Ve sonunda Ertuğrul Sağlam istifa etti. Büyük umutlarla gelen, adına besteler yapılan, uzun yıllar Eskişehirspor'a hizmet etmesi beklenen "adam gibi adam" ancak 1,5 sene dayanabildi. Geldiği ilk günden beri paradan başka bir şeyin konuşulmadığı, iyi futbolcuların tek tek elden çıkarıldığı bir ortamda yine de iyi dayandı. Ne diyelim, Hoca gitti ve kendisini kurtardı. Peki ya, geride bekleyen sorunlar... Ertuğrul Hoca gitti diye bu sorunlar, bu dertler bitmeyecek ki.
Hocanın istifa kararını tartışmanın bir anlamı yok. Belki olumsuz şartlara dayanamadı, belki başka takımla anlaştı. Sebebi her ne olursa olsun haklıdır. Çünkü sadece bir hafta içinde öyle şeyler yaşadık ki, bunlar bile Hocanın istifa etmesi için yeterli. Oysa Trabzonspor maçı sonrası hepimizin keyfi yerindeydi. Gaziantep maçını kazanıp devre arasına büyük bir moralle girmek istiyorduk. Meğer çok şey istemişiz. Eskişehir'e yağan karla birlikte elimiz ayağımıza dolaştı. Kupa maçını zorla oynatmak isteyen TFF'ye karşı dik duramadık, güzelim zeminin içine ettik. Çok merak ediyorum, TFF yetkilileri istedi diye sahaya dozer, kepçe gibi iş makinalarını sokmak zorunda mıydık? Sahayı temizlemeseydik ne ceza vereceklerdi, ligden mi atacaklardı? İşte o gün başladı terslikler. Moraller bozuldu, sinirler gerildi. Ardından Erkan Zengin, Türkiye'nin gündemine oturdu. Gaziantep maçında ihtiyacımız olan bir futbolcuya transfer görüşmesi yapsın diye izin verdik. O da gittiği yerden ortalığı karıştırdı. Sonrasında yaşananlar ortada. Uzatılan her mikrofona, canlı yayın yapan her kanala konuşan birileri oldu. Erkan Zengin'de bunlara cevap verdi. Kimin haklı, kimin haksız olduğunun hiçbir önemi kalmadı. Çünkü takımın bu olanlardan nasıl etkilendiğini, motivasyonun nasıl kaybolduğunu Gaziantepspor maçında gördük. Erkan bu takımın kaptanı, her şeyden öte hepsinin arkadaşı. Futbolcuların etkilenmemeleri mümkün mü? Çok mu zordu Erkan'a Antep maçı bittikten sonra izin vermek. Vallahi, kendi ayağına kurşun sıkmak dedikleri bu olsa gerek.
Şimdi yeni bir Teknik Direktör bakıyoruz. Kim gelirse gelsin Mesut Başkan, Teknik Direktörden çok bir yönetici gibi davranan Ertuğrul Sağlam'ı çok arar. Hoca geçen 1,5 sene de yönetimin hep arkasında durdu. Böyle bir Hocayı zor bulurlar. Ortada pek çok isim dolaşıyor. Bu saatten sonra Teknik Direktörün kim olacağının benim için fazla bir önemi yok. Çünkü bu takımdan tek bir beklentim kaldı. Ligde kalsınlar yeter. Seneye kim öle, kim kala... Zaten ülke futbolunu bitirmek için elinden gelen çabayı gösteren Yıldırım Demirören yaptığı değişiklikle yabancı futbolcu sınırlamasına yeni bir boyut kazandırdı. Gelecek vadeden futbolcularmış, alt yapıymış, ideallermiş, hepsi çöpe atıldı. Bu sene ligde kalalım seneye 14 yabancı ile Allah Kerim...