Kent ve Güncel Tembellik



çağın tercihi kentlerden yanadır; ama bu tercihin insanı doğal yaşamdan uzaklaştırdığı da bir başka gerçektir. Günümüz kentlerinin fark etmediğimiz sıkıntılı özelliklerinden birinin bizi tembelliği etmesi olduğunu fark ediyor muyuz? Araç kullanımın artması ve her geçen gün daha fazla araç kullanmaya yönelmemiz, bedensel çalışma ihtiyaçlarımızı karşılamamıza engel oluşturuyor. Bu nedenle hızla büyüyen kentlerle birlikte bedenimize ve buna bağlı olarak beden ve ruh sağlığımıza yabancılaşıyoruz.

Kenti beden sağlığımızla uyumlu hale getirmenin yolu, taşıtla alınan mesafeleri azaltmaktan ve yürünerek kat edilen mesafeleri artırmaktan geçiyor. Bu nedenle kentleri yürünebilir veya bisikletle gezilebilir hale getirmeliyiz. Bedene dayalı alternatif ulaşım türlerinin bulunması ve yaygınlaştırılması, kentli insanın kendi bedenine yabancılaşmasının da önüne geçecektir.

Bir kenti daracık bir toprak parçasına sıkıştırdıktan sonra yürüme ve bisiklet yolları oluşturmak çok zordur. Bu nedenle kentin geleceğinin tasarlanmasında ve kentsel mekân kullanımının üretilmesinde alternatif ulaşım yollarına özen gösterilmesi gerekir. Kabul edilebilir ölçülerde kalmak üzere; daha az taşıt ve daha fazla bedensel faaliyet, bir yandan bedensel yabancılaşmayı önlerken diğer yandan da kenti daha yaşanabilir hale getirecektir.

Bir kez daha tekrar etmeliyim ki; bir kentin gelişimi, bir kuralsız “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” anlayışına teslim edilemez. Kentin gelişimine konulacak kurallar manzumesi, o kentin vizyonu ile gelişim ve imar planlarının içinde gizlidir. Kentin ulaşım tasarımı da bu çerçevede ele alınmak durumundadır.

çoğu zaman kent ile enerji konusunu birbirinden bağımsız olarak ele alırız. örneğin yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarından söz ederken, bunun kent açısından önemini yeterince ele almayız. Kentte enerji, büyük bir kolaycılıkla bir akaryakıt istasyonundan benzin veya dizel yakıt almak ya da düğmeye basınca elektrik lambasının yanması olarak anlaşılır. Hâlbuki enerji, sürdürülebilir kentin en önemli unsurlarından birisidir. Bir başka deyişle; bir kentin sürdürülebilir olması için orada kullanılan enerji türlerinin de bu yönelime katkı yapması gerekir.

Sürdürülebilir bir kentte enerji tüketimi konusunda söyleyebileceğimiz birkaç temel yaklaşım olabilir. örneğin enerji tüketiminin azaltılması bunlardan bir tanesidir. Yine enerji tüketim araçlarının daha verimli hale getirilmesi gereğini ifade edebiliriz. Yeniden kullanım ve geri dönüşüm, son zamanlarda öğrenmeye başladığımız diğer iki temel yaklaşımdır.

Kentte enerji kullanımına ilişkin bir önemli konudan daha söz etmek isterim. Kenti sürdürülebilir kılmanın enerji boyutunda dikkate alınması gereken bir diğer yönü, tüketim kalıplarımızı ve alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmektir. Kullanım profilimizde ve kullanım çeşitlememizde yapılacak değişiklikler ile hem kent ölçeğinde hem de hane halkı bazında ciddi kazanımlar elde edebiliriz.

Kendi adıma; bir sürdürülebilir kentin birincil ve vazgeçilmez niteliklerinden birisinin “sosyal adalet” olması gerektiğini düşünüyorum. örneğin o kentte yaşayan tüm vatandaşlar, kentin sunduğu kaynaklardan ve hizmetlerden eşdeğer olarak yararlanabilmelidir. Eğer bir kentsel hizmet herhangi bir vatandaş için ulaşılabilir değilse, onun için tüketilen kaynak heba edilmiş demektir. 

Son olarak; sürdürülebilir bir kentin bir tüketim merkezi olduğu kadar –belki de daha fazla- bir tasarım ve üretim merkezi olması gerektiğini söylemeliyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi