Umursamadığımız Risk Üzerine



Ne zaman risk, tehdit veya tehlike temalı bir etkinliğe gitsem, çevremizdeki problem kaynaklarına nasıl da özensiz ve dikkatsiz olduğumuzu bir kez daha fark ediyorum. Başımıza tesadüfen gelmiş gibi görünen olumsuzlukların, işaretlerinin aslında çoktan beri var olduğunu öğreniyorum. Onlar, önlem almadığımız sürece daima orada olmaya devam ediyorlar, bir felakete neden olmak üzere tetiklenmeyi bekliyorlar; onları fark etmeyen sadece biziz…

Depremlerin, sel baskınlarının ya da hastalık salgınlarının kronolojisini baştan sona dikkatle incelediğinizde bunu görebiliyorsunuz. Beklenmedik şekilde ortaya çıkan iş ve ev kazalarının, gıda zehirlenmelerinin ya da kitlesel psiko-sosyal sorunların neredeyse tamamının kökeninde fark edilmemiş tehdit işaretleri var. 5,8 büyüklüğünde bir deprem, bize ancak can ve mal kaybı riskini panik ruh hali içinde hatırlatıyor.

Belirli bir zaman aralığında, hedeflenen bir sonuca ulaşamama, kayba veya zarara uğrama olasılığına “risk” diyoruz. Risk, muhtemel bir kaybın ya da zararın algılanan boyudur. Gelecekte oluşabilecek potansiyel sorunlara, tehdit ve tehlikelere işaret eder.

Risk, genellikle tam ve net olarak bilinemez ya da öngörülemez. Belirsizlik vardır. Risk, zamana bağlı olarak değişir. Riskin sonuç üzerinde olumsuz etkileri olur. Ama risk, yönetilebilir bir olgudur.

Riskin temel bileşenleri; oluşma olasılığı ve oluşması durumunda sonucu ne ölçüde etkileyeceğidir. Ancak riskin yalnızca olumsuz etkileri olan bir kavram olduğunu düşünmek yanlış olur. Riske kazanç elde etme fırsatı olarak bakılmalı, fırsata dönüştürülmesi için sistematik çaba gösterilmelidir.

Aralarında birlik olan veya belli bir düzen veya zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisine “süreç” denir. Risk, süreçlerin doğal yapısında vardır. Riskten söz edebilmek için, ortada bir süreç ve süreç sonunda tanımlanmış, ulaşılması istenen bir sonuç olmalıdır. Süreç sonundaki hedefe ulaşmak için belirlenen yol ne kadar zorunluluklarla çizilmişse, risk o kadar fazladır.

Riskler birbiriyle etkileşen üç temel alanda ele alınır: Teknik risk, maliyet riski, iş-zaman riski. Bunlardan teknik risk, hedeflenen, tahmin edilen veya planlanan performans değerine ulaşamamanın bir ölçüdür. Maliyet riski, tahmin edilen ve planlanan maliyet değerinin aşılması durumudur. örneğin ekonomik koşullardaki belirsizlikler, önemli maliyet riski kaynaklarından birisidir. İş-zaman planı riski ise bir işin tahmin edilen ve planlanan sürede gerçekleştirilememesinin bir ölçüdür.

Eğer bir tedarik zincirinden söz ediyorsak; risk yönetimi, ürünün düşünce aşamasından başlayarak, müşteriye ya da hizmet alana bir ürün veya hizmet olarak sunabilmesine kadar tüm aşamaları kapsayan bir süreçtir. Risk yönetimi, hızlı kararlar ve faaliyetlerle sürekli olarak risklerin belirlendiği, hangi risklerin öncelikle çözümlenmesi gerektiğinin değerlendirildiği, risklerle başa çıkmak için stratejiler ve planların geliştirilerek uygulandığı bir sistematiktir.

Risk yönetimi, belirsizlikleri ve belirsizliğin yaratacağı olumsuz etkileri daha kabul edilebilir düzeye indirgemeyi hedefleyen bir disiplindir. Risklerin probleme veya tehlikeye dönüşmeden belirlenmesini ve en aza indirgenmesi, faaliyetlerinin planlanması ve yürütülmesini kapsar. Risk yönetiminin temel hedefi, karar verme mekanizmaları için riskleri görünür ve ölçülebilir hale getirmek, öznelliği azaltmaktır.

Tedbirsizlik ve atalet, ilk bakışta ucuz ve kolaydır. Riski yönetmek ise belli kaynakları tahsis etmeyi ve daha baştan kullanmayı gerektirir. Riskler felaketlere dönüştüğünde ise başta sakınılandan çok daha fazlası harcamak durumunda kalınır. Hâlbuki riski ortadan kaldırmak için ödenecek meblağ, felaketin bilançosu karşısında “devede kulak” sayılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi