KUL HAKKI GASPI, BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR - 2


Kul hakkının gasp edilmesi, yani haksızca alınması ve ondan mahrum edilmesi konusuna kaldığımız yerden devam edelim.
Hud-84 ncü ayette baktığımızda, hak gaspı ile sağlanan refahın aldatıcı olacağı, dolayısıyla da imrenilmemesi gerektiğine dikkat çekilmektedir (Hud-84. Medyen kavmine de kardeşleri Şuayb'ı elçi olarak görev¬lendirdik. Şuayb kavmine dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibad edin, sizin Allah'tan başka ilahınız yoktur. Ölçüyü, tartıyı eksik yapmayın. Sizi refah içinde görüyorum. Ama haksız kazançla sağlamış olduğunuz bu refahınızın, sizi çepeçevre saran bir azabın habercisi olmasından da korkuyorum").
Hakkı gasp edilip mağdur edilen kişinin, toplumun yasal uygulamaları çerçevesinde hakkını aramasının, Kur'an'ın ana hükümlerinden olmak üzere uygun bulunduğu İsra-53 ve Şura-41 nci ayetlerde açıkça belirtilmiştir (İsra-53. Ya Muhammed! Kullarıma söyle: Birbirleri ile konuşurlarken sözlerine dikkat etsinler ve en güzel bi¬çimde /hak gasp etmeden, hakaret edip gururu incitmeden, fakat hakkını ezdirmeden ve haksızlık edene gereğini de esirgemeden konuşup tartışsınlar. Yoksa şeytan, oluşacak olumsuz düşüncelerini kışkırtıp aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın pusuda bekleyen apaçık bir düşmanıdır. Şura-41. Şüpheniz de olmasın ki, haksızlığa uğrayıp haklarını arayan, kendini savunmak için direnen ve hakkını ezdirmeyenler kınanmazlar ve cezalandırılmazlar). Hatta dedikodu yapılması kınandığı halde, sadece haksızlığa uğranılmasının dedikodu malzemesi olabileceğine müsaade edildiğine Nisa-148 nci ayette değinilmektedir (Nisa-148. Ve şunu bilin ki, Allah bir olumsuzluğun /kötülüğün açıkça konuşulmasından /dedikodu malzemesi yapılmasından hoşlanmaz. Bundan dolayı haksız¬lığa /zulme uğrayanların sözleri hariç. Allah işiten ve her şeyi bilendir).
Allah, yukarıda sayılan tüm büyük de olsa günahların, imanlı ve salih amelli olup, aynı hatanın tekrarlanmaması ve tevbe edilmesi koşulu ile bağışlayabileceğini belirttiği halde, kul hakkına ilişkin açık bir ayet bulunmamaktadır. Ancak şehit olsa bile kul borcunun /hakkının bağışlanmayacağını Hz. Muhammed şu sözleri ile vurgulamıştır; Bir adam sordu: "Ey Allah`ın Resulü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?" Resulullah, "Evet, sen sabreder, mükafat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen! Kul borcu /hak gaspı hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!" Ebu Katade- Kütubu Sitte-1012". Fakat bu hadisin doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü Şura-42 nci ayette, bu gibi kişilerin Allah tarafından mutlaka cezalandırılacağı belirtilmekte, bunun yanında da böylesi bir haksızlığa uğrayanın sabretmesinin ve bağışlamayı tercih edip, cezayı Allah'a bırakmasının da şart olmasa bile uygun olacağı vurgulanmaktadır (Şura-42. Ancak haksız yere insanların maddi-manevi-bilgi-huzur gibi imkânlarını gasp ederek onlara zulmedenler ve yeryüzün¬de haksız yere saldıranlar /terör estirenler mutlaka cezalandırılır. 43. Fakat böylesi haksız saldırılara sabretmek ve bağışlamak, şüphesiz en zor ve çok üstün bir davranıştır). Dikkat edilirse, bir haksızlığa sabretmenin ve bağışlamanın, ancak ileri tekâmül aşamasına varmış kişilere özgü bir davranış olduğu vurgulanmaktadır. Yine de böylesi bir bağışlamanın, yapılan hak gaspının özelliğine bağlı olması yanında, başka olumluluklarını göz önünde bulundurup hak ettiğine ve istismar etmeyeceğine inanılan kişiye yapılması göz önünde bulundurulmalıdır diye düşünüyorum. Örneğin, saldırgan davranan, ölüme kast eden, adaleti istismar edip menfaatine kullanan, anarşi çıkaran bu af edişin dışında tutulmalıdır. Nahl-126 ncı ayette baktığımızda, aşırı veya bu saydığım özellikli bir hak gaspı yapan için, kısas prensibi de önerilmektedir (Nahl-126. Ve yine herhangi bir konuda olur da tartışma olur, saldırıya uğrar ve bir ceza ile karşılık verme durumu olursa, Sana uygulananın aynısıyla karşılık ver ve aşırıya gitme. Fakat sabreder ve uygun görüp affedersen, elbette bu sabredenler için daha iyidir /daha hayırlıdır).
Şura-42 nci ayette belirtildiği gibi, toplumun huzurunu bozacak anarşi çıkarma ve terör estirme de büyük bir hak gaspı olarak değerlendirilmekte, dolayısıyla da büyük günahlardan sayılmaktadır.
Kur'an'da birkaç ayette, kötülük yapmalarda değil de daima olumlu işlerde yarışmamız ve bu konularda yardımlaşmamız istenmektedir. İşte yardımlaşmamız istenen konulardan biri de mevcut bir haksızlığı giderme olmakta ve bu uygulamaya Şura-37 ve 39 ncu ayetlerde açıkça değinilmektedir (Şura-37. Sadece Rablerine inanıp tevekkül edenler, büyük günahlardan, yasal olmayan işlerle haksız kazançlardan kaçınırlar ve öfkelerine engel olup kendilerine yapılanları bağışlarlar. 39. Herhangi bir haksızlığı görünce de, o haksızlığı gi¬dermek için yardımlaşırlar).
Dünya'da yaratılan her madde, temelde birer enerji kitlesidir ve bu kitlenin titreşimi sağlıklıdır ve dengelidir. İşte bu dengeli haldeki bir madde (eşya veya para vs), hak gaspı olmaksızın elde edilmişse, Kur'an buna helal mal demektedir (Maide-4. Ey Peygamber! İman etmiş olanlar, Sana nelerin helâl olduğunu soruyorlar. De ki; "Size temiz olan /haksız kazanç karışmamış bütün yiyecekler helâl edilmiştir). Çünkü helal olan malın dengeli titreşimi bozulmazken, haksız kazançlı malın ise bu dengesi bozulmakta ve enerjisi karmaşıklaşmakta ve bu karmaşıklık, haksız gasp yapanın vücut enerjisinin dengesini olumsuz etkilemektedir. Diğer bir ifade ile haksız bir kazanımın kişiye yararı değil, zararı olmakta ve bozulan vücut enerji dengesi o kişide mutsuzluk duygusuna yol açmaktadır diye düşünüyorum. Bakara-267 nci ayette belirtildiği gibi, yapacağımız maddî bir yardımın, helal olandan olmasının vurgulanması, bu düşüncemi pekiştirmektedir (Bakara-267. Ey iman edenler! İnfakınız /muhtaçlara yapacağınız yardımlarınız, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerinizden ve kendinizin kullanabileceği helâl olanlarından olsun. Size verilse, hoşlanmayacağınız kadar kötü olan mal¬larınızı, yardım olarak vermeye kalkmayın. Bilin ki Allah, gönlü bol olan ve övgüye en çok lâyık olandır). Tabi hakkı yenen kişinin bir de bedduası varsa, haksızlık yapana yansıyacak olumsuz etki daha da fazla olacaktır. Yapılan bir haksızlık rüşvet veya yolsuzluk şeklinde olursa, toplumun hakkını gaspı söz konusu olacağından, elde edilecek mal ve servetin enerji dengesi aşırı şekilde bozuk olacağından, hak yiyen kişiye olacak olumsuz yansıması da o kadar aşırı olacak demektir. Zaten Hz. Muhammed, böylelerinin doğrudan Cehennem azabı ile cezalandırılacağını vurgulamıştır.
Allah, hepimizi hak gaspı yapmaktan ve muhatap olmaktan korusun.
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN" ve "OKU! KONULARA GÖRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında da bulabilirsiniz.
NOT-3: 24 Ağustos Çarşamba günü saat 17.30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETİ" ne inşallah devam edeceğim.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi