvaltı diye bir gelenek giderek yerleşiyor…
Aslında “gelenek” yerine “görgüsüzlük” mü desek bilemedik.
2 kişilik olanı var, 4 kişilik olanı var, isterseniz 8-10 kişilik olanı bile var.
önümüze küçük küçük tabaklar içinde 25 çeşit kahvaltılıklar konuluyor…
2 kişilik kahvaltı ile 5 kişi, 4 kişilik kahvaltı ile 8 kişi rahat doyar.
Yiyemiyorsunuz tabii hepsini…
önümüze koyulanların yarısının tadına bile bakamıyorsunuz.
Tıka basa doymanıza rağmen çoğu masada kalıyor…
Kahvaltı yaptığınız yer belki de o dokunmadıklarınızı başka müşterinin önüne koyuyor, bilemiyorsunuz.
Eğer bu yapılıyorsa kötü…
Ya da, dürüst bir işyeriyse o masada kalan kahvaltılıkları doğrudan çöpe döküyor ki, bu çok daha kötü.
Zira…
Sırf serpme kahvaltıdan kaynaklanan ekonomik kayıp, yıllık 100 milyon lira…
İnsanların doyan karnının yanı sıra gözlerinin de doyması için yılda sırf 100 milyon lira çöpe gidiyor…
Böyle bir uygulama gelenek olmamalı…
çünkü bu gelenek falan değil, bildiğiniz görgüsüzlük ve müsriflikten başka bir şey değil…
Serpme kahvaltı sistemi bana kalırsa yasaklanmalı.
Bu yasaklama belki mevzuat olarak mümkün olmayabilir ama bu kahvaltı türünü kabul etmemek belki de bu israfın gelenek olmaktan çıkmasını sağlayabilir…
İnsanların sırf gözü doysun diye çöpe atılan para, gerçekten karnı aç olanların karnını doyurmaya gitse fena mı olur?


.....


AK partinin söyleyecek sözü,
yapacağı eleştirisi kalmadı mı?


AK parti’nin Eskişehir’de sesi çıkmıyor.
Milletvekilleri ortada yok…
Yönetimlerin,  rutin çalışmaların haricinde ne ülke gündemi ne de Eskişehir gündemine ilişkin bir müdahaleleri oluyor.
Eskişehir’de gündem yaratamıyorlar.
“üzerlerine ölü toprağı döküldü” yorumları bile harekete geçirmiyor AK Partiyi…
Hatta…
AK Parti’nin içinde bulunduğu bu durum, AK partililerin bizzat kendileri tarafından bile alenen eleştirilir oldu.
CHP’nin yaptığı kongre bile emsal gösterilerek “bakın da utanın!” meallinden eleştiriler almaya baladı parti.
Bana kalırsa AK parti’nin Eskişehir’de yaşadığı sessizlik ve etkisizlik öyle kendiliğinden olan, moral bozukluğundan kaynaklanan ya da parti içinde yaşananların yol açtığı bir durum değil.
Zannımca bizzat böyle olması isteniyor.
-“Yanlış zamanda yanlış bir şey yapmak ve söylemektense, sessiz kalmak şu süreçte daha mantıklı” düşüncesinden hareketle planlanmış bir durum gibi geliyor bize…
öyle ya…
Siyasette ne söylenecek laf biter ne de eleştiri…
Eskişehir’deki AK partinin “söyleyecek sözü ve yapacağı eleştiri kalmadı” diyemeyeceğimize göre, AK parti büyük ihtimalle bekliyor…
Kim bilir? Belki de beklerken bir şeyleri de biriktiriyor…


......


Biraz da gülmek lazım


Kuyumcuya giren kadın ; 'Şu nikah yüzüğümü kesip bana bir çift küpe yapar mısınız...?' diye sormuş.
Kuyumcu yüzüğü eline alıp bakmış.
Yüzüğün üstünde 'Seni seviyorum' yazıyormuş.
Kuyumcu 'Hanımefendi neden bu yüzüğü kestirmek istiyorsunuz? Belli ki bir hatırası var' diye sormuş.
Kadın 'Bu benim nikah yüzüğüm. Kocamdan ayrıldım. Şimdi küpe istiyorum.
'Seni' kelimesi küpenin bir tanesinde 'seviyorum' kelimesi de diğerinde olsun.'
Kuyumcu yine sormuş 'Neden acaba?'
Kadının verdiği cevap :
'İleride böyle cümlelerin bir kulağımdan girip diğerinden çıkacağını göstermek için...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi