Eğitim Sen Şube Başkanı Demirkol çocuk işçiliğine tepki gösterdi
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023-2024 eğitim-öğretim yılı örgün eğitim istatistiklerinin ön incelemesini yayımladı. Bu verilere göre eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38.4 arttı. Çocuklar ülkenin ekonomik şartlarında eğitimden uzaklaşmaya başladı. Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, Türkiye’deki çocukların eğitim hakları ve karşılaştıkları işçi sömürüsü sorunlarına dikkat çekti.
“ÇOCUKLARIN HAYATLARI KÖRELTİLİYOR”
Özkan Demirkol, özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasına dikkat çekerek, “Çocuklar haftanın bir günü mesleki eğitimlerine gidecekler kalan dört günde fabrikalarda stajyerlik adı altında çalışacaklar. Bu durum bazı velilerin de işine geliyor. Çünkü asgari ücretin yüzde 30’u oranında bu çocuklara ücret ödeniyor. Günümüzde aileler ekonomi konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Maddi olanaksızlık, maddi sıkıntılar nedeniyle çocukların istedikleri eğitimi sağlayamıyorlar. İstedikleri okula gönderemiyorlar. Bu ekonomik şartlarda bu eğitim merkezleri işlerine geliyor. Çocuk erken yaşta para kazanmaya başladı diye düşünüyorlar. Parayla bu çocuklar ucuz iş gücü olmaları için heveslendiriliyor. Birkaç yıldır bunun üzerine çalışmalar yapılıyor. Eğitim merkezine gönderilen çocukların ücretleri gittikleri iş yerleri tarafından verilmiyor. Ücretleri, işsizlik fonundan karşılanıyor. MESEM’de çocukların almış oldukları ücretler, işsizlik fonu üzerinden patronlara bir şekilde peşkeş çekiliyor” ifadelerini kullandı. Demirkol,“İş verenlerin de patronların da sermaye kesiminde işlerine geliyor ama çocuklar büyük sıkıntı içinde kalıyor. 9.sınıf, 10.sınıf, 11.sınıf öğrencilerini MESEM kapsamında işlere gönderirken, MEB bir çalışma daha başlattı. Bakanlık, ‘MESEM Ortaokulu’ şeklinde uyarlayıp ortaokul öğrencisi yaşlarında çocuklarımızın, ucuz iş gücü olarak çalıştırmayı düşünüyorlar. O çocukların hayatlarını köreltmeye çalışıyorlar” diye ekledi.
“SON 11 YILDA 754 ÇOCUK HAYATINDAN OLDU”
Demirkol, MESEM’deki çocukların sosyal güvenliklerinin olmadığını, herhangi bir iş kazası durumunda sigortalarının bulunmadığını ve iş koşullarının son derece zorlayıcı olduğunu vurguladı. Ayrıca bu çocukların yaşadıkları kötü çalışma koşullarının pedagojik gelişimlerini olumsuz yönde etkilediğini ve erken yaşta iş gücüne katılmalarının onları geleceklerinde daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağını belirtti. MESEM verilerine de değinen Demirkol, “Şu anda 462 bin 500 civarında çocuk, eğitim görmesi gerekirken çalıştırılıyor. Şu anda yine işçi sağlığı ve uygulama verilerine göre son 11 yılda 754 çocuk hayatını kaybetti. Bunlar sadece resmi kayıtlarda belirtildiği kadar. Bunun dışında sadece MESEM kapsamında okullardan alınıp da iş yerlerine fabrikalara gönderilen 10 çocuk iş kazası nedeniyle hayatını kaybetmiş durumda. Çocuk işçi sayısı Türkiye’de resmi rakamlara göre 2 milyon civarında ama fiili olarak baktığımızda daha fazla. Örneğin tarım işçileri olan çocuklar da bu çocuklar gibi ama sayılmıyorlar. MEB, bu çocukların eğitimini sağlaması gerekirken, laik, demokratik bir eğitim hakkı sunması gerekirken, bunları patronlara ucuz iş gücü olarak gönderiyor. Yasal olmayan çocuk işçiliğe kılıf sunarak bunu sağlıyorlar” diyerek tepki gösterdi.
“ÇOCUKLARIN GÜVENCESİ BİLE YOK”
Demirkol, “Çocuklar sadece işçi olarak görülmemeli, eğitim hakkı güvence altına alınmalı ve onları koruyacak önlemler alınmalıdır. Bu çocukların daha önce öğretmenler tarafından kontrol edilirken, bugünkü gelinen noktada öğretmenlerin bile yetişmesi çok zor. Bu çocuklar günlük 11-12 saatlik çalışma koşulları içerisinde zorlu iş gücüne tabii tutuyorlar” ifadelerini aktararak, “Sosyal güvenlik kapsamında da bir güvenceleri de yok. Başlarına herhangi bir şey geldiği takdirde sigortaları yok. Yasalara göre bildiğimizce 16 yaşından sonra ailelerinde izniyle sigortalı çalışma durumu var. Fakat bizim bahsettiğimiz çocuklar 14-15 yaşlarında fabrikaya gönderiliyor. Gönderildiğinde herhangi bir sosyal güvencesi yok. Bu konuda verilen herhangi ödenek yok. Ağır koşullarda altında tamamen ustabaşının inisiyatifine bırakılan çocuklar. Devletin bu çocukları koruması gerekirken, bu çocuklar bir şekilde MESEM’lerde güvencesiz çalışmaya maruz bırakılıyorlar. Ailelere belli bir cüzi rakamla onlara da durumu cazip hale getirerek yapıyorlar. Erken yaşta iş sahibi olmak gibi gösterirken, durum bundan çok farklı. Sermayeye bu çocuklar, devlet eliyle çocuk işçi olarak gönderilen görüyoruz biz bunu. En büyük korkularımızdan bir tanesi de bunun ortaokullara yansıması. Ortaokul öğrencilerinin MESEM kapsamına alınıp çalışma yaşının daha da düşürülmesi” dedi.
“ÇOCUKLAR KİME EMANET EDİLİYOR”
Çocuk tacizlerine, istismarlarına ve çocuk ölümlerine değinen Demirkol, “Birçok günümüz böyle haberle başlıyor. Bu çocukların bir şekilde korunması gerekiyor. Bu çocuklar şiddete uğruyor, bu çocuklar tacize uğruyor. Okullarda biz onları kontrol edebilirken, dışarıda kontrolümüz dışındalar. Çalıştıkların yerlerde ustabaşı konumunda olan kişilerin güvenlik soruşturması yapılmadan, sicil kaydına bakılmadan, bu çocuklar güvensiz bir şekilde oralara gönderilmesi çok acı. 18 yaşına kadar çocuk sayılan bu bireyler kendi kararlarını kendi başlarını hayatlarını sürdüremeyen bireyler olarak tanımlanması gerekirken bu şartlar altında bırakılıyorlar. Pedagojik gelişimlerini tamamlamadan gönderilen bu çocuklar ağır iş şartları koşulları altında çalışmaya başlıyorlar. Bu çocuklara şunu istemeden aşılıyoruz “Senden bir şey olmaz”,“Sen sadece işçisin”, “Ucuz iş gücüsün”, “Küçük yaştan itibaren buna alışacaksın” diye öğretiliyorlar. Yarın o çocuklar büyüdüğünde haklarını aramadan ucuz iş gücü olarak patronların inisiyatifinde çalışacaklar. Bu çocukların öncelikle rehberliğe ihtiyacı var” diye konuştu. Son olarak Özkan Demirkol, “Çocuklarımızın en iyi şekilde eğitim almasını sağlamak ve onları kötü çalışma koşullarından korumak, devletin temel sorumluluğudur. Ancak şu anki uygulamalar, çocukları kapitalizmin sömürü düzenine teslim etmekten başka bir şey değildir” diyerek, çocuk hakları konusunda devletin daha duyarlı olması gerektiğini söyledi.
Kaynak: Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.