KUR'AN'A GÖRE ÖLÜM VE ÖLDÜRME-1

Dinazorlu ve ilkel insanın bulunduğu eski Dünya'da eğitim bitmiş ve Adem neslinin bir nevi Cennete hazırlık sınıfı diyeceğimiz alt Cennet kısmında farklı bir eğitim sürecine başlanmıştı. Ancak burada ilkel insandan farklı yeni nesil olan Adem ve eşinin, yasak meyve sınavını başaramayınca tekrar Dünya eğitimine gönderilmelerine karar verilmiş ve alt Cennet'ten çıkarılmışlardır. İşte gönderildikleri eski Dünya'nın tüm canlıların yaşamlarına uygun koşullarda düzenlendiği Naziat-30 ncu ayette, İnsan neslinin de Dünya şartlarına dayanacak özelliklerde oluşturulduğuna A'raf-10 ncu ayette değinilmektedir (Naziat-30. Bu işlemden sonra tüm canlıların yaşam koşullarına uygun, yer küresini de düzenleyip yumurta biçimine sokandır O. A'raf-10. Ey insanlar! Şuna emin olun ki, Biz sizleri Dünyaya dayanacak bir vücutla yarattık, uygun bir şekilde yerleştirdik ve orada size yaşama ve geçim olanakları sağladık). Dünya yaşamının en belirgin özelliği yaratılma ve ölme döngülü oluşudur. Çünkü Dünya dışındaki Cennet ve Cehennem'de ölüm olmadığı açıklanmıştır (Duhhan-56. Cennette artık son ölümlerinden başka bir ölüm tatmayacaklar. Böylece de tekrar diriltilip olur da bir suç işleyip Cehennem azabı tatmasınlar diye).
Allah'ın, insana şah damarından daha yakın olduğunu ifade etmesi, yaratmış olduklarından biri olan Enerjisi ile vücudumuzda olduğunu vurgulamaktadır (Kahf-16: And olsun ki, insanı Biz yarattık, nefsinin onu ne ile vesveselendirdiğini biliriz ve Biz ona şah damarından daha yakınız.).
Allah, bu saf enerjisi ile canlı ve cansız her şeyin içindedir ve her şeyi kuşatmıştır ve nerede olursak olalım bizimle ve her şey ile beraberdir ve bütün yarattıkları ile de karşılıklı bir iletişim süreci içindedir (Bakara-224: ...Allah her şeyi duyar, her şeyi bilir. Fussilet-54: Uyan! Onlar Rablerinin karşısına çıkacaklarından şüphe içindedirler; uyan ki, O her şeyi kuşatmıştır. Hadid-4: Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir ve her nerede olsanız sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görür). Dolayısıyla Allah, bir başkası, öteki veya bizim dışımızda değil, hep birlikteyiz, her şey canlıdır ve birlikte bir yaşamız, başı ve sonu olmayan canlı bir okyanusuz.
Celaleddin-i Rumi de, Allah'ın içimizde oluşuna Mesnevi'sinde değinmiştir (Sonunda biz bildik ve anladık ki, biz şu görünen tenden ibaret değiliz. Biz bu tenin ötesinde Allah'la beraberiz). Yine Celaleddin'i Rumi göre (Filozoflar Allah için kanıt ararlar, oysa kâmil insan için kanıt insanın bizzat kendisidir) diyerek, Allah'ın göstergesinin nerede aranması gerektiğini belirtmiş ve (Başımı koyduğum her yerde secde ettiğim O'dur) sözleri ile de Allah'ın her yerde ve her şeyde olduğunu vurgulamıştır.
Sufilerden Beyazıd-ı Bistami (Ölümü 875) her şeyde olan bu Allah Kaynaklı özelliği (Hırkamda, varlığımda Allah'tan başka bir şey yok. Yerde, gökte nice arayıp durursun?) diyerek açıklamaya çalışmıştır
Kur'an'da göklerde ve yerde olan canlı ve cansız her şeyin Allah'a döneceği vurgulanmaktadır (Meryem-93: Göklerde ve yerde bulunup Rahman'a kul olarak gelmeyecek hiçbir kimse yoktur.).
Celaleddin'i Rumi (Allah, yarattığı evrende görünüş (tecelli) alanına çıkar. Evrende var olmak, Allah'ın bir görünüşüdür) diyerek Kur'an'daki mesaja değinmektedir
Canlılar dediğimizin dışında, cansız dediğimiz dünya ve tüm maddelerin de Allah'ı tespih etmekte, anmakta oldukları belirtildiğine göre, yaratılmış her şey, canlı demektir (Araf-44: Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar O'nu tespih ederler/anarlar/dua ederler. O'nu övgüyle tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ama siz onların tespihlerini anlamazsınız). Dolayısıyla da Dünya da canlı olmakta ve bu gerçeği Hud-44 ile Fussilet-11 nci ayetler açıkça belirtmektedir (Hud-44. Ve nihayet: "Ey yer suyunu yut, ey gök sen de suyunu tut" şeklinde yer ve göğe emir verildi. Verilen bu emir üzerine su çekildi ve gemi Cudi Dağı'nın üzerine oturdu. Fussilet-11. Sonra henüz duman halindeki göğe yönelerek hem göğe ve hem de yere, "Her ikiniz de is¬teyerek veya istemeyerek gelin" deyince onlar da, Allah'ın vereceği görevleri yapmak üzere "İsteyerek gel¬dik" diye cevap verdiler). Hatta Zilzal-5 nci ayete baktığımızda, Dünya'nın kocaman bir kayıt ve yayın cihazı olduğunu da söyleyebiliriz (Zilzal-5. Çünkü Rabbin, yerküresine her şeyi kaydetmesi ve olacaklara şahitlik yapması için görev vermiştir /vahyetmiştir).
Bakara-245 nci ayete göre insanların /beşerlerin Allah'tan gelmiş oldukları, ondan kaynaklandıkları ve tekrar O'na dönecekleri vurgulanmaktadır (Bakara-245. Hepiniz O'na döndürüleceksiniz). Biz beşerler gibi, canlı ve cansız diye tanımlamakta olduğumuz bütün yaratılmışlar da Allah'ın gücünün bir yönü olan enerji kaynaklı olduklarına ve her yaratılan gerçekte birer canlı da olduğuna göre mahşer günü, Dünya'daki bütün yaratılmış olanlar da görevlerinden hesaba çekileceklerdir. Bu görüşümü Meryem-40 ncı ayet desteklemektedir (Meryem-40. Şüpheniz olmasın ki, saati gelince, yer ve üzerindekilerin hepsi yok olacak ve Dünya'nın tek varisleri Biz olacağız ve her şey hesap vermek üzere huzurumuza geri gelecektir).
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN TÜRKÇESİ" ve "KUR'AN KADINI KORUYOR" kitaplarında bulabilirsiniz.
NOT-2: 12 Ağustos 2015 Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi