Kazandıran İşletme



Sattığınız mal ve ürünlerin pek çok üstün özelliği bulunabilir. Sizinki piyasada bulunanlara oranla daha kaliteli, daha çok fonksiyonlu ve daha ucuz olabilir. Ama ürün veya hizmetinizin özellikleri ve bulunabilirliği ile ilgili bilgi müşteriye ulaşmadığı sürece bunun fazlaca bir anlamı olmaz. Müşteri ürünün özelliklerini, fiyatını, nereden ve ne sürede sağlanabileceğini bilmelidir. Bilgisi müşteriye ulaşmamış bir ürün ya da hizmetin satış şansı da olmaz.

Müşterinin ulaştığı bilgiyi değerlendirmesi ise ürün veya hizmetin bulunduğu sektör ile de ilgilidir. Genelde son tüketim ürünleri seçiminin daha çok duygusal nedenlerle yapıldığı artık pazarlamanın ve iletişimin iyi bildiği konular arasında. Diğer yandan sınai ürünlerin satışı ise müşterinin daha fazla bilgilenmesi üzerine kuruluyor. Bu nedenle sınai ürünlerde kataloğun, bilgi veren İnternet sitelerinin ve teknik donanımlı satış temsilcilerinin önemi daha büyük.

özetlersek; öncelikle ürün veya hizmetin müşterisinin kim olduğunu belirlemek birincil önemde… Daha sonra bu kitlenin büyüklüğü, onun ekosistemi, genişleme imkânları, ürüne bilgi ve mal olarak erişimi şekilleri hakkında donanmış olmak gerekiyor. Müşteri ile ilişki ve iletişim kurmak yol ve yordamlarının da önemli olduğunu ifade etmeliyiz.

Sermaye
Medyada zaman zaman çok küçük parasal miktarlarla büyük gelirler elde etmiş kişilerin başarı öykülerini okursunuz. Bir işte başarılı olmak için gerek ve yeter şart şu veya bu büyüklükte sermaye değildir. Ama kesin olan odur ki, bir işletmeyi kurmak ve işletmek için –iş fikrinin şartlarına göre az ya da çok– sermaye gerekir.

İş kurarken gerekli olan sermaye iki bölümden oluşur. İşi kurup ilk gün anahtarı çevirdiğimiz ana kadar gerekli olan parasal miktara sabit sermaye adı verilir. İyileştirme, genişletme veya fiziksel büyüme yaratmadığımız sürece bu parayı yalnız bir kez harcarız.

Sabit sermaye işletmeyi sürdürülebilir kılmak ve gelir elde etmek için yeterli değildir. Günlük tedariklerimizi sağlamak ve harcamalarımızı yapmak için ihtiyacımız olan finansal miktara işletme sermayesi adı verilir. Bununla hammadde alınır, işçilerin ücretleri ile elektrik-su-kira bedelleri ödenir. Yeterli işletme sermayesi yok ise bu durumda firma sahibi iş üretmekte ve ödemelerini yapmakta sıkıntıya düşer.

İşin kuruluşunda yeterli işletme sermayesi miktarını dikkate almayan girişimciler bir süre sonra nakit darboğazı yaşarlar. Böyle bir durumda banka gibi kredi veren kuruluşlara başvurulur. Ama iş dünyasında her şeyin olduğu gibi ödünç alınan paranın da bir fiyatı vardır. Alınan borç karşılığında –anaparaya ek olarak– kredi kuruluşuna faiz ödenir. Bu da işletmenin masraflarını artırıcı etki yapar. özellikle düşük kâr oranı ile çalışılan işlerde kredi maliyetini dikkate almak gerekir.

Sermaye Kaynağı
Zor durumda kalındığında ilk aklımıza gelen atasözü genelde “Denize düşen yılana sarılır” olur. İlk bulduğumuz çözüm ile sorunumuzu aşmaya çalışırız. Muhtemelen bu çözüm en iyi hal yolu değildir. Bu nedenle zor bir durum karşısında aklımıza ilk gelen çözümün üstüne atlamak yerine akıl sepetimizdeki çözüm sayısını çoğaltmaya çalışmamız daha uygun olur. çünkü seçim denen fiili yerine getirebilmek için tercih edebileceğimiz birden fazla seçenek olması gerekir. örneğin finansal ihtiyaçlarımızı karşılamak için bankadan kredi alma yanında yeni ortak bulma, aileden ödünç alma, elimizdeki bir malı satarak paraya dönüştürme gibi seçenek sayısını çoğaltmalıyız.

Bu seçenekleri üretmiş olmak yetmez. Bunları belli kriterler koyarak ağırlıklandırmamız gerekir. Böylece seçenekleri kıyaslama imkânı oluşacaktır. Ancak bundan sonra akıllı bir tercih yapma imkânı doğar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi