Dr. Tabanlı’dan İsrail'in Sumud Filosuna müdahalesine değerlendirme

Dr. Tabanlı’dan İsrail'in Sumud Filosuna müdahalesine değerlendirme
Dr. Öğr. Ü Figen Tabanlı, İsrail’in Sumud Filosu’na Müdahalesini Uluslararası Hukuk bakımından değerlendirdi.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Kurumsal İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Medya Birimi tarafından hazırlanan video içeriği ESOGÜ Gündem’de bu hafta ESOGÜ Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Figen Tabanlı, İsrail’in Sumud Filosu’na Müdahalesini Uluslararası Hukuk bakımından değerlendirdi.

Filonun amacının İsrail’in yıllardır Gazze’ye uyguladığı ablukanın kırılması ve insani yardımın buraya ulaştırılması olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Tabanlı, İsrail’in filoya müdahalesinin hem Uluslararası Deniz Hukukuna hem de Uluslararası İnsan Haklarına aykırı olduğunu anlattı. 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine göre uluslararası sularda her devletin seyir hakkı olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Tabanlı, bu sözleşmeye göre bayrak devleti dışında hiçbir devletin başka bir devletin gemisine el koyma gibi bir hakkının bulunmadığının altını çizdi.

Dr. Öğr. Üyesi Tabanlı yaptığı değerlendirmede şunları ifade etti: “Askeri bir teçhizat taşımayan sivil bir hareket olan Sumud Filosu’na İsrail’in açık sularda yaptığı bu müdahale uluslararası hukuka aykırıdır. Kaldı ki kara sularında dahi diğer devletlerin zararsız geçiş hakkı bulunmaktadır. Kıyı devletlerinin barış ve güvenliğine aykırı bir durum söz konusu değilse geçiş zararsız sayılacaktır. Nitekim İsrail’in burada Kıyı Devleti gibi bir yetkisinin de olmadığını açıkça söyleyebiliriz. İsrail’in Sumud filosundaki gemilere ağır teçhizatlı silahlarla çıktığını, kimyasal sular sıktığını görüyoruz. Bunun uluslararası insancıl hukukta temel nitelikli bir prensip olan orantılılık ilkesiyle de bağdaşmadığını açıkça söyleyebiliriz. İsrail’in sivil, asker gözetmeksizin yaptığı saldırılar, sivillerin zorla yerlerinden edilmesi, insani yardıma ulaşma hakkının elinden alınması yalnızca Deniz Hukuku açısından değil Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve temelde 1949 Cenevre Sözleşmeleriyle düzenlenen Uluslararası İnsancıl Hukukuyla da örtüşmemektedir. İsrail’in pek çok evrensel nitelikteki uluslararası sözleşmenin maddelerinin işgal altındaki topraklara uygulanamayacağını belirtmesi bu tür evrensel nitelikli normları işlevsiz hale getirmektedir. Birleşmiş Milletler de İsrail’in yaptığı müdahaleleri sürekli olarak takip etmiştir. Birçok Güvenlik Konseyi kararı insanı yardımların engellenmemesi, ablukanın kaldırılması ve sınır kapılarının açılmasını talep eder. ”

Uluslararası toplum için uygulaması zor ancak etkili bir yöntemin söz konusu olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Tabanlı, İsrail’in eylemlerinin meşru müdafaa kapsamına sokulamayacak eylemler olduğunu, Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 7. Bölümü çerçevesinde Güvenlik Konseyi aracılığıyla kolektif bir kuvvet kullanma hareketi kararının alınmasının önemli bir adım olabileceğini kaydetti. Sumud Filosu’nun insani yardım amacının da ötesine geçerek uyuyan uluslararası toplumun uyanmasına vesile olduğunu ifade etti. Bu filonun ardından Özgürlük Filosu, Vicdan Gemisi gibi hareketlerin gelmeye devam ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Figen Tabanlı, insanlığın bu utançtan kutulana kadar benzer hareketlerin devam etmesi ve başarıya ulaşması temennisi ile konuşmasını sonlandırdı.

Etiketler :