4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ESKİŞEHİR VE DEPREM

             ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle, heı zaman yıkıcı depremlerle karşı karşıya bulunmakta, Bu depremler, önemli can ve ekonomik kayıplara da neden olmaktadır.


             MTA Genel Müdürlüğü tarafindan, yapılan çahşmalarla giirıcellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre,  büyüklüğü 5.5 ve iiaeri deprem üretebilecek, 486 diri fay veya fay segmenti olduğu ortaya konuldu.


              ülkemizde, Eskişehir, Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa. Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kakamanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Kütahya, Bingöl" gibi 18 ilimizin,  merkez yerleşim birimleri ile 80'ini aşkın ilçe merkezinin, 502 köyümüzün, deprem üretrne potansiyeli yüksek, aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu, tepit edilmiştir.


               Bu gerçeğe rağmen,ülkemizde, binlerce binanın, fay hatlan veya zonlan izerinde,  yer aldığı ve yüzbinlerce vatandaşımızın, can ve mal güvenliğinin bulunmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır.


              Doğa kaynaklı, bir olayı afete dönüştüren, en önemli etmenlerden biri de yapmın üzerine oturduğu zeminlerin, jeolojik ve jeoteknik, yani zemin birimlerinin, özelliklerinden kaynaklanmaktadır.


          Eskişehir’i,  etkileyen fay hattı ve olası depremle ilgili, çok şey söylendi ama Eskişehir’de yeraltı sularının deprem anında, konutlar açısından, ne kadar tehlikeli olduğu net bir şekilde halkımıza anlatılmadı.


          Hal böyle olunca da, geçmişte kentin gündeminde dolaşan,”yeraltı suları evlerin depremde yıkmasını önler” düşüncesi  kentte hakim oldu.


            Oysa Eskişehir’deki yeraltı suları sayesinde, depremde konutlar yıkılmaz görüşü yanlıştır.


             çünkü tüm deprem uzmanlarının tamamı, sarsıntı kadar, yeraltı sularının, deprem anında meydana getirdiği zemin sıvılaşmasının da, hasara neden olduğu  görüşünde birleşiyorlar.


            Uzmanlar yeraltı sularının, yükselmesi sonucu, binlerce ton suyun, toprağa enjekte edilerek zeminin sıvı etkisi gösterdiğini vurguluyor.


             Eskişehir’deki konutların büyük bir çoğunluğu da ıslak zemin üzerindedir.


            Eskişehir’de zemin sıvılaşma haritası yapıldı mı bilinmez ama bir an önce yapılmalı, yapılmış ise halkımız, en kısa zamanda bilgilendirilmeli, Belediyeler de bu yerlere kesinlikle bina ruhsatı vermemelidir.


             Eskişehir’ de yapılaşma,  yıllardır tarım alanlarında, ğerçekleştiriliyor.  Oysa AFAD depremin büyüklüğünü 6.6 ve depremin etkisinin, en çok İzmir körfezine açılan Bayraklı ve Bornova ilçelerinde gözlendiğini belirtti.


               Uzmanlar depremin, bu ilçelerde etkili olmasının en büyük nedenini alüvyon dolgulu yumuşak zeminli bölgeye denetimsiz ve deprem kurallarına aykırı yapılaşmadan kaynaklandığını belirtiyorlar.


              Ayrıca Uzmanlara göre, tarım toprağı ve alüvyon dolgulu zeminli ortamların depremde deprem dalgalarını absorbe ettiği belirtiliyor


                Yine Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan öziçer, “Tarım alanı ve alüvyon dolgu ortamı deprem dalgasını emer, özümser ve içine çeker. Bu da binaların daha fazla zarar görmesine neden olur. Deprem ile oluşan sarsıntının genliğini çoğaltır ve yıkıcılık özelliğini artırır.” demektedir


           Anadolu üniversitesi (Aü) Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Can Ayday, hazırladıkları istatistiklere göre 2030 yılına kadar 6.4 büyüklüğünde deprem bekledikleri Eskişehir'de zemin etüt çalışmaları baz alınarak inşaatların yapılmasının hayati öneme sahip olduğunu söyledi.


                 Yaşanan büyük Elazığ Depreminin ardından, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, bakanlar kurulu tarafından alınan ve Eskişehir’in Porsuk’a yakın tarım alanlarına ve zemin sıvılaşmanın olacağı 8 mahallesini kapsayan afet riskli alan planlarının mahkemeye verilerek iptal ettirildiğini belirtti.


              Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısında,  meclis üyesi Sayın Murat özcan’ ın


Riskli binaların tespiti ve bunlarla ilgili neler yapılabilir bunlar incelenmeli. Bu anlamda rol üstlenmemiz gerekiyor. Toplanma alanları ortadan kalkmış olabilir, bunlara nasıl ilaveler yapılır buna inanıyoruz. Halkımız da bununla ilgili bilgilendirilmeli. Nereye gideceğini şimdiden bilmeli. Belediyemiz tatbikat da yapmalı. Bu tatbikat da eksiklikler görülecektir.”önerisi dikkat alınmalıdır.


         İzmir depremiyle ilgili de konuşan, Büyükşehir Belediye Başkanı  Sayın  Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir’i birinci derece deprem bölgesi zannettiğini, ancak bire yakın ikinci derece deprem bölgesi olduğunu vurguladı.


          Eskişehir’de, yerleşim alanlarında, zemini izmir’ le aynıdır. büyük bir bölümü ilk 10 metreye kadar kum, silt ve kil karışımlarından, birkaç mahallede ise zeminin killi kum ve çakıldan oluşmaktadır. Sağlam sayılabilecek tabakalar ancak 20-50 metre arasında derinlikte bulunabilmektedir.


             TMMOB JEOFİZİK MüHENDİSLERİ ODASI NA  GöRE, Eskişehir de yapılan zemin iyileştirme uygulamalarının, tekrar elden geçirilmesi, sıvılaşan zeminlerde taş kolon, mini kazık gibi uygulamalar terk edilerek, bilimsel verilerin, ışığında güçlendirmeler yapılmalıdır.


            Eskişehir’de, her kesim, deprem olacak gibi, hazırlıklı olmalı ve alınacak önlemlerde, elini, taşın altına koymalıdır. çünkü söz konusu olan, insan hayatıdır. Ayrıca Japon Fizikçi Torahiko TERAD’ ın söylediği gibi, " DOĞAL AFET UNUTULDUĞU ZAMAN GELİR.” İnsanları da deprem değil, "İHMAL" ve BİNA”  öldürür.


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi