Eskişehir yangınında görev alan DAK üyeleri o anları anlattı

22 Temmuz 2025 tarihinde, Seyitgazi ilçesine bağlı Büyükyayla ve Fethiye mahallelerinde orman yangını çıktı. Ertesi gün Afyonkarahisar'ın İhsaniye ilçesine bağlı Sarıcaova Mahallesi'ne sıçrayan yangını söndürme çalışmaları sırasında aniden yükselen alevlerin arasında kalan 5 orman personeli ve 5 AKUT gönüllüsü şehit oldu. Çıkışından yaklaşık 4 gün sonra ancak söndürülebilen yangında birçok kurum ve kuruluş sahada çalışmalara katıldı. Dorlion Arama Kurtarma (DAK) üyeleri de yangın bölgesinde aktif görev aldı. Zaman zaman alevlerin arasında kalan ve zor anlar yaşayan DAK üyeleri, ne gibi zorluklar yaşadıklarını ve nasıl tehlikeler atlattıklarını bir bir anlattı.
"Kendi imkanlarımızla yaklaşık 700 metre bir alanı söndürdük"
İlk görev noktalarının koordinasyon merkezinin sağ üst tepesi olduğunu söyleyen DAK Başkanı Erhan Önce, "Yangının ortasında kalan 2 arazöz, 1 greyder şoförü ve bölge müdürünün olduğu söylendi. Gittiğimizde hepsi sağdı, herhangi bir problem yoktu; fakat dumandan etkilenmişlerdi. Yardımda bulunduk ve güvenli bölgeye indirilmelerini sağladık. Sonradan kayıp olan greyder şoförünü de bulduk, o da güvendeydi ve sağlıklıydı, sadece dumandan etkilenmişti. Ona da su ve yemek yardımı yaptıktan sonra güvenli bölgeye indirdik. Daha sonrasında koordinasyon merkezine tekrar intikal ettiğimizde yeni görev istedik. Bu sefer de yangın bölgesinde, yani sıcak bölgesinde müdahale yapan arazöz şoförleri ve ormancı arkadaşlarımıza yine aynı şekilde ikmal yardımında bulunmak bizim görevimiz. Neticede biz bir arama ve kurtarma derneğiyiz. İlk hedefimiz arama ve kurtarma. Yangın ve orman yangınları konusunda illa ki eğitimlerimiz ve sertifikalarımız olmasına rağmen, ilk etapta bu işi ehillerine bıraktık; çünkü sıcak bölgede yangın çok büyüktü, kötüydü. Biz sadece ilk etapta onlara yardımda bulunduk. Daha sonrasında verilen görev neticesinde gece vakitlerinde söndürme ve soğutma çalışmalarına katıldık. Yine arazözlerle Denizli ekibiyle ortaklaşa çalıştık. Onlardan bize 2 arazöz verdiler. Hortum sererek, söndüre söndüre ortalama 700 metre bir alanı söndürdük" dedi.
"Örtü yangını tepe yangınına dönünce ekibimle orayı terk ettim çünkü herkesin güvenliği benden sorumlu"
İlk etapta 5 arkadaşıyla birlikte sahaya çıktıklarını, daha sonradan 2'nci ekibi çağırdıklarını ifade eden Başkan Önce, "Hedefimiz güvenli ve temiz bir çalışmaydı; fakat bizden sonra maalesef istenmeyen, üzücü olaylar gerçekleşti. Bizim müdahale ettiğimiz örtü yangını, tepe yangınına döndü. Ondan sonra ben alanı terk ettim çünkü ekibimin, herkesin güvenliği benden sorumlu. Keşke yaşanmasaydı böyle olaylar, ama yaşandı. Bu konuda çok üzgünüz. Arazözümüzdeki su bitince, alevlerin arasında kalmamak adına mecburen kendimi güvenli bölgeye intikal etmek zorunda bıraktım. Ben sürekli alevlerin içinde beklesem, suyun gelmesini, çünkü bölge sıkıntılı bir bölge ve neticesinde güvenli bölgeye ulaşmanız çok zorlaşacaktı. Bu sebeple, her suyumuz bittiğinde yeni su beklerken olay bölgesini terk edip arazözlerle birlikte geri çıktık. En büyük zorluk, alanın yapısı; yoksa yangından korkan insanlar değiliz. Çok üzülüyorum arkadaşlarıma, ailelerine başsağlığı diliyorum bu vesileyle. Kalanlara Allah sabır versin" şeklinde konuştu.
"Aşırı sıcak, cehennem gibi bir ortam, çok zor"
Birkaç gün önce hava sıcaklığının 42 dereceye ulaştığını hatırlatan ve alevlerin içerisinde büyük zorluk çektiklerinden bahseden DAK Üyesi Gökhan Atilla, şöyle konuştu:
"Alevlerin içinde bu, 2-3 kat daha fazla artıyor. Aşırı sıcak, cehennem gibi bir ortam, çok zor. Zaten kayalık, çıkması zor bir yerdi. Hortumlar ağır oluyor. Sarp bir bölgeye çıkıyorsunuz, çıktığınızda karşınızda devasa alevler oluyor ama profesyonel bir şekilde çalışma yaptık. Odunpazarı Arama Kurtarma (OBAK) ile birlikte sağlı sollu girerek çok büyük bir bölgeyi gece 01.00'a kadar söndürdük. Ertesi gün tekrar operasyon haberi geldiğinde, AKUT'çu arkadaşlarımızın kaybolduğu haberi geldi ve biz yine aynı, çok hızlı bir şekilde bölgeye giderken maalesef haberlerini aldık. Çok üzüldük, bizi moral olarak da bayağı düştük. Ailelerine, AKUT ailesine, ormancılara, hepimizin başı sağ olsun. Keşke olmasaydı, üzgünüz. İnşallah ülkemizde böyle olaylar bir daha yaşanmaz."