Eskişehir Nereye?



Ekonomik darboğaz ve bunlarla ilgili işletme ölçeğinde alınacak önlemlere ilişkin yazdıklarıma bir günlük ara verip bir etkinlik vesilesiyle Eskişehir ekonomisi hakkındaki görüşlerimi özetlemek istiyorum. İşin aslı, kentsel ölçekte veya işletme bazında yaşanan pek çok sorunun aşılması açısından da önemli olduğu kanaatindeyim.

Eskişehir; ekonomik, sosyal, kültürel ve demografik yapısı nedeniyle kendisi hakkında ‘illüzyon’ yaratmaya uygun bir kenttir. öncelikle; Türkiye’deki pek çok yerleşimden farklı olarak bir ‘Cin Ali’ görüntüsü verir. Kentin merkezi aşırı büyük, ilçeleri ise hem nüfus hem de ekonomi olarak hayli küçüktür. Bunun açık nedeni, kent merkezinin ilin taşrasından biteviye göç alıyor olmasıdır.

Eskişehir’in kent merkezine baktığınızda, kentsel kozmetiklerin etkisiyle bir ‘günübirlik turizm’ algısı edinirsiniz. özellikle son yıllarda tercihini çok kısa süreli turizm türünden yana yapmış gibi bir ‘illüzyon’ edinirsiniz. Kentteki üç üniversiteye odaklanarak baktığınızda ise bir ‘öğrenci kenti’ görünümü oluşur. Adeta kent merkezi, öğrencilerin günlük yaşamına göre organize olmuş gibidir. Bu genç kalabalığa rağmen neredeyse hiç kimse kentin ‘genç kalabalıklaşmasını’ kişi başına marjinal gelir ve marjinal maliyet açısından değerlendirmez. Dolayısıyla söz konusu ‘genç kalabalık’, kentsel ekonomiye gerçekten kazandırmakta mıdır yoksa birim yerel yönetim maliyetini artırmakta ve kentten yararlanmayı zorlaştırmakta mıdır; bu durum bilinemez haldedir.

Eskişehir’in ekonomisine ticaret açısından yaklaştığınızda, ‘görünür ekonominin’ büyük ölçüde nüfusun tüm kesimleri açısından düşük katma değerli tüketim odaklı olduğunu görebilirsiniz. Kentte aynı çatı altında olmakla birlikte üç tane teknopark yerleşimi bulunmaktadır. Bunu duyduğunuzda, üç üniversitenin varlığı ile eklemleyerek bir bilim, teknoloji ve ar-ge algısı oluşturabilirsiniz. Ama ne yazık ki bu algı; üniversite, ekonomi ve sanayi işbirliği konusunda ‘işbirliksizliğini’ gözlerden saklar.

Eskişehir’i; un, yağ ve şeker kaynaklarına sahip olmakla birlikte helva yapmayı başarmakta zorluklar yaşayan bir yerleşime benzetirim. Bunun ana nedenini ise henüz paylaşılmış bir bölgesel ve kentsel vizyona (yön, yörünge ve hedefe) sahip olmaması ve çözüme ulaştırılması gereken sorunlarını doğru tespit edememesi olduğu kanaatindeyim. Türkiye’nin hasılasında ancak yüzde 1-2 mertebesinde pay alıyor olması da bu durumun doğrulanmasıdır.

Eskişehir ekonomisinin hem sorunlar hem de çözümler açısından görünür olmayan yüzü sanayi sektörüdür. üniversite-sanayi işbirliği zafiyetinin yanı sıra kent ölçeğindeki siyaset de sanayinin konularına hayli uzak, hatta pek çok durumda ilgisizdir. Buna medyayı da ekleyebiliriz. Sanayinin, daha genelde mal ve hizmet üretiminin genel sorunları, ihtiyaç duyulan ölçüde bilinmez.

Eskişehir sanayisinin firmaları büyük oranda KOBİ olarak tanımlanan ölçeğe uygundur. önemli bir bölümü, iş ve makine zamanı satan, düşük katma değerli ‘yan sanayi’ olarak çalışır. KOBİ ölçeği, Eskişehir sanayisinin sorunlarının görünen yüzüdür. çünkü yan sanayi olarak çalışma, yeterli sermaye birikimi sağlamadığı için işletme ölçeğinin büyümesine imkân vermez. Bunun çözümü ise sanayi firmasının kendi ürününe sahip olması ve bunu ihraç etmenin yollarını geliştirmesidir.

özetleyelim. Eskişehir’in hem mikro hem de makro açıdan büyümesinin anahtarı, paylaşılmış bir ekonomik vizyon çerçevesinde, kendi geliştirdiği ihraç edilebilir ürünlere sahip olmaktır. Kentin ana ekonomik sorunu da bunu yapamıyor olmaktır.

Bu bağlamda kamu tarafından verilecek hibe ve desteklerin “ihraç edilebilir ürün-hizmet” geliştirmeye ve bununla ilgili işlere yönelik olması gerekmektedir. Kentin ekonomik vizyonunun ana ekseninin bu olması gerektiğinin altını çizmek isterim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi