Küreselleşme ve İnovasyon



Hepimizin küreselleşme konusunda iyi-kötü bir açıklaması olduğuna eminim. Teknik konulara ilgi duyan bir insan için küreselleşme, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişme ve buna bağlı sosyo-ekonomik değişimdir. Bir bankacı, borsacı veya spekülatör için küreselleşme, sınır tanımaz paradır; dünya üzerinde ülkeden ülkeye hareket ederek paradan para kazanmaya çalışır. Dünya düzenini sorgulayan bir filozof için küreselleşme, tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve kapitalizmin ekonomik ve sosyal sıkışmaları sonucunda bir tüketim toplumunun oluşmasıdır. Konuyu, Avrupa Birliği fikrinden ekolojik kirliliğe kadar pek çok alanda örnekleyerek genişletebiliriz. Bunların hangisidir küreselleşme? Bu kadar çok görünüme sahip olması, bir yanılsama olabilir mi? Yoksa biz, küreselleşme içeriğinde olmayan unsurları da bu konuya mı bağlıyoruz?

Doğrusu; küreselleşme, bunların hepsidir. Muhtemelen sorun, bizim bu kavramı algılama ve anlama biçimimizde bir sorun var. Belki de köklerini Rönesans’ta bulan ve Sanayi Devrimi ile zirve yapan bilim anlayışımızda bir sorun var. çünkü açık ki; küreselleşmeyi çalışmak için, çok bilimli ve çok disiplinli yaklaşım ve yöntemlere ihtiyaç var.

Değişimin Hızı
Bilimin ve teknolojinin görece daha yavaş ilerlediği dönemlere göre, bugün bir farklılık var. Hem değişimden daha hızlı haberdar oluyoruz, hem de değişimin ivmesi yükseldi. özellikle 20’nci yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan bu durum, bizde başka bir yanılsamaya neden oluyor. Küreselleşmenin, insanlık tarihi için çok kısa bir süre olan 35-40 yılda, beklenmedik biçimde ortaya çıktığını düşünüyoruz. Bu durumu, insanlığın sosyal, ekonomik ve psikolojik olarak doğal bir gelişimi olduğunu göremiyoruz. Bazı akıl karıştırıcı unsurlar, küreselleşmeyi yeşerten nedenleri görmemize engel olabiliyor.

öyle anlaşılıyor ki; küreselleşme, kapitalizmin yeni bir evresi olarak ortaya çıkmaktadır. Nasıl ki kapitalizm, bugüne kadar insan yaşamında ekonomiden ticari aşka kadar pek çok alanı kapsadı; küreselleşme de bunu, yeni çağın yeni koşullarında tekrar ediyor. Küreselleşme, mekânı ve zamanı yeniden tasarlayarak daha çok üretip daha çok satarak ve daha kütlesel tüketerek yeni bir dünya tarif etmenin yeni ismidir, diyebiliriz.

İnovasyon
İnovasyon kavramının gündeme gelişinde, bilim ve teknolojideki ilerlemeler önemli bir yer tutuyor. Sözcüğün kullanılmaya başlamasının, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemelerle çakışması da ilginç bir paralellik olarak dikkati çekiyor. İnovasyon kavramı; yaygın olarak, ”bilim ve teknolojinin ekonomik ve sosyal yararlar sağlayacak biçimde yenilikçi üretimi ve kullanımı” anlamına geliyor. Dolayısıyla bu kavram ile bir iş ortamında sadece yeni makine ve donanımının bulunması değil; yeni iş ve yaşam modellerinin uygulanması da söz konusu ediliyor. Firmalar kendi piyasa ve müşteri özelliklerini araştırarak farklı ürünlerle farklı fiyat ve beğeni düzeylerine hitap etmek üzere yeni pazarlar bulabileceklerinden, bunu da “alt-pazar inovasyonu” olarak isimlendiriyor.

Bir kesim kişi ve kuruluşta; yenilikçilikten, bilimsel ve teknolojik yaklaşımlardan korkulur. Kimi patron ve yöneticiler, kendi anlamadıkları donanım ve iş modellerinin iş yaşamlarında bulunmasından hoşlanmaz. Ailenin ikinci kuşağından başlayarak aile işletmelerinin hızla yok olmasının arkasındaki nedenlerden birisi, bu yenilikçilik karşıtı bakış açılarıdır. Bugünün ağır rekabet koşullarında inovasyonun farkında olmadan ve ondan uzak kalmaya çalışarak ayakta kalmak, neredeyse mümkün değildir. çünkü bugünün rekabet ortamında ayakta kalmayı sağlayacak olan en önemli tercih farklılaşmadır. Bu farklılaşmayı ise yaratacak olan yeniliklerin adıdır inovasyon. Bu gücü elde tutmak için en önemli silah ise, hiç kuşkusuz eğitimdir.

Geçmiş yıllarda kalite kavramı, bir reklam ve iletişim unsuru olarak kullanılırdı. O dönemde kaliteli olmak, tercih edilmek için kullanılan iddialardan birisi olarak yer alırdı. Bugün ise kalite, artık bir ayırt edilme noktası yaratmıyor. Piyasayı dolduran tüm niteliksiz ürünlere rağmen; artık kalite, ürün veya hizmetin vazgeçilmez bir özelliği olarak kabul ediliyor. Eğer farklılık fiyatta yaratılmak istenirse bu kez de, bir kârsızlık bataklığına gömülüyor firmalar… Kalite iddiasının ve fiyat indiriminin dışında bir farklılık yaratmak gerekiyor. Bu farklılığı yaratmanın yolu da, büyük ölçüde inovasyondan geçiyor.

Farklılık yaratma konusunu, sadece sanayi ve ticaret alanlarına indirgemek de haksızlık olur. İnovasyon temelli (özellikle iş modeli bazında) farklılaşma, işletmeler için artık günlük yaşamın bir parçası olmak zorundadır.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi