Öğrenen Kent Olur mu?

 


 


Yaşadığınız yerleşimi, örneğin kentinizi dikkatle inceleyin. çevrenizde gözlemlediklerinizin ne kadarı özgün? Sizi saran kentin ne büyüklükte bir oranı o kent tarafından yaratılmış ve üretilmiş? O kentin hangi oranı başka yerleşimlerden aktarılmış taklitlerden oluşuyor?


 


Şunu da sormalısınız. Yaşadığınız kentin öğretim ve eğitim kurumlarında her düzeydeki öğrencilere aktarılan bilginin ne kadarı o kentin kurumları tarafından üretilmiş? Bu yerleşimde bulunan yaygın bilim, teknoloji ve eğitim kuruluşlarının aktardığı –aktarıyorsa eğer– bilginin hangi oranı o kentin bilim insanları, araştırmacıları, buluşçuları veya işletmeleri tarafından oluşturulmuş?


 


Bir kent yeni bilgi üretmiyorsa o zaman kendi geleceğini de kurgulamıyor demektir. Bugünün kentlerinin geleceğe sağlıklı bir biçimde hazırlandığının göstergelerinden birisi, o yerleşimlerin bilgi üretiyor olmalarıdır. Bunda da öncelikli görev, ilgili kentin üniversiteleri, araştırma-geliştirme merkezleri, sanayi işletmeleri ve diğer eğitim-öğretim kurumlarına düşer. Hiç kuşkusuz; bu aktörler arasında sivil toplum kuruluşlarını da unutmamamız gerekir.


 


Bir kentin geleceğe doğru ve sağlam biçimde hazırlandığının bir diğer göstergesi ise o yerleşimin kentsel bütünlük içinde bir kendi kendine öğrenme modeli geliştirmiş olmasıdır. Bir başka deyişle; o kentte mevcut kurum ve kuruluşların yeni bilgiler üretmeyi ve yeni bilgilerle donanmayı bir içsel motivasyon haline getirmiş olmaları gerekir. Bu türde bir yönelim geliştirmiş olan kenti ‘öğrenen kent’ olarak isimlendirebiliriz.


 


Biraz da konunun ekonomik boyutuna bakalım. öğrenen kent fikrinin arkasındaki gerekçe, bölgesel rekabet gücünün artırılması, kentteki işletmelerin ve yurttaşların gelir düzeyinin yükseltilmesi ve refahın artırılmasıdır. Dolayısıyla öğrenen kent fikri, aynı zamanda bir kentsel kalkınma yaklaşımıdır. Bu nedenle kentin ekonomik ve sosyal olarak kalkınmasından sorumlu olan tüm kentsel aktörleri ilgilendirir.


 


Dünya üzerine öğrenen kent fikrinin gerçekleştirmiş ya da bu fikrin odağına yaklaşmış örneklere baktığımızda; bazı önemli noktalar dikkatimizi çekiyor. Bunlardan birincisi; eğitim ve öğretim süreçlerinin yaşam boyu hale gelmiş olmasıdır. Kötü örneklerde eğitim – öğretim faaliyetleri okul ile sınırlı kalırken, gelişmiş örneklerde yaşam boyu yurttaş eğitiminin öne çıktığını görüyoruz. İyi örneklerde kurum ve kuruluşlar kendi iç eğitim ve ar-ge faaliyetlerini gerçekleştirirken, kentin resmi, sosyal, sivil ve bilimsel yapıları da yaygın vatandaş eğitimine önem ve değer veriyorlar.


 


Başarılı kentlerde kolektif ve etkileşimli öğrenmenin, ağ yapılarının, katılım ve işbirliğinin diğerlerine oranla farklı özellikler olarak öne çıktığını görüyoruz. Bu örnekler bize kentin sadece fiziksel mekânlardan oluşmadığını ama fazlasıyla bir ilişki, iletişim, katılım ve paylaşım alanı olduğunu gösteriyor. çağdaş kentlerin her geçen gün bu özelliklerini daha fazla geliştirdiklerini gözlemek de hiç şaşırtıcı değil…


 


Bir yerleşimin öğrenen kent haline dönüşmesi sürecinde her kentsel aktöre düşen görevler var. Bir diğer görev grubu ise işbirliği fikrinden doğuyor. örneğin üniversiteler, ar-ge kuruluşları ve sanayi işletmelerinin birlikte iş yapabilecekleri yeni mekanizma ve yöntemlere gerek duyuluyor. Bu süreçlerde üretilen bilginin kent tarafından paylaşılabilir hale gelmesi gerekiyor. Bu paylaşım sayesinde yenileşme süreci açık ve kolektif olmaya başlıyor.


 


Eski zamanlarda yerleşimler kendi yönelimleri ile kendiliğinden gelişip büyümüşler. Bazıları şekilsiz büyüme örnekleri oluştururken kimileri zaman içinde kaybolup gitmişler. Günümüzde ise kentlerin geldiği ölçekte kendiliğinden gelişme mümkün değil. Ortak aklın ve kolektivitenin kentsel büyümeye liderlik etmesi gerekiyor. Bu liderlik yapılamadığı durumda ise kente dâhil olan tüm paydaşlar, geleceğin zulmünü hak etmiş oluyorlar.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi