31 Mart seçimleri öncesine gidelim…

Her iki tarafın siyasi tavırlarına bakalım.

“Ak Parti, seçmene istemediği adayları dayattı!”

Halka parmak gösterip, “Seçmezseniz vatanın bekası tehlikeye girer ha!” dedi.

Diğer tarafta seçimlerin simgesi haline gelen İstanbul için İmamoğlu tüm naifliği ile çıktı ortaya.

Dayatılan adaylara karşı, pek çok kesim İmamoğlu tarafına geçti.

+++

Eskişehir’de de benzer durumlar yaşandı.

CHP’li adayların tüm naifliklerine karşın, Ak Parti tarafı yine Ankara’da belirlenen adaylarını halka dayattı.

Eskişehir gibi toplumsal hoşgörünün hakim olduğu bir şehirde tutmadı elbette.

Tutmayacağı çok belliydi.

Zaten Eskişehir gibi ülke genelinde pek çok kentte Ak Parti’nin yenilgileri ardı ardına geldi.

+++

Kaybedilmeye başlanan seçimlerin ardından Ak Parti genel merkezinden bilindik sözler yükseliyordu.

Yine aynısı oldu.

Yenilginin enkazı ağırlaştıkça, Erdoğan bu kez uyarılarını daha da artırdı.

Partiyi yönetenlere, makam, mevki sahiplerine, adaylara ve üst düzey diğer kişilere yönelik sözlerini daha da sertleştirdi.

+++

 “Milletin efendisi olacaksınız”

“Halkın gönlüne gireceksiniz”

“çalmadık kapı bırakmayacaksınız”

“Girilmedik kalp koymayacaksınız”

“Gönül kıran değil, gönül alan olacaksınız”

++++

Erdoğan aslında çok basit şeyler istiyor.

“Halkın yanında durun, başarı gelecek” diyor.

Ne var ki, bu beklentiler boşa çıkıyor.

Boşa çıktığını da genel merkez görmedikçe, görülenler Erdoğan’a gösterilmedikçe, halkın istemediği adaylar ve teşkilatlar görev aldıkça, sandık sonuçları kötüleşmeye başlıyor.

Ve bugünkü gidişat, gelecekte daha kötü sonuçların Ak Parti’yi beklediğini de gösteriyor.

+++

“Bu mesele nereden geldi aklına, ortada seçim yok, yakın zamanda da olmayacak!” diyebilirsiniz.

Ancak, Ahmet Ataç’ın Şehir hastanesi ziyaretini görünce, Ak Parti adına bu meseleye girmeye karar verdim.

Tehlike çanlarının Ak Parti için ne kadar güçlü çaldığını anlatma niyetine girdim.

Ataç’ın Şehir Hastanesi ziyareti çok önemli bizce!

“Neden?” diye soracaksınız;

Şimdi Erdoğan’ın söylediklerine bakın;

Birde hükümetin milyonlarca Lira karşılığı yaptırdığı hastanede Ahmet Ataç’ın halktan gördüğü ilgiye bakın.

öyle ki;

Halkın arasında dolaşmaya zorlanıyor Ataç!

çünkü herkes önünü kesiyor.

Selamlaşmak, tokalaşmak, kucaklaşmak için sıraya giriyor.

Birlikte fotoğraf çekinmek için Ataç’ın yanına koşuyor.

+++

İşte bu manzara Ak Parti için masaya yatırılacak;

üzerinde uzun uzadıya konuşulacak;

özeleştirisi, muhasebesi ve çıkarımları yapılacak bir fotoğraftır.

İçeriğinde çok büyük mesajlar barındıran bir tablodur.

En önemlisi de;

Ak Parti’nin bunca yıldır neden Eskişehir’de hep seçim kaybettiğinin;

Ve bundan sonra da kaybetmeye neden mahkûm olduğunun en önemli kanıtıdır.

+++

Yazık ki;

“Milyonlarca lira harcayıp yaptırdığınız hastaneyi tanıtacak;

Halka anlatacak;

Halktan aldığı teveccüh ile tüm bu hizmetleri büyük kesimlere ulaştıracak tek bir isim yok Ak Parti’de!”

Sokakta dolaşırken, milleti peşine takacak;

Girdiği her yerde sevgi seline takılacak;

Arkasına kitleler toplayacak bir isim yok Ak Parti’de!

+++

Kısacası;

Onca yıldır tek başına iktidarda olan Ak Parti, Ataç’a toplumda duyulan sevgi ve saygının yarısını dahi yakalayabilen bir isim bulamadı Eskişehir’de.

Bulduklarını da ziyan etti!

Hani bazen diyoruz ya;

“Ak Parti yaptığı hizmetleri anlatamıyor” diye.

Evet, doğru bir tespit!

Ama daha doğrusu, tüm bunları anlatacak bir isim de bulamadı!

Ve öyle görünüyor ki, bulacağa da benzemiyor.

Nedeni basit!

Halkın içinden çıkanlar, ceketinden tutulup aşağıya çekiliyor, genel merkeze çektiriliyor.

Koskoca parti, koskoca şehirde eriyip gidiyor…