Geçmiş çağların bilgi kıtlığından sonra, 21’inci yüzyılda veri akışının tür ve miktar olarak sel haline dönüştüğü yeni çağı yaşıyoruz. Sadece bilgi miktarı artmıyor; aynı zamanda bilgi türleri çeşitlenirken, hızı ve ivmesi de yükseliyor. Bir başka yeni sorun ise doğru ve yararlı enformasyon ile yanlış, hatalı veya yanıltıcı olanı (yani dezenformasyonu) ayırt edebilmek olarak ortaya çıktı.

Bilgi ve öğrenme
Debisi biteviye yükselen veri debisi ile baş edebilmek kolay değil. Bu amaçla Büyük Veri ve Analitikler gibi yaklaşımlar geliştirildi. Bilişim, iletişim, İnternet ve sensör (ölçüm) teknolojilerindeki gelişmeler, veri kaynaklarını çeşitlendirdi. Bu kadar büyük veri hacimlerini değerlendirip, işe yarayandan sonuçlar çıkarabilmek için yeni uzmanlıklara, örneğin veri işleme uzmanlarına ve kullanımı daha kolay araçlara ve tekniklere ihtiyaç var. önümüzdeki dönemde pazarlamanın sağlık ve tıbbi bakımın, bilimsel araştırmaların ihtiyaç duyduğu bu uzmanlıklar ve veri işleme araçları konusunda yeni açılımlar olması beklenir.

Bilgisayar destekli öğrenim (BDö) girişimleri ilk başladığında, süreç hâlâ öğretmen (eğitmen) ve öğrencilerin aynı mekânda bulunmasını gerektiriyordu. İnternet konusundaki gelişmeler, fiziksel mekân paylaşımı (yani aynı mekânda bulunma) ihtiyacını ortadan kaldırdı. Artık gelişen donanım ve yazılım teknolojileri sayesinde çok sayıda konuda dersler çevrimiçi olarak yapılabiliyor. Bu bağlamda kütlesel, açık çevrimiçi kurslar sayı ve çeşitlilik olarak büyük değerlere ulaştı. çok sayıda üniversite ve özel eğitim kuruluşu bu ortamı kullanarak sertifika ve diploma verebiliyor.

çevrimiçi eğitim ihtiyaç ve talebinin artışı ile birlikte, bu öğrenme sistem ve stillerini destekleyen yeni teknolojilere gerek olacak. Yeni teknolojiler ifadesi; İnternet forumları, çevrimiçi toplantı ve görüşmeler, sisteme giriş için kimlik tanımlayıcılar, daha güçlü bilgisayar sunucuları anlamına geliyor.

Kitlesel, açık, çevrimiçi eğitime olan talep; bu hizmetin sürekli, erişilebilir, yaygın ve çeşitli içerikte olmasını bekliyor. Bu talebin arka planında bu tür eğitimin sürekliliği olan sistemler haline gelmesi, farklı teknolojilerden yararlanılması ve gerektiğinde eğitimin yerel özellikler taşıması düşünceleri var.

Bilişim ve Beyin
Bilgi ve öğrenmeden söz edince, insan beyni konusunda yapılan çalışmaları ve öngörüleri de buraya eklemlemek uygun olur. Bilgisayarı insan beyni aracılığı ile yönetmek, her zaman ilgi ve merak konularından birisi oldu. Yaşadığımız çağda bu beklentinin gerçekleşmesine biraz daha yakınız.

Beyin sinyallerini algılayıp, bunları yorumlayabilen beyin-bilgisayar arayüzleri klinik başarı örnekleri vermeye başladı. Bu tür arabirim donanımı kullanarak, beyin dalgaları aracılığıyla tekerlekli sandalyenin kumandası veya bir robot kola bir iş yaptırılması örneklerini bilim ve teknoloji medyasında izliyoruz. Doğrudan beyine yapılan implantasyonların görme yeteneğini yitirmiş olan kişiler için kısmi görme sağlanmasında kullanılabileceği doğrulandı.

Bir başka ilginç çalışma ise; beyin-bilgisayar arayüzleri ile birden fazla kişinin beynini birbirine bağlama ihtimali üzerine kurgulanıyor. üniversitelerin bilimsel araştırma birimlerinde iki farenin beyinlerinin İnternet üzerinden birbirine bağlandığı (Duke üniversitesi), fare ile insan beyinleri arasında bilgisayar üzerinde fonksiyonel bağlantı kurulduğu (Harvard üniversitesi) haberleri yine medyada yer aldı.

Bir başka üniversitede (MIT) bir fareye yapay bellek, başarı ile uygulandı. Bu tür deneysel çalışmalar, herhangi bir travma sonu beyin zararına uğramış bireylerin kayıplarını azaltmada yararlı olacak. Gelecekte insan beyninin yedeklenmesi ve gerektiğinde yedeğin yerine geri konması, artık ihtimali yüksek uygulamalar arasında… Bilim ve teknolojide bu tür gelişmeler olurken, bu tür çalışmaların yeni sosyal, kültürel, ahlaki ve dini tartışmalara yol açacağını da söyleyebiliriz.