Transhümanizm Çağı Başka Neler Getirebilir?



2030 ile başlayan –giderek yaklaşan– görece uzak geleceğe yönelik çalışmalardan birisi, ilk örneklerini duymaya başladığımız “canlı dondurma bilimi (krayonik, cryonics)” olacak. Canlı dondurma bilimi, insan bedeninin, özellikle insan beyninin yüksek hassasiyetle korunması üzerine kuruludur. Böylece ölümden sonra bedenin tekrar yaşama geri getirilmesi hedefleniyor. Oldukça karmaşık ama o derece yalın bir teknoloji olan canlı dondurma yaklaşımı konusunda aktif çalışmalar sürdüren bilim insanları ve şirketler var. Bu teknoloji konusunda dünya üzerinde din ve ahlak eksenli tartışmalar da sürüyor. Diğer yandan ünlü destanda Gılgamış’ın ölümsüzlük otunu bulmaya çalışarak hayal ettiği sonsuz yaşam bu kez teknoloji üzerinden aranıyor.

Transhümanizm çağı’nın bir diğer ekseni gen terapisi ve RNA girişimi (interferansı) olacak. Gen terapisinin hedefi kötü genlerin iyi olanlarla değiştirilmesidir. RNA interferansı, seçici bir şekilde gen ifadesini (gen haritasını) çıkarabilir. Böylece bu iki teknoloji, kendi genetik kodumuzu değiştirebilmek için bilime ve teknolojiye şimdiye kadar eşi görülmemiş bir yetenek kazandıracak. Henüz başlangıç aşamasında olsa da bu iki teknoloji alanında ciddi çalışmalar sürüyor. Bu konuda da din ve ahlak eksenli tartışmalar sürüyor.

İnsanın uzaya gitme ve yaşanacak yeni gezegenler bulma hayali oldukça eskilere dayanıyor. Bunda gelecekte nüfusun aşırı artması, dünya kaynaklarının tükenmesi, dünyanın nükleer savaş benzeri bir felaket ile yok olması ve insan türünün başka gezegenlerde devam ettirilmesi gibi düşünceler var. Hiç kuşkusuz; dünya kaynaklarını ele geçirme (yakın veya uzak gezegenlerde yeni kaynaklar bularak onlara sahip olma) konusunda süren küresel rekabetin uzay içinde geçerli olduğunu söylemeliyiz. İnsanlığın uzaya gitme güdüsünün bir başka boyutu ise geçtiğimiz yüzyıllarda dünyada yaşandığına benzer şekilde uzayın sömürgeleştirilmesidir. Neden ve hedef ne olursa olsun; Transhümanizm çağı’nın ileri teknolojilerinin bir bölümü uzaya açılma ile ilgili olacak.

2030 ve sonrasının ileri teknolojilerinden söz ederken sibernetik konusunun altını çizmek zorundayız. Sibernetik; istatistiksel mekaniğin iletişim mühendisliğine uygulanmasını içeren, insan kontrol fonksiyonlarının ve bunların yerini alacak şekilde tasarlanan mekanik ve elektronik sistemlerin incelenmesidir. Sibernetik teknolojiler sayesinde sayborg (sibernetik organizma, cyborg) olarak isimlendirilen insan-makine entegrasyonları mümkün hale gelecek. Bir sayborg, hem organik hem de biyomekanik vücut kısımları olan bir varlıktır. Sayborg terimi biyonik, biyo-robot veya android ile aynı şey değildir; bir çeşit geribildirime dayanan bazı yapay bileşen veya teknolojilerin entegrasyonu nedeniyle işlevi veya gelişmiş yetenekleri geri kazanabilen bir organizmaya uygulanır. Sayborglar, insanlar da dâhil olmak üzere genellikle memeliler olarak düşünülürken, aynı zamanda herhangi bir organizma da olabilir.

Transhümanizm çağı’nın heyecanlandırıcı teknolojilerinden bir diğeri kendi kendini veya kendisinin benzerini üretebilen otonom robotlardır. Günümüzde mevcut olan katmanlı üretim teknolojisini kullanarak söylersek kendini üretebilen 3 boyutlu yazıcılar bir basit örnek olarak düşünülebilir. Bu tür bir teknolojinin otonom olması ise kendi kararlarını üretebildiğini ve bunlara bağlı olarak eyleme geçebildiğini gösterir.

Bilinmeyen bir tarihe doğru uzanan geleceğin ileri teknolojilerinin bir diğerinin moleküler imalat olacağı öngörülüyor. Bu teknoloji –ki moleküler nanoteknoloji olarak isimlendiriliyor– sayesinde atomik hassasiyet ile muhtemelen hiç var olmamış, tamamen yeni ürünler oluşturmak mümkün olacak.

Günümüzde insan düşünce sistemine benzer fonksiyon ve özelliklere sahip yapay zekâ konusunda bilgi sahibiyiz. Yapay zekâ konusundaki çalışmalar sürerken bir diğer odaklanma insan beyin üzerine olmaya devam edecek. Beynin tamamının veya bir bölümünün yedeklenmesi, yedeğin yerine geri konması, beyindeki bazı bilgilerin silinmesi, tamamen yeni bilgilerin beyne yüklenmesi vb. düşünceler gerçek olma yolunda bilimsel heyecan yaratıyor.

Zekâ ile ilgili bir diğer konu ise yapay zekânın genelleşmiş halidir. Buna yaygın zekâ diyebiliriz. Şöyle bir örnekle kolaylaştıralım. Yapay zekâ yeteneği, makine öğrenmesi ve iletişim becerilerine sahip bir robot karşılaştığı bir problemi benzer yeteneklere sahip diğer robotlarla paylaşarak bir ‘bütünleşik ve ortak akıl’ yaratılmasını sağlayabilir, böylece otonom robotlar problemi birlikte çözebilirler.

Burada anlatılanların –ki eklenecek olanlar da vardır– tümü bir anda gerçekleşmeyecek. Geliştirilmelerine bağlı olarak bir kronolojik eksende yer alacaklar. İleri teknolojiler kendi aralarında kombinler yaparak yeni teknoloji ve uygulamaların ortaya çıkmasına yol açacak. özetle; Transhümanizm çağı insanlığın bugüne kadar yaşadıklarından çok farklı olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi