LGS'de gurur verici tablo!

Hem zeki hem mütevazı çocukları çok seviyorum.

Zekiliğin yanına o mütevaziliği eklediğiniz zaman başarı daha çok harmanlanıyor gibi hissediyorum.

Kaan Oktar, Gökay Uğuzman ve Beril Ezgi Ünsal…

Tertemiz, pırıl pırıl üç çocuk…

Söyleşiye gittiğim zaman yüzlerinde fark ettim o enerjiyi.

İçimden düşündüm ama…

Şimdi dışımdan düşünsem, “efendim enerjiyi fizik açısından irdelersek hangi formülü kullanmamız gerekiyor” şeklinde bir soruyla karşılaşacağımı düşündüm.

Yanıt veremezdim.

Vazgeçtim.

İçime attım.

Zeki çocuklar bunlar…

Çok sesli düşünmüyorum naçizane…

4 yıldır Ataçağ Koleji’nde eğitim aldılar, mezun oldular.

Hüzünlüler ama tatlı hüzün.

Bu yıl zordu onlar için…

LGS’ye hazırlandılar ancak çabalarının karşılığını da aldılar.

Hem de dereceyle.

Kaan Oktar 500 tam puan alarak ülke genelinde dereceye girdi.

Gökay Uğuzman ve Beril Ezgi Ünsal da 1 yanlışla büyük başarı sağladı.

Ataçağ Koleji’nde bir araya geldik.

Öğlen saatlerinin yakıcı sıcaklığında okulun salonunda bir masaya dizildik.

Sohbet ettik.

Heyecanları yüzlerinin her hattından belli.

Gururlular!

Her ne kadar sonucu bekleseler de, başarıya kendilerini alıştırsalar da yine de ülke genelinde derece yapmak bir yandan hayal gibi gelebilir.

Hep kısa cümleleri var.

İlk olarak 500 tam puan alan Kaan Oktar kendini tanıtıyor:

“4 yıldır bu okuldayım. LGS’de full yaparak mutlu oldum. Tam puan yaptığım vardı ama o kadar sık değildi. Daha çok Gökay full yapıyordu. Ben daha çok 480 küsur alıyordum. Çok beklemiyordum o yüzden. Çok şaşırdım. Gururlu hissettim ve biraz suçlu hissettim. Çünkü sınıftan başka kimse full çekmemişti.”

Gökay Uğuzman’a dönüyorum ardından:

1 yanlış yaptığı için biraz buruk hissediyor, şöyle anlatıyor:

“4 yıldır bu okulda okuyorum. LGS’de bir tane matematik yanlışı yaparak iyi bir puan elde ettim. Hep full yapıyordum ama azıcık üzüldüm görünce. Full çekemediğim için üzülsem de genel olarak mutlu hissettim. Çok iyi bir puan, bekliyordum.”

O 1 yanlışta tuzu biberi olsun.

Ne diyelim.

Bir ara burcun ne diye soracaktım, dolunayın etkilerine dahi bağlayacaktım.

Özge silkelen ve röportaj da olduğunu unutma dedim.

Ardından Beril Ezgi’ye döndüm.

O da kendinden emin konuştu:

“4 yıldır Ataçağ Kolejinde okuyorum. 13 yaşındayım. Bu yıl mezun oldum. LGS’de de 1 yanlış yaparak dereceye girdim.”

Kendimin 13 yaşındaki halini düşündüm.

Geçmişe gittim, kısa süreli…

Bir gün okulun bir şiir yarışmasında 1’inci oldum diye kalem ve kalem tıraş kazanmıştım.

Tek büyük başarım oydu.

İçim biraz burkuldu.

Bu sebeple…

Ekstra gurur duydum her biriyle…

Öyle güzeller ki…

Yadsınamayacak kadar büyük başarı.

Başarısının sırrını sordum ardından her birine…

Kaan şöyle yanıtladı:

“Bol bol ders çalışmayı tavsiye derim. Ama çok kaçırmadan, aşırı fazla çalışmadan ders çalışmayı tavsiye ederim.”

Gökay da verimli ve planlı çalışmadan bahsetti:

“Günde 2-3 saat çalışıyorduk. Sonra belki 4 saate çıkabiliyordu. Verimli ve planlı çalışmamda çok yardımcı oldu. Üstelik moral ve motivasyon anlamında da çok yardımcı oldu.”

Beril de benzer cümleler kurdu:

“Az çalışıp verimli çalışıyorduk. İyi olduğumuz konulara değil yanlış yaptığımız konulara, eksik olduklarımızı tamamlıyorduk.”

Kaan ve Gökay İstanbul Erkek Lisesi’ni düşünüyor.

İlerisi için hedefleri Almanya…

Beril Ezgi ise Fatih Fen Lisesi’ni istiyor.

Kendi çabalarının yanında Ataçağ Koleji’nin kattıkları da yadsınamaz.

Çocuklar okullarını şöyle özetliyor:

*Okulumuz derste iyi olmayı ve derse odaklanmayı öğretti.

*Sadece bir eğitim yuvası değil, ders odaklı değil, sosyal alanda da çok katkısı oldu.

*Okul gibi değil aile gibi. Kendiniz evinizde hissediyorsunuz.

İşte Ataçağ Koleji’nden bu yıl böyle 3 muhteşem başarı öyküsü geçti.