Ligde 10 hafta geride kaldı. Bu 10 haftalık sürece baktığımızda Yücel Hoca’nın göreve gelmesinden sonra toparlanan sahada ne istediğini bilen bir Eskişehirspor izlemeye başladığımızı söyleyebiliriz. Erzurum ve son Altınordu maçlarında bunu daha iyi gözlemledik. Deplasmanda rakibin baskısı altında çabuk kırılan, çok gol pozisyonu veren kırmızı şimşekler bu sezon ilk defa bir maçı gol yemeden tamamladılar.   

Gerçi bizde gol atamadık ama İzmir’de net gol pozisyonlarına giren ve kaçıran taraftık. Aslında maçtan önce deplasman performansımıza bakıp beraberliği yeterli görürken, maç sonunda ise hepimiz kaçan galibiyete üzülüyorduk. Kazansaydık silinen 3 puanı telafi etmiş olacak ve ligde daha üst sıraları hedefleyebilecektik. Olmadı ama en azından sergilenen oyun umut verdi. Şimdi önümüzde Eskişehirspor’un ligdeki yol haritasını belirleyecek çok kritik bir maç var. Rakip ligde iyi bir çıkış yakalayan Ankaragücü. Başkent ekibi sezona oldukça kötü başlayıp ilk 4 haftada sadece 2 puan toplasa da, sonrasında toparlanıp 6 maçta 5 galibiyet, 1 beraberlik alarak lige ağırlığını koydu. Tecrübeli ve ligi iyi tanıyan isimlerden oluşan kaliteli bir kadroları var. özellikle Osmanlı sporun bedelsiz verdiği 4 futbolcu ile ligin en güçlü takımlarından biri haline geldiler. Bizim aksimize Başkent ekibinin elinden tutan tutana. Ankaragücü’nün mali durumunu yakından biliyoruz. Onlarda bizim gibi maddi sıkıntı içindeydiler. Ancak kulübün transfer yasağı devlet büyüklerinin devreye girmesi ile kalktı, şimdi süper ligi kovalıyorlar.

Gittiğimiz yerlerde rakiplerimizin bir şekilde siyasilerin, belediyelerin, kurumların, o bölgenin markalarının desteklerini aldıklarını üzülerek görüyoruz. İzmir’e gidince baktık ki, maçın oynandığı stadı Bornova Belediyesi yapmış. Küçük ama iş görüyor. Göztepe ve Altınordu bu stadı kullanıyor. Stadın her türlü masrafı ve bakımı Belediye’ye ait… Her iki kulüpte maçlarını oynayıp gidiyorlar. Tabii bütün bunlar aklıma Eskişehirspor alt yapısının bozulan halı sahasını yenilemeye çalışan bir avuç insanı getirdi. Bir tarafta bardak satarak, sağdan soldan yardım toplamaya çalışılarak alt yapıdaki çocukların kullanacağı saha zemini yapmaya çalışanların çırpınışı, diğer tarafta devletin, belediyelerin her türlü desteğini alan kulüpler.

Maalesef Eskişehirspor bu anlamda çok yalnız bir kulüp, ne destek var ne de bir yardım. Hiçbir kulüp destek almasa zaten söylenecek bir şey olmayacak ama diğer kulüpleri gördükçe ligde haksız bir rekabetin olduğu apaçık ortada. Eskişehirspor’un bu yokluk içinde tutunacağı tek dalı taraftarı. İnanın şu yaşadıklarımız hangi kulübün başına gelse şimdiye kadar çoktan darmadağın olur giderdi. İsmi değişir, ya da bazı kulüplerin yaptığı gibi başına “yeni” ibaresi eklenirdi. Bütün sıkıntılara bütün olumsuzluklara rağmen Eskişehirspor var olma savaşını devam ettiriyorsa bu tamamen taraftarı sayesindedir. Onlar da bu haksızlığa dayanamadılar ve hafta içinde oldukça sert bir açıklama ile herkesi bu kulübün yanında olmaya davet ettiler.

Keşke sadece futbolu konuşabilsek ama iş dönüp dolaşıp bir şekilde maddiyata geliyor. İnşallah artık birileri taraftarın sesine kulak verir. Bu iş sadece Sinan özeçoğlu’nun değil Eskişehir’in sorunu. Bu soruna bu kadar duyarsız kalmak Eskişehir’e yakışmıyor.