1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Protokol Cuması...

Eskişehir'in eski valilerinden Hanefi Demirkol, dini tarafı ağırlıklı bir isimdi.
Daha sonra Refah Partisi'nden Eskişehir Milletvekili de seçildi.
Refah Partisinin Eskişehir'de seçilmiş ilk milletvekili unvanı da haliyle onun oldu.
Zira...
O güne kadar yapılan seçimlerde Milli Görüş hiçbir dönem Eskişehir'de Milletvekili çıkartmayı başaramamıştı.
Hanefi Demirkol Valilik yaptığı süre boyunca, beş vakit namazını kıldığı, Cuma namazlarını kaçırmadığı yakından bilinirdi.
Her Cuma, namaz kılmaya başka bir camiye gitmeye özen gösterirdi.
O dönem görev yapan daire müdürleri ve bazı bürokratlar, Vali Hanefi Demirkol'un Cuma namazını hangi camide kılacağını bir şekilde öğrenir, kendisinden önce camiye gider ve cemaatin en önünde yerlerini alırdı.
Amaçları elbette, kendilerini Cuma namazında bir şekilde Vali'ye göstermekti.
Bunu da bu şekilde gösteriyorlardı.
Vali'den önce camiye gelen ve ön sırayı kapan müdür ve bürokratlar yüzünden, Camiler her Cuma adeta protokol namazlarına sahne oluyordu.
Genç bir muhabir olarak, samimiyetine de güvenip Vali Demirkol'a sormuştuk meseleyi...
-"Mutlaka fark etmişsinizdir bu durumu değil mi?" diye.
Gülümsemişti önce...
Son derece ciddi bir kişiliğe sahip olduğu için gülümsemeleri nadirdi aslında.
öyle kahkaha atarak güldüğüne ise neredeyse hiç rastlamamıştık.
Gülümsemesinin ardından "Biliyorum elbette. Gören gözün görmemesi mümkün mü?" demişti.
Sonrasında da...
-"Ne yapayım ki? Ne yapıp ediyorlar hangi Camiye gittiğimi öğreniyorlar ve geliyorlar. Amaçlarının kendilerini bana göstermek olduğunu da biliyorum.Ben özellikle gelmelerini falan istemiyorum. Tam tersi haberleri olmasın istiyorum. Ama dediğim gibi öğrenip geliyorlar. Allahın evinden de kimseyi kovamam ki!" diye bir açıklama getirmişti konuya.
Hanefi Demirkol milletvekilliği görevi bittiğinde bir daha aday olmadı.
Ardından da rahmetli oldu.
Allah rahmet eylesin kötü bir insan değildi.
Hem Valilik hem de vekilliği sırasında şehre hizmeti geçti.
özellikle Eskişehirspor'un bugün dahi kullandığı tesislerin kazandırılmasında büyük çabası oldu ki söz konusu tesis hala onun ismini taşıyor.

***



Şimdi durup dururken geçmişte yaşanan bu olayı niçin anlattık?
Bildiğiniz üzere Koronavirüs salgını nedeniyle camilerde namazlar yasaklanmışken dün Külliye'de Cuma namazı kılındı.
Az sayıda cemaatin katıldığı ülkedeki tek kılınan Cuma namazı, protokole özel bir namaz olarak kamuoyunda yankı buldu.
İşte! Salgın nedeniyle tüm camilerde yasaklanan Cuma namazının sadece Külliye'de kılındığını duyunca aklımıza ister istemez yukarıda anlattığımız olay geldi...


.....


Herkes çocuğunun Doktor olmasını ister de…


Herkes, çocuğunun okuyup doktor olmasını ister…
Herkes, en ufak hastalığına doktorun çare bulmasını ister…
Herkes alacağı ikinci el otomobilini doktordan almak ister…
Herkes, kiracısının doktor olmasını ister örneğin…
Doktor bir komşusu olsun ister herkes…
Müteahhit ev satacağı kişinin, galerici otomobil satacağı kişinin doktor olmasını özellikle ister…
Dışarıdan baktığınızda “Bu ülkede yaşayanlar doktorları çok seviyor, onlara adeta tapıyor” dersiniz…
Gelin görün ki durum hiç de öyle değildir…
Doktorlara karşı yukarıda saymış olduğumuz tüm his ve düşüncelere sahip olanların büyük bir çoğunluğu, her nedense doktorları potansiyel aç gözlü insanlar olarak görür…
çocuğunun okuyup doktor olmasını isteyen pek çok kişi, doktorların hastayı soyan, bıçak parası almadan ameliyat yapmayan, duygusuz ve vicdansız insanlarmış gibi düşünür.
Pek çok kişi, doktorlarla ilgili kafasında bir saygınlık beslemesine rağmen, bu durum aynı kişilerin doktorlara şiddet uygulamasına, hakaret etmesine bir türlü engel olamaz…
Ne yazıktır ki;
Birçok insana göre doktor; ihtiyaç duyulduğunda önemli ve kıymetli biridir…
İhtiyaç olmadığı zamanlarda,  “olmasalar da olur” gözü ile bakılan insanlardır…
-“Hasta ölürse doktordan, iyileşirse Allahtan” anlayışının  bu ülkede bu denli yerleşmesinin nedeni de maalesef bu şekil bakış açısıdır.
Umarız, zor günlerden geçtiğimiz şu süreç içinde, toplum sağlığı için canlarını riske atan, ölümle burun buruna görev başında olan, pek çok kişinin yaşamını kurtaran, insanların hayatını kurtarmak için kendi canlarından olan doktorlarımızın toplumda gerekli saygıyı görmesi için de bir milat olur!


.....


İyi ki varlar...


Metin Saraç sanayici...
Boyplast isimli fabrikasında üretim yapıyor.
Aynı zamanda Organize Sanayi Bölgesi başkan vekili görevi de var.
Zor bir süreci yaşadığımız şu günlerde, bir işveren olarak yüzleri gülümseten, umut veren,tüm patronların ağzından duymamız gereken bir paylaşımda bulunmuş.
İşyerlerinin çalışanlarını ücretsiz izne çıkartıp, kapı önüne koyduğu şu günlerde tüm patronların ağzından duymayı istediğimiz bir paylaşım bu.
Şunu söylemiş yaptığı paylaşımda:
“Tüm çalışma arkadaşlarımız ile birlikte kalabalık bir ailenin fertleriyiz.
Bu süreçte arkadaşlarımızdan , beklediğimiz tek şey sağlıklı kalmak için gerekli kurallara uymaları,
çalışanlarımızın hepsine gönderdiğimiz yazıda ,belirttiğimiz gibi, limitlerimizi sonuna kadar kullanıp ,bugüne kadar hiçbir krizde yapmadığımız gibi ,bu süreçte de hiçbir çalışanımızı bu nedenden dolayı işinden çıkarmayacağız.
Süreci birlikte ve omuz, omuza atlatacağız inşallah”
Ne diyelim...
İyi ki varlar...


......


Nasıl geldiysen
öyle gidersin!


Sabah bir kalktık, Ulaştırma ve Altyapı bakanı Mehmet Cahit Turhan görevinden alınmış.
Karar, sabah resmi gazetede yayınlanmış.
Yerine ise bakan yardımcısı olarak görev yapan Adil Karaismailoğlu getirilmiş.
Bir gecede, bir kişi tarafından,bir kararname ile bakanlıktan alınan Mehmet Cahit Turhan’ı ben hep Eskişehir’e geldiğinde “Tülomsaş hızlı Tren üretecek” dedikten 10 gün sonra Tülomsaş’ın hükmi şahsiyetine son verilmesiyle hatırlayacağım.
Herhalde Sakarya ve Sivaslılar da aynı şekilde hatırlayacak.
Zira…
Aynı isim Sakarya ve Sivas’da, tıpkı Eskişehir’de söylediği gibi  “Hızlı Treni siz üreteceksiniz” demişti.
Her neyse…
Mehmet Cahit Turan, bir gecede, bir kişinin kararıyla ve bir kararname ile Bakan olmuştu…
Bir gecede, bir kişinin kararıyla ve bir kararname ile bakanlıktan alındı.
Demek ki şartlar ne olursa olsun, nasıl geldiysen öyle gidiyorsun!


.....


Biraz da gülmek lazım


Temel parmağını camla kesmiş. Telaşla hastanenin acil servisinden içeriye girmiş. İçeri girince iki kapı çıkmış karşısına. Birinde "hastalıklar", diğerinde "yaralanmalar" yazıyormuş. Durumuna uyan "yaralanmalar" kapısından içeri girmiş. önünde yine iki kapı belirmiş: birinde "kanamalı", diğerinde "kanamasız" yazıyormuş. "Kanamalı" kapıdan girince iki kapı daha görmüş: "hayati önemde olan" ve "hayati önemde olmayan". "Hayati önemde olmayan" yazılı kapıdan içeri girince kendini sokakta bulmuş.
çaresiz eve dönmüş. Karısı sormuş:
- Temel, sana iyi baktılar mı?
- Vallahi hiç bakmadılar ama organizasyon bir harikaydı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi