İşsizlik ve Ekonomi

 


 


Bu ülkede, bu kentte yaşayan insanların birincil sorunu nedir? Vatandaşların sorunlarını tespit etmeye yönelik sorular içeren kamuoyu araştırmalarında ilk sıradaki şikâyetler arasında daima geçim sıkıntısı ve işsizlik yer bulmuştur. Ekonomik ve sosyal programların başarısını ölçerken, ben de bu politikaların işsizliğe olan etkilerine bakmayı tercih ederim. ülke politikalarının başarısında işsizlikle mücadelede elde edilen başarıların vazgeçilmez önemde olduğunu düşünüyorum. Geçim sıkıntısını azaltmanın ve ulusal gelirin adaletli dağıtımının sağlanmasının ilk adımı, hiç kuşkusuz işsizliğin azaltılmasından geçmektedir.


 


Aslında ekonomik büyüme ve işsizlikle mücadele, bir anlamda yumurta – tavuk ilişkisini de andırır. Yeni iş olanaklarının yaratılması ekonomik büyüme ile yakından ilgilidir; diğer yandan yeni istihdam ise devamında ekonomik büyümeyi getirebilir.


 


İşsizlik sadece ülkemize özgü bir sorun değil. Gelişmiş ülkelerin bazılarını da tehdit eden bir sorun olmaya devam ediyor. Küresel gelişmeler, özellikle niteliksiz işgücünün hızla ekonomi dışında kalmasına neden oluyor. Hindistan, çin, Rusya veya Brezilya gibi ucuz işgücü sunan ülkeler, gelişmiş ülkelerdeki emekçi kesimlerin işlerini tehdit etmeye devam ediyor.


 


ülkeler arasındaki ücret farklılaşmasının yeni ve ilginç bir görünümünü izliyoruz. Ucuz işgücü sunan ülkelerdeki emekçiler son derece düşük ücretlerle çalışırken, diğer ülkelerdeki işçiler işlerini bu ücret eşitsizliği içinde kaybetmeye mahkûm oluyorlar.


 


Teknolojinin iş süreçlerine daha fazla girmesiyle iş kavramının içeriği değişmeye başladı. Gelişmeler, büyük bir hızla düz işçiliği üretim alanlarından kaldırıyor. İşgücünün kendini pazarlama şansını artırabilmesi için niteliklendirilmeye ihtiyacı her geçen gün biraz daha artıyor. Eğitim ihtiyacı, yaşam boyu eğitim diye özetleyebileceğimiz bir kavramı dayatıyor. Bu nedenle eğitim, tek tek vatandaşların olduğu kadar çağı yakalayıp zor rekabet koşullarında ayakta kalmayı becerecek ve büyümeyi gerçekleştirecek firmaların da birincil sorunlarından birisi oldu.


 


Klasik iktisadın tam istihdam kabullerinin örneklerini göremedik. Her dönemde işsizlik, ulusal ekonomilerin ciddi sorunları arasında yer aldı. Diğer yandan son iki yüzyılda ‘bir iş sahibi olmak’ kavramında da ciddi değişimler yaşandı. öncelikle esnek ve kısmî zamanlı iş kavramları gelişti. İngilizcede ‘home office’ olarak isimlendirilen ev ofisine uygun işler yaşamımızda yer almaya başladı. Bu bağlamda pek çok insan ayrı bir ofise veya işyerine sahip olmadan ev koşullarında kısmî zamanlı olarak çalışmaya başladı.


 


Tüm bu gelişmeler olurken, bir başka gerçek var ki; o da işsizliğin giderek daha büyük ve ciddi bir sorun olmaya başladığıdır. İşsizlik sorununun çözümü, klasik ‘tam istihdam’ hayalinin gerçekleşmesi olmasa bile, herkesin bir işe sahip olmasıdır. Bu ifade, çalışabilir işgücünü oluşturan tüm vatandaşların bir başkasına ait bir firmada, kendi işletmesinde veya kendi yaşam koşullarında küçük girişimci olarak emeğinin karşılığında bir gelir elde edebilmesini anlatmaktadır.


 


Kolayca kavranacağı gibi; işsizlikle mücadele, aynı zamanda yoksullukla mücadelenin ana yollarından birisidir. Düşük nitelikli işgücüne sahip yoksul kesimlerin ekonomiye dâhil edilip bir gelir elde eder hale getirilmelerinin seçenek yollarından biridir.


 


Yoksulluk ve işsizlikle mücadele, toplumun tamamını ilgilendiren bir sorundur. çünkü yoksulluğun ve işsizliğin sonuçları, doğrudan toplumun kendisini etkilemektedir. Makro ölçekte devleti ilgilendiren bu sorunların, mikro ölçekteki çözümleri için sivil toplumun da daha yoğun ve etkin olarak devreye girmesi gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi