İyilik Üzerine

 


 


İyilik sözcüğünün anlamlarından biri, karşılık beklenilmeden yapılan yardım şeklindedir. Şimdilerde giderek tükenen geleneksel kültür, iyilik yapmayı yarına bırakmayı adeta yasaklar. öğütleri daima iyilik yapmanın yaşamın olağan unsurlarından birisi olmasıdır. Bu nedenle Şirazlı Sadi bugün ile yarın arasında iyilik ile bir bağlantı kurarken, “İyilik yapmayı bugünden yarına bırakmamalısın çünkü yarın geldiğinde sen olmayabilirsin” der.


 


Tarih okumalarımız bize öyle gösteriyor ki, iyiliğin gerçek özünün kaçırılması pek de yeni bir şey değil. 8’inci yüzyılın İslam bilginlerinden ömer bin Haris bu konuda şunları söylüyor: “Eskiden iyilik yaparlardı, söylemezlerdi. Sonra; hem yapmaya, hem de söylemeye başladılar. Şimdi ise yapmıyorlar, fakat söylüyorlar.” Söylendiğinden bu yana onüç yüzyıldan fazla geçmiş olan bu sözden hâlâ öğreneceklerimiz olmalı.


 


Koşuşturmalı bir yaşam sıradanlığı içinde yanlış yapmak fırsatı her gün sayısız defa ‘elimize geçiyor’. Yaptığımız yanlışların kendimize olduğu gibi başka insanlara zarar verme ihtimali de çok yüksek. Ama gerçek anlamda bir iyilik yapma fırsatı, belki de ancak yılda bir kez önümüze geliyor. İşte; bu nedenle iyilik fırsatını kaçırmamak gerekiyor. Bir karşılık beklemeden iyilik yaparak hem kendi değerimizi hem de kendi mutluluğumuzu artırıyoruz.


 


İyilik yapmanın en basit tanımı ihtiyacı olana destek olmak değil mi? Ama bu destek sırasında asla kaybedilmemesi gereken öz, adalet duygusu olmalı. Bir başkasının hakkı olan veya kamunun malı olan bir nesneyi haksız biçimde birisine aktararak iyilik yapmış olmayız. Bu nedenle iyilik yapan kişinin ne yaptığını bilecek ölçüde erdemli, bilinçli ve güçlü olması gerekir.


 


İnsanın belki de doğumundan ölümüne kadar gerçekten sahip olduğu tek şey kendi yaşamıdır. Bu nedenle insan için önemli sorulardan birisi “Bugün kendin için ne yaptın?” sorusudur. Kendisi gelişemeyen bir ağaç başkaları için ne meyve ne de gölge verebilir.


 


Fedakârlık konusunda pek çok kişiden farklı düşünüyorum. çoğu zaman fedakârlık pasifist bir unsur olarak ele alınır. Kişi, kendi yaşamını başkaları için sınırsız ve kısıtsız şekilde harcar. Hâlbuki bir derenin suyu sonsuz değildir. Kaynak kuruduğunda, dere de akmaz olur. Benzer biçimde fedakârlık olgusunu kişiyi kurutacak hale getirmemek gerekir. 


 


Fedakârlık, insanın kendi yaşamını (sahip olduğu ilk ve tek şeyi) feda etmesi anlamına gelmez. Asıl olan, yaşamın sürdürülebilirliği çerçevesinde iyi şeyler yapabilmektir. İyiyi yapabilmek için ise önce sağlık gerekir. Kendisi ve çevresi için bir şeyler yapmayı öngören kişinin, öncelikle kendi beden, zihin ve duygu sağlığına özen göstermesi gerekir.


 


İnsanlık tarihini incelediğinizde en fazla istenen olgulardan birisinin güç olduğunu görürüz. Savaşta ve barışta insanlar gücü elde etmek ve ona sahip olmayı sürdürmek için pek çok girişimde bulunmuşlar. Mutluluk veya acının büyük bölümü, gücün kullanımından kaynaklanmış. Mutluluğun kökenine baktığımızda; gücün doğru kullanıldığı durumlarla doğru orantı görmek mümkün oluyor. Gücü arıyor ve istiyorsanız, onu insanlığın hizmetinde ve zenginliğinin artmasında kullanacağınız yol ve yordamları da arıyor ve istiyor olmalısınız.


 


İyilik yapmak, insan olmanın hallerinden birisidir. İyilik, herhangi bir beklenti ile değil; sadece insani bir duygu ile yapılır. İyilik yapan, iyilik karşısında teşekkür bile beklemez. Ama iyilik yapmanın bir insanlık hali olduğu gibi, iyilik yapanın da teşekkür etmesi yine bir insanlık hali ve gereğidir.


 


Size karşılığında hiçbir ödemek zorunda olmadığınız bir iyilik yapıldığında; en azından bir teşekkür borçlusunuz. Eğer bir teşekkürü sakınıyorsanız, kendinizde gözlemeniz ve denetlemeniz gereken bazı olumsuzluklar var demektir. Size hiç kimse mecbur olduğu için iyilik yapmaz. Mecburen yapılan da zaten iyilik olmaz.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi