1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İş başa düştü!

Temel oğlunun getirdiği karneye akmış.
Sol tarafta notlar; Türkçe-zayıf, Matematik-zayıf, İngilizce-zayıf Vatandaşlık-zayıf, Müzik-zayıf.
Geçmiş karnenin sağ tarafına…
Sağ tarafta notlar; Arkadaşlarla uyum-Pekiyi, Hal ve Gidiş-Pekiyi, Temizlik-Pekiyi,>Diş koruma-Pekiyi,
“Uyyy” demiş Temel, “Benim öğrettiklerimin hepsi Pekiyi, Okulda öğrettiklerinin hepsi zayıf!”
***

Güleceğimiz fıkra bu anlattığımız ama aynı fıkra aslında eğitim sisteminin yaşattığı büyük  bir sıkıntıyı da dile getiren  bir fıkra bu aynı zamanda.
ülkede eğitim sistemi felç…
Bunu, sistemi düzeltmek için 18 yıldır görevde bulunan iktidarın başındaki isim bile itiraf ediyor.
Eğitimin felç olduğu bu ortamda çocukların eğitimi biraz da ailelere düşüyor.
Zira…
Televizyon kanallarındaki yarışma programları bile gençlerin ne kadar bilgisiz olduklarını gözler önüne sermeye yetiyor…
Pek çoğu hayvanları dahi tam anlamıyla tanımıyor.
Birçoğu, toplum içinde konuşulan deyimleri dahi duymamış.
Neredeyse tamamına yakını genel kültürden yoksun.
“Konç” nedir bilmiyor örneğin. Hiç işitmemiş bugüne kadar.
Biri; yumurtadan çıkan tavuk yavrusunu piliç…
Diğeri; ördek yavrusunu Kuğu…
Bir diğeri ise; İnek yavrusunun öküz olduğunu söylüyor.
***
İşte bu nedenle çocukların eğitiminde ailelere büyük görev düşüyor…
Tamam. Aileler kalkıp çocuklarına matematik, Türkçe, Fen, İngilizce dersleri öğretecek değil elbette…
Ancak…
Fıkradaki Temel misali, hiç olmazsa karnenin sağ tarafının düzgün olması için çaba harcamalı.
Aksi takdirde…
Felç olan eğitim sistemi gibi çocuklar da eğitimleri ile ilgili tam anlamıyla felç olacak bu gidişle…

O yüzden…
Ailelerin bu felç olmuş eğitim sisteminde en azından “cahil bir çocuk” yetişmesine göz yummama sorumluluğu var sanki…


....


Bu iş cok ciddi


-Hafta sonu Eskişehir’de hastanelere covit 19 ile ilgili sayı 800’ü aşmış.
-Osmangazi üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakımlar dolduğu için, depo ve boş alanlar yoğun bakım ünitesi haline getirilmeye başlanmış.
-Şehir Hastanesi, kapasitesi dolduğu için hasta kabul etmeyip, gelen covit vakalarını diğer hastanelere yönlendiriyormuş.
-Eskişehir’de bugüne kadar olan vakaların sayısı, şu son birkaç gün içinde olmuş.
-Eskişehir’deki virüs yayılım hızı ve vaka sayısındaki artış bu şekilde giderse, Eskişehir Türkiye’nin Vuhan’ı olurmuş…
İki gündür yukarıda söylenilen sözleri sıklıkla duyuyoruz.
Sokakta, normal vatandaştan duysak çok da üzerinde durmaz, burada yazmaya da gerek bulmazdık.
ancak…
Yukarıda söylenenler bizzat sağlık sektörü içinde çalışan hekim ve çalışanlardan duyduklarımız.
Dolayısıyla Eskişehir’de iş oldukça ciddi….
Dahası…
Görünen o ki ciddiyet her geçen gün artış eğiliminde…


.....


İnsanın içini burkan işsizlik diyaloğu…


İşsizlik malum...
Pek çok genç yıllardır iş arıyor.
Pek çok gencin evinde hüzün var.
Pek çok genç iş başvurusunda bulunduğu yerlerden geri dönüş dahi alamıyor…
Ve pek çok genç, iş bulamıyor olmanın ezikliği içinde yaşıyor bu ülkede.
Bir firmanın insan kaynakları müdürü aktarmış şimdi aşağıdaki yaşanan diyalogu…
Sizinle paylaşmak istedik.
Bizzat yaşadığı olayı aktarmış;
“Bir gün bir adayımızı iş görüşmesine davet etmek için aramıştım. Uzun çalışlar sonucu telefonu dünyalar tatlısı bir teyze açtı.
-Merhabalar. ... Bey ile görüşebilir miyim?
-O benim oğlum olur yavrum. Sen kimsin gızım? Ne için aradıydın oğlumu?
-Teyzeciğim ben oğlunuzu iş görüşmesine davet etmek için aramıştım, müsait ise görüşebilir miyim?
-Oyyyy gurban olduğum kaymak gızım,(bir yandan da sevinç çığlığı atıyor) Benim oğlum ne kadardır iş arıyor sen biliyon mu evladım?(sonra oğluna sesleniyor) Oğlum koş koş iş falan diyor bu gız. Görüşme falan diyor. Düzgün konuş emi yavrum. Hadi Allahım sen yardım et oğluma.”
***
Bundan sonrası klasik mülakata davet diyalogları…
Ama bu hikayede klasik olmayan Bir şey var.
Bir kişi iş görüşmesine davet edildiğinde, yaşadığı eve bir heyecan bombası atılıyor.
O kişinin annesi, babası, eşi, çocukları, mülakat saatine kadar heyecanla dolup taşıyor, dualar, adaklar havalarda uçuşuyor.
***

İnanın içim burkularak okudum.
önce o genci düşündüm.
Bir telefon… Sadece dönüş yapılan bir telefon ile evde değişen ortam geldi aklıma.
Sonra yüzlerce iş başvurusu yapan binlerce, hatta milyonlarca gencin hemen her gün yeni  bir umutla bir telefon gelmesini beklediği gerçeği…
Ne diyelim?
İşsizliğin neden olduğu acılı bir kuşak oluştu ülkede…
Ne yazık ki bu kuşak iş ve aş öncesi tanıştığı acıyı geleceğe doğru taşıyor…


.....


Fakirler olmasaydı...


Hükümetin bütçeyle birlikte Meclise sunduğu “Yıllık Ekonomik Rapor” da bütçe giderlerinde yaşanan  artış şöyle açıklanmış:
“Artış ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar sonucunda meydana gelmiştir.”
Yani şu söyleniyor:
“Yoksullara yardım, emekçilere ödemeler yapılmasaydı bütçe açığı da olmazdı.”
Aslında farkında olmadan şöyle bir şey söylenmiş:
“Fakirler olmasa aslında zengin ülkeyiz!”


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Belediye çalışanları yol kenarındaki ağacı vinç yardımıyla yerinden çıkarıp başka bir yere taşıyorlarmış. Vinç operatörü yanlış bir hamle yapar ve vinç zincirlerine bağlı ağaç kayarak o an yoldan geçmekte olan arabanın kenarına çarpar.
Arabadaki sarışın sinirli bir şekilde dışarı fırlar ve bağırır :
– Benimle birlikte gelip bu olayı kocama anlatmalısınız!
Vinç sahibi sarışın la konuşup onu sakinleştirmeye çalışır. Şirketin gerekli sigorta ödemesini yapmaya hazır olduğunu defalarca anlatıır ancak sarışın ısrarla benimle geleceksiniz der :
– Hiç bir şekilde olmaz.. Bu kez benim ağaca değil, ağacın bana çarptığını doğrulayacak birisini kocama götürmem gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi