2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

BİZİM DE SUÇUMUZ VAR BİZİMDE..!

Korona salgınında rakamlar ürperten boyutlara ulaştı.


2. Dalganın piki falan derken, 3. dalgadan söz ediliyor.


öylesine iddialar var ki, yeni dalganın daha yıkıcı olacağı söyleniyor.


+++


Devletler, pandemiye karşı toplumlarını korumak adına çeşitli önlemler alıyor.


Salgının ilk başladığı günlerde neredeyse tüm dünya karantinaya girdi.


Tüm yaşam durma noktasına getirildi.


ülkeler sınırlarını kapattı, vatandaşlarını evlerinden çıkarmadı.


+++


Bir süre devam eden bu sıkı tedbirler işe yarasa da;


Daha sonra bu kez onulmaz yaralar açmaya başladı.


özellikle ekonomiler tamamen durdu, piyasaların çoğu çökme noktasına geldi.


Sonrasında ise “Yavaş yavaş açılalım” dedi tüm dünya ülkeleri.


önce acil ihtiyaçlar için gerekli sektörlere “açılın” dediler.


Daha sonra sosyal yaşamı hareketlendirmeye başladılar.


Nihayet hepimiz evlerimizden çıktık.


çok özlediğimiz sokaklara, tatillere, bayramlara kavuştuk!


+++


Ne var ki, ipin ucunun bu denli kaçacağını belki de kimse tahmin etmedi.


Bu durum sadece bizim ülkemize has bir özellik taşımıyor.


Tüm Avrupa birden yeniden onbinlerce vaka sayısı ile karşılaşmaya başladı.


Aynı yelpaze içerisine maalesef ki ülkemizde dahil oldu.


+++


Şimdi yeniden ek tedbirler dönemine giriyoruz.


İlkinden çok daha vahim bir tablo içinde bunu yapıyoruz.


Belki de devlet “yeniden evlere kapanıyoruz” dese, yeni dalgaları daha hafif atlatacağız.


Ancak bir taraftan dönmesi gereken bir ekonomi var.


İşte tüm tartışmalar da burada başlıyor.


+++


Toplumun bir kesimi “Neden ağır kısıtlamalar getirilmiyor?” diye sorarak hükümet yetkililerini suçluyor.


Bunun karşılığında sosyal yaşamı kısıtlayan kararlara karşı bu kez ticaret erbapları ayaklanıyor.


Haklı olarak, “Bu salgının nedeni biz miyiz, neden tedbirler sadece bizi kapsıyor?” diye soruyor.


++++


Bundan sonrası zaten bildiğimiz gibi şekilde gidecek.


Daha önce söyledik bunu…


“Senaryoyu biliyoruz, tedbirler ağırlaşacak” dedik.


Gün geçtikçe oraya doğur gidiyoruz.


Yetkililer “Eve kapanmaya mecburuz” dese yeri var.


Haksız sayılırlar mı?


Vefat sayısı günlük yüzlerle ifade ediliyor artık.


Vaka sayısı onbinlerce…


Böylesi bir karara kim karşı gelir?


Ancak, madalyonun diğer tarafı var…


“Eve kapanırsak, evimize nasıl ekmek götürürüz” derdinde düşecek milyonlar oluşacak.


+++


Pekiyi ne yapılmalı?


Ne yapılması gerekeni yetkililer aylardır söylüyor.


“Maske, hijyen, mesafe” diyor.


Ama sokaklara bakıyorsunuz, herkes adeta üst üste.


Maske hak getire.


Herkesin elinde sigara sokaklarda volta atıyor.


Kumarhaneler tıklım tıklım.


Düğünler, nişanlar, toplantılar havada uçuşuyor.


Tatil yerlerinden paylaşım yapma derdine düşenler sıraya giriyor.


+++


O halde şunu sormadan geçmeyelim.


“Devletin alacağı her tedbire külliyen karşı çıkmak yerine;


Neden kendimize çuvaldız batırmıyoruz?”


Şu bir gerçek ki, virüsün bu boyutlara taşınmasında en büyük suçlulardanız.


“Pandemi yalan, kimse inanmasın” diye komplo teorileri üretip sokağa çıkanlardan tutunda;


“Virüs beni mi bulacak?” diyerek tedbirsiz bayır bucak dolaşan herkes kendi eliyle ortaya çıkardı yeni dalgaları.


Acı ama gerçek bu…


Şimdi pandemiye inanmayanların da, maskelerini takmayanların da cezasını hepimiz çekiyoruz.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi