Göremediğimiz Kent

Sonunda beklenen kar yağdı. Genelde kar sevinç yaşatır. Bu yılın genel susuzluk riski de eklenince kar yağışı daha beklenir bir olay olmuştu. Kar yağar; yolları, çatıları örter. Görünenler görünmez olur. Beyazlık neşe ve sevinç yaratır. Eğer kalacak bir yerin, ısınacak bir odan, cebinde paran ve karnını doyuracak yiyeceğin varsa kar beyazdır ve sen, kar yağdığı için sevinirsin.


Her ne kadar Covid-19 salgını nedeniyle kısıtlı ve sınırlı şartlar altında olsak da; günlük kent yaşamımızda ekonomik geçimden kültüre, insan ilişkilerinden mekân kullanımına kadar pek çok şeyin farkında olmuyoruz. Zaman o aymazlık içinde geçip gidiyor.


Genelde değişime olumlu anlamlar yüklemek gibi bir eğilim var. Değişim dediğimizde, varolan kötü koşulların daha iyileri ile değiştirileceği anlamını çıkartırız. Ama ne yazık ki, bu kabulün her zaman doğru olduğunu söylememiz mümkü değil. Bazen değişim, olumsuzluğa doğru bir yol alan trendir; ama o hareketin karanlığı içinde bunu yeterince fark etmeyiz.


Küçük olanın, temel sorunu, küçük olmaktan kaynaklanır; ama yine aynı nedenle küçüğün problemleri de küçük olduğundan çözümü daha kolaydır. Bugün dünyanın bazı büyük kentlerinde yerleşim içinde doğan sosyal, ekonomik ve teknik sorunların çözümü imkânsızlık noktasına varmıştır. Kentlerin büyümesiyle birlikte karşımıza çıkan sorunların arasında kentsel yoksulluk dikkati çekici bir durumdur.


Kentsel yoksulluğun hemen akla gelen biçimleri vardır. Gökdelen diplerinde, çöp tenekeleri arasında yaşayan, karton kutu parçaları üzerinde uyuyan saçı sakalı birbirine karışmış insanlar… Kendi kentinize dönüp baktığınızda; ne gökdelenleri ne de bu tür zavallı insanları görmediğinizden rahatlarsınız. Hatta bazen gözaltına alınan sokak dilencilerinin, üstlerinde ve evlerinde çıkan üç beş lira parayı gazetelerde okuduğumuzda, bu insanları dilendikleri için kınadığımız bile olur. Kentin merkezinde dilenerek veya başka benzeri yardım yolları ile yaşayan insanları zaten bilip tanıdığımızı, bunların da akıl ve ruh sorunları olan birkaç kişiyi geçmediğini düşünürüz. Geleceğe doğru ilerleyen gerçek bu mudur? Yoksa kent, bir kentsel yoksulluk gerçeği ile karşı karşıya mıdır?


Kentsel yoksulluğun ana nedenleri arasında, kentsel mekânın büyümesi ve çoğalması yer alır. Kentsel mekân büyüdükçe, gerekli bölüşüm önlemleri alınmadığı sürece kentsel yoksulluk da büyümüş olur. Herhangi bir zaman kesitinde kentin alt gelir grubunda yaşayan insanlar, hızla kentsel yoksulluğun tanım sınırları içine girmeye başlarlar.


Bazı ekonomik göstergelerde olumlu yorumlanan değişimler olmasına rağmen, gelirin dağılımında eşitsizlik derinleşerek sürmektedir. Kişi başına düşen ortalama gelirde biraz gelişme olmasına rağmen, bunun sosyal katmanlar arasında uygun biçimde dağıldığını söyleyemeyiz. Ülkedeki ve kentteki büyüyen işsiz sayısı ile kapanan veya zor durumda olan küçük işletmelerin sayısı bu durumu doğrular niteliktedir. Diğer yandan yoksul ve güç duruma düşmüş yurttaşlar için gerekli dayanışma ve destek mekanizmalarının da yeterince gelişkin olmadığını biliyoruz. İstihdamın artırılması için yeterince girişken ve atılımcı değiliz. Bu atalet, kamu birimlerinden yerel yönetimlere, özel işletmelerden sivil toplum kuruluşlarına kadar toplumun tamamını kapsıyor.


Küreselleşme, ulusal ve kentsel sınırlar içinde yaşanan yoksulluğun, giderek daha fazla olacak biçimde küresel değişimden etkilenmesine neden oluyor. Daha çok yabancı sermayenin kentlerimize akması, bir ekonomik büyüme hayalini içermekle birlikte, bu gelişmeden yoksullardan paylarını daha fazla yoksullaşma biçiminde alıyorlar. Çünkü kent yoksulluğu, sadece gelir üzerine kurulmuş bir gerçek değil. Yoksulluk sarmalına girdiğinizde, gelir dışında eğitim ve sağlık gibi başka yaşamsal unsurların da uzağına düşüyorsunuz. Kent bir yandan yeni fırsatlar yaratırken diğer yandan koynunda fırsat adaletsizliğini de büyütüyor.


Kentsel yoksullukla mücadelenin, kırsal yoksulluğu ortadan kaldırmak için yapılacak mücadeleyle yakından bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Ama derinden ilerlemekte olan kentsel yoksullukla mücadele için şimdi, acil ve özel önlemler almamız gerekiyor. Merkezinde yaratılmak istenen albeniden başka yönleri de var kentin… Aymazlıktan kurtulmalı ve kentin kozmetik albenisinin ötesini görebilmeliyiz.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi