4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRKİYE' DE KADIN OLMAK

             Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, bugün bir araya gelerek, şiddete, tacize, tecavüze, baskılara, sömürüye, mobbinge, esnek, sigortasız, sendikasız, güvencesiz çalıştırılmaya karşı birleşeceklerini, kamuoyu ile paylaşacaklar.


             Son yıllarda, günümüzün modern yaşamı ve ekonomik şartları ve sorunlar, kadınların da iş hayatında ve sivil toplum örgütlerinde, yer almasına olanak sağladı. Ancak hizmet sektöründe ve sivil toplum örgütlerinde, erkek egemen, politik ve stratejik yapının var olması, sebebiyle, zorluklar da yaşıyorlar.
              Ayrıca kadınların, çalıştıkları ve bulundukları ortamlarda, sıklıkla karşılaştıkları stres kaynakları; cinsiyet ayrımı, şiddet, cinsel taciz, kıyafet kısıtlamaları, aile yaşamında ki sorumluluklar ile iş yaşamının getirdiği sorunlarla da mücadele ediyorlar.


                Kadınların, hizmet sektöründe ve sivil toplum örgütlerinde, göreve alması, saygınlığına, ekonomik özgürlüğüne, özgüvenine katkı sağlarken, bir diğer yandan, geleneksel değerlere dayalı tutumların sürdürülmesi de kadın için, çeşitli sorunları beraberinde getirebiliyor.


              Toplumdaki, tüm engellere rağmen, kendisine eve hapsetmek istemeyen kadınlar, iş hayatının kendisine sunduğu, ekonomik özgürlük ve sosyal çevre, sayesinde, kendine güven ve kişiliğinin, gelişmesi yanında, toplumsal statüsünü de yükseltiyor.


            ülkemizde, Kadına yönelik,  fiziksel, duygusal-psikolojik, sözel, cinsel, ekonomik ve daha pek çok davranış, siddet biçimleri olarak karşımıza çıkar.


            Ancak Kadına Yönelik Şiddetin Yaygınlığı Gelişen ülkelerden biri olan Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği önemli sorunlardan birisidir. 2014 yılı değerlendirmelerine göre Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi’nde Türkiye 148 ülke arasında 118. (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2014), 2015 yılı değerlendirmelerine göre 145 ülke arasında 130. olabilmiştir,


                  ülkemizde, kadının yaşadığı şiddet, çok daha dehşet verici biçimlerde gerçekleşmektedir. Hacettepe üniversitesi (H.ü.) Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün Türkiye genelinde yaptığı çalışmada evli kadın nüfusu içinde %13’ü yumruklandığını, %10’u tekmelendiğini ya da yerde sürüklendiğini, %6’sı boğazının sıkıldığını, ya da yakıldığını ve %3’ü ise bıçak gibi aletlerle tehdit edildiğini, ya da bu aletlerle şiddet gördüğünü rapor etmiştir.


                Yüksek öğretim Kurulu'nun talebiyle Türkiye'de cinsel tacizin boyutları araştırıldı.  Ortaya çıkan tablo korkunçtur. Sayın Zeynep Banu Dalaman'ın, yürüttüğü araştırmaya göre, hayatında, bir kez cinsel saldırıya uğrayan kadınların oranı yüzde 41, cinsel istismara uğrayan kadınların, oranı ise yüzde 93’tür.


              İçişleri Bakanlığı’ndan, yapılan açıklamaya göre, yılbaşından bugüne kadar, 169 öldürüldü. Ancak Anıt Sayaç’ta, yer alan bilgiye göre yılbaşından, bu yana 250 kadın cinayete kurban gitti.


             Her türlü olumsuzluğa rağmen, bugün Türk kadını, oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak, her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, üst düzey görevler de  taliptirler.


              Elbette kadınların, erkek egemen bir dünyada, bunu başarmaları çok zordur. Ancak kadınlar, içgüdüsüyle birleşince, başarıyı beraberinde, taşıyacak güce erişiyorlar.
            Türk kadını, yalnız tarlada değil, her alanda olduğu gibi, Kurtuluş savaşında da önemli görevler üstlendi.


             Nitekim İzmir’in işgalinin ardından, İstanbul’da düzenlenen mitinglerde konuşma yapanlar arasında bulunan, Halide Edip, Nakiye Elgün, Müfide Ferit Tek ve onları destekleyen, binlerce Türk kadını, Kurtuluş savaşında, erkeklerin yanında mücadeleye hazır olduğunu, tüm dünyaya duyurmuştu.


            Kadınların, toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür.


             Nitekim Atatürk’. “Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza, ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur.” demişti.
              Türk kadını, her aldan örgütlenmelidir. çünkü çağımızda, toplumların ve kişi/kişilerin, sorunlarının çözümü, bünyelerindeki sivil toplum örgütleri ile eşdeğerdir. Bu bilinçte olan Türk kadını, her alanda örgütleniyor. örgütlendikleri alanlarda da başarılı performans sergiliyorlar.


                Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, bu örgütlerimizden biridir. 25 Kasım’da “Virüsten de şiddetten de ölmek istemiyoruz! Dayanışma Yaşatır!” diyerek,  bugün saat 18.30’da ESPARK Avm, önünden başlayıp, Adalar Migros mevkiinde tamamlayacakları, geleneksel yürüyüş yapacaktır.


                EKDP adına konuşan, Şube Kadın Sekreteri Sayın özge Akgül Ayaz,  “EKDP olarak, Haklarımız, hayatlarımız ve birbirimiz için, haykıracağız; Şiddete boyun eğmiyoruz! Krizin faturasının omuzlarımıza yüklenmesine izin vermiyoruz! İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz! Kadın cinayetlerinin, önlenmesi için, acil eylem planı istiyoruz. “dedi.


           Türk insanı, erkek ve kadın birlikte, her alanda başarılı olacağına inanmak zorundadır. Nitekim Atatürk, " Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı, topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!" demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi