Kaliteli Yaşam

 


 


Kalite, günlük yaşamda sıkça kullandığımız sözcüklerden biridir. Kullanılma sıklığına oranla anlamının iyi bilindiği kanaatinde değilim. Kalite, iş-işletme dünyasında müşteri ihtiyaç, talep ve beklentilerine uygunluk düzeyi demektir. Bu uygunluğun derecesi ne denli yüksek olursa o işi yapanın ve ürettiği mal ile hizmetlerin o kadar yüksek kalitede olduğu söylenir.


 


Bu anlayışı yaşamın tüm alanlarına yayarak da ele alabiliriz. örneğin insanın ‘kaliteli’ olması çevresine nasıl yaklaştığı, ne tür bir tepki modeli olduğu ile ilgilidir. İnsanın yaşam çevresinin en önde gelen unsurlarından birincisi kendisidir. Dolayısıyla kendisi için ne istediği ve beklediği ile bunu ne denli yerine getirdiği, insanın öz-kalitesinin belirleyicilerinden birisidir. Bu nedenle insanın kendisini geliştirmek için yaptıkları ile çevresi için yaptıkları arasında bir paralellik olmak zorundadır. Kendi gelişimi için emek ve zaman vermeyenin, çevresine katkısı olacağını söylemek zordur.


 


Bir şirketin tanıtım amacıyla kullandığı bir sloganı hatırlıyorum: “Sizi ilk sıraya koymak bizi birinci yapar.” Bu güzel cümle ile iki tür mesaj verilmekte. Birincisi; müşteriye ve çevreye verilen önem ve değer ifade ediliyor. İkinci olarak ise bu değeri verebilmek ve gerekli olan müşteri sadakatini sağlayabilmek için kendini geliştirmesi gerektiği konusunda taahhütte bulunuyor. Böylece hem kendini geliştirmek hem de çevresine kadar saygılı ve sorumlu olmak konusunda bir sosyal sözleşme ortaya konmuş oluyor.


 


Yukarıda andığım tanıtım sloganındaki ikilemeye dikkat edin. Başkalarına daha iyi bir yaşam için verilen söz, aynı zamanda kişinin kendi yaşamını da iyileştirmesi gereğini ortaya koyuyor. Sanırım; kaliteli bir yaşam adına kazan-kazan anlayışını anlatabilmenin güzel bir şekli.


 


İngiliz roman, oyun ve öykü yazarı W. Somerset Maugham şöyle diyor: “Yaşamın eğlenceli yanlarından birisi de şudur: En iyi dışındakileri kabul etmeyi reddedersen çoğunlukla onu elde edersin.” İnsanın kaliteli bir yaşama ulaşmasının ilk ilkesi, kendisi için ve çevresi için kaliteli olmayanı kabul etmemektir. Dolayısıyla kalite için mücadele etmek hem birey hem de çevre açısından işin başlangıcı sayılır.


 


İnsanı kaliteli bir yaşam yolundan uzaklaştıran faktörler arasında tembelliği, kolaycılığı, kayıtsızlığı, duyarsızlığı, adam-sendeciliği ve ucuzculuğu saymam gerekir. Yaşam kalitesinin odağında insanın kendisi var. Bu nedenle bireyin kaliteli yaşam savaşı, öncelikle kendini kaliteli hale getirmesi ile ilgilidir.


 


Bireyin kendi kalite mücadelesi, sadece gelir düzeyine indirgenmemeli. Kişi sosyal ve kültürel yaşam boyutunda da kalite uğraşı içinde olmalı. Şu da bir gerçek ki; içinde bulunduğumuz yüksek ivmeli yaşam akışı, kendini geliştirmeyi bir yandan zorunlu kılarken artan seçenekler doğru tercihler yapmayı da zorlaştırıyor.


 


Hiç kuşkusuz; yeterli gelire sahip olmak önemlidir; çünkü insanlar iyi yaşamayı hak ederler. Ama kişinin kendi yaşamına sadece gelir açısından bakması, onu borsada bir hisse senedi düzeyine indirgeyebilir; bu yanlışa savrulmamak için dikkatli olmalı. Yaşamdaki başarı öykülerini incelediğimizde; kaliteli yaşam düzeyini yakalamış olanların gelir dışında başka faktörlerde de başarılı olduğunu görürüz.


 


Tembellik kolay ve çekicidir. Mücadele zor görünür. Ama unutmamalı ki; kaliteli olana erişmek için emek ve zaman harcamak gerekir. Gündüz güneşin, gece ise ay ve yıldızların altında hiçbir şey tesadüfi değil.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi