1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bak! elin Yunan'ı ne yapmış?

Küçük esnaf için kapatma kararı verildi...
Kapatma  kararından AVM ve Marketler muaf tutuldu...
Halbuki
Kapatılan küçük esnafın sattığı malların tamamı açık olan AVM'deki mağazalar ile marketler de satılıyor...
Birkaç gündür yazılarımızda bunun adaletsiz bir karar olduğunu söylüyoruz ya...
Hatta...
Kararı eleştirip “Küçük ennaf bu süreçte kollanmayacak da ne zaman korunup kollanacak?” diye soruyoruz ya.
Değer verdiğimiz bir dostumuz, yurtdışında, salgın süresi boyunca, küçük esnafı koruma adına farklı yöntemler uygulandığını söylediğinde öğrendik.
Anlatacağımız uygulamayı Yunanistan devreye sokmuş.
Kalkınma ve Yatırımlar Bakanı tarafından bizzat açıklanan uygulama ile Elbise, Ayakkabı, Elektrik ve Elektronik cihazlar, Oyuncaklar ve Kitaplar gibi ürünlerin karantina son bulana ve dükkanlar açılıncaya kadar süpermarketler ve marketlerde satılması yasaklanmış.
Yunan Bakan, bunun haksız rekabetin önüne geçmek amaçlı bir karar olduğunu özellikle belirtmiş.
Sonuçta yönetenlerin küçük esnafı düşündüğünü, koruyup kolladığını gösteren bir uygulama.
Ne diyelim?
Darısı başımıza olur umarız...


.....


Mesele büyük'e
gücün yetmemesi...


Salgın tedbirleri kapsamında küçük esnaf kapalı...
Fakat...
Anı işi yapan AVM'lerdeki esnaf açık.
Neymiş?
çünkü AVM'lere HES kodu ile giriliyormuş!
Bu haksız uygulama ile ilgili dün bu köşede bir yazı kaleme aldık.
- “Madem HES kodu ile mesele halloluyor, o zaman küçük esnafı niçin kapatıyorsunuz? Onlar da kapanmasın,  müşterilerini HES kodu sorarak dükkanına alsın” dedik.
öyle ya...
Sadece HES kodu koskoca AVM'yi açık tutmaya yetiyorsa, küçücük dükkanı da açık tutar.
Ama mesele bu değil tabii.
Mesele, küçüğe gücü yetenin büyük'e gücünün yetememe meselesi…
Sokakta bulunan küçük esnafın kepenkleri kapalı…
Aynı işi AVM'de yapan esnafın ise açık.
Yazı ile ilgili konuştuk Tuhafiyeciler Oda Başkanı Sefa Şen ile.
Teşekkür etti önce...
Ardından da haklı olarak “Bakın” dedi;
- “Hafta sonu ne yazık ki esnafımız kapalı. Ama bizim kapalı dükkanlarımızda sattığımız  her türlü tekstil ürünlerini satan süper marketler açık. Ne diyeyim? Keşke sadece bakkallarımız açık olsaydı”
Haksız mı?
Sonuna kadar haklı…
Ama gelin görün ki sadece haklı olmak yetmiyor maalesef.
Güçlü olmak da gerekiyor.
çünkü...
Yukarıda da söylediğimiz gibi mesele küçüğe gücü yetenin büyük'e gücünün yetememe meselesi.
Küçüğün canı çıkmış kimin umurunda...
Yeter ki büyüklere bir şey olmasın!


.....


Eski başkanlar da
aday olmuş...


AK Parti Eskişehir İl Kongresi bu hafta sonu yapılacaktı.
Genel merkez salgın nedeniyle kongreleri erteledi.
İl kongresinin hangi tarihe ertelendiği belli değil.
Salgının seyrine göre yeni tarih belirlenecek.
Yapılacak kongrede AK parti il başkanının kim olacağını bilmiyoruz ama konuşulanlara bakılırsa il başkanı olmak için bir hayli talip varmış.
İşin ilginç yanı, il başkanı olmak isteyen ve bunu genel merkeze dile getiren adayların arasında eski il ve ilçe başkanlığı yapmış isimlerin bulunmasıymış.
Hatta...
AK Partilier “İl başkanlığına eski isimlerden biri gelirse kimse şaşırmasın” diyormuş...


....


Hatırlar mısınız?


Salgında vaka ve hasta sayıları olağanüstü arttı.
Son süreçte Hastaneler ağzına kadar doldu.
Yoğun bakım ünitelerinde, vaka ve hasta patlaması yaşanınca tek boş yer kalmadı.
Hastane binalarında koridorlar, bodrum katları ve boş alanlar, yoğun bakım ve covid srvislri haline getirilmeye başlandı.
Kısacası...
Hastane binaları yetmez oldu.
Solunum cihazı yetersizliği başgösterdi...
Gelinen şu süreci görünce, pandeminin ilk aylarında yaşanan bazı olaylar geliyor aklıma.
Hatırlar mısınız bilmem?
Salgının ilk aylarında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sahra Hastanesi yaptığı için linç edilmiş, yaptığı Sahra Hastanesi mühürlenmiş, Belediye başkanı şov yapmakla suçlanmıştı.
Aynı süğreçte, hemen her akşam bir firmanın Solunum Cihazı ürettiği haberleri çıkıyordu haberlerde.
Solunum Cihazları üretiminin, bırakın ülkenin ihtiyacını karşılamayı, başka ülkelere dahi ihraç edileceği anlatılıyordu uzun uzun.
Şimdi geldik bu güne...
Hastane binaları da Solunum Cihazları da yetmez hale geldi...


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Yeni öğretim yılına başlayan öğrenciler, haftalık ders programlarına yeni giren mantık dersini görürler. çok geçmez bu derse yaşlı bir profesörün de gireceğini öğrenirler. Sonuçta merakla bekledikleri ilk mantık dersi başlar. Meraklı öğrencilerden biri söz ister:
- Sayın Profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bize bunu anlatır mısınız?
Profesör; kendine, derse, merak ve şüpheyle bakan öğrencilerine:
- Mantık dersinin insan düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür. Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum. Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor, birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde. Bunlardan hangisinin yıkanması gerekir?
öğrenciler, hiç tereddüt etmez:
- Elbette ki, kirlisi yıkanmalıdır! diye bağırır.
Profesör, gülümseyerek konuşmasını sürdürür:
- İşte evlatlarım, mantık bu soruya yanıt vermeden önce şu soruyu sorar: Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerinin ki kirli olabiliyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi