Bak çocuk,

      Bu, sana kamuoyuna açık olarak yazdığım ilk mektup..

      Mektubumun başında aslında niyetimin; Elazığ-Es-Es maçının analizini yapıp, kaybedilen üç puanın sorumlusunu aramak ve takımca oynadığınız (ilk on beş dakika hariç ) inişli- çıkışlı futbolu eleştirmek olduğunu söylemeliyim  içtenlikle…İkincil niyetim de; Fuat Hocamıza “ Es-Es ‘ in deplasman fobisinin nedenlerini sormaktı aslında... Ama, itiraf etmeliyim ki,” Elazığ’ da  kaybedilen 3 puanda galiba benim ve benim gibi düşünenlerinde hataları var” diye özeleştiri yapıp  sana  bu  mektubu yazmaya karar verdim.

      Seni tribünden seyredip sonrasında da acımasızca eleştirmek için fırsat ( ! )  kollayan BİZLERİN hatalarının ne olduğuna gelince;  İçerde kazandığımız İstanbul ve Osmanlı maçları sonrası seni hemencecik büyütüp “Adamlığa”  terfi ettiriverdik be aslanım...

       Oysa sen çocuksun daha… bıyıklarının yeni-yeni terlemeğe başlıyor…Akranların briyantinli saçlarıyla “ Doktorlar” da volta atarken, sen koskoca bir şehrin sorumluluğunu taşıyor ve rakip kaleye gol atmaya uğraşıyorsun…Affet bizi olmaz mı?..

      Şimdi beni iyi dinle delikanlı…

      Gel seninle bir anlaşma yapalım; 

      BEN; Ligin başında tüm futbol otoritelerinin “ kafadan düşer” dediği takıma şimdiye kadar  kazandırdığın 11 Puan ve  bundan sonra kazandıracağın her puan için sana  SAYGI ve MİNNET duymaya devam edeceğim.…

      BEN; Maçın sonucuna bakmaksızın tribünlere çağırıp  yine alkışlayacağım seni.Eleştirirken  dozu kaçırmayacağım.. Sözüm söz sana……

     Tüm bunların karşılığında tek bir şey isteyeceğim senden ;SAHAYA YüREĞİNİ KOY. Tamam mı?... ANLAŞTIK DEĞİL Mİ …?