Eskişehir'de maden kanununa karşı yaşam nöbeti

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde içerisinde maden kanunun da yer aldığı torba yasa görüşülecek. Maden kanununun çıkmaması için Eskişehir'de Doğa ve Yaşam Platformu Yediler Parkı’nda yaşam nöbeti gerçekleştirdi.
Yaşam Nöbetinde platform üyesi Nesrin Küçük açıklamalarda bulundu. 13 Haziran 2025 tarihinde AK Parti milletvekilleri tarafından TBMM’ye "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" sunulduğunu hatırlatan Küçük, ilgili kanun teklifini sunanların mesleki faaliyetlerinden de anlaşılacağı üzere ilgili teklifinin maden ve enerji şirketlerine faaliyetlerinde büyük kolaylıklar ve imtiyazlar sağlamayı, doğayı ve yaşam alanlarını talan etmelerine engel ve prosedür olarak gördükleri ÇED süreçlerini ve doğayı koruyan diğer kanunları aşmayı amaçladığını savundu. Küçük, “Komisyondan geçerek bugün meclis genel kuruluna gelecek olan bu yasayla , Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve ekosistemin yaşamsal hakları hiçe sayılıyor. Özetle maden ve enerji şirketleri için dikensiz gül bahçesi yaratılmak isteniyor. Yasayla ÇED muafiyeti genişletiliyor, kamuoyu ve yargı denetimine ve itirazlara engel olmak için , 25 hektardan küçük maden sahaları, petrol/doğalgaz arama projeleri, HES’ler, golf sahaları, asbestli yapıların yıkımı gibi yüzlerce proje için artık ÇED gerekli değildir kararı aranmayacak. Böylece hangi alanlarda hangi projelere başlandığını proje başlayana kadar duymayacağız. ÇED gerekli projelerde ise ÇED olumlu kararı alınmadan şirketlere izin, teşvik ve ruhsat süreçleri başlatılacak, şirketlere kolaylık için faaliyetlerle ilgili şirketlerin devlet kurumlarından alması gereken izinleri Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü sağlayacak ; bakanlık çalışanları "hızlı onay" için zorlanacak. Kurum görüşleri jet hızıyla istenecek ve kurum görüş yollamamışsa görüş olumlu olarak değerlendirilecek” diye konuştu.
“Meralar Enerji Şirketlerine Peşkeş Çekilecek”
Süper yetkili bir kurul oluşturulacağını öne süren Küçük, yasayla, Cumhurbaşkanı’na olağanüstü yetkiler tanındığını belirtti. Küçük, “‘Stratejik veya kritik’ olarak tanımlanan madenlere ilişkin izinlerin verilmediği durumlarda, nihai kararı, cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen cumhurbaşkanı yardımcısının başkanlık ettiği ,çevre ve şehircilik bakanı, enerji ve tabii kaynaklar bakanı, hazine ve maliye bakanı, sanayi ve teknoloji bakanı ile izinler hakkında yetkili tüm bakanlıkların bakanlarından oluşan kurul verecek. Stratejik ve kritik olarak tanımlanan madenlere ilişkin şirketlere izin verilmese dahi bu kurul devreye girerek izinleri verecek. Bu durum ilgili bakanlıklara bağlı kurumlar üzerinde görüş ve izin verirken şirketler lehine olağanüstü bir baskı oluşturacak. Yine yasayla, ormanlar 2 yıl bedelsiz madencilere tahsis edilebilecek. Adrese teslim geçici madde ile Zeytinlikler özel olarak hedefte: Zeytin ağaçları "taşınacak" veya sökülecek. 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu delinerek maden şirketlerine imtiyaz sağlanacak. Muğla yöresindeki termik santrallere kömür sağlamak için Kanun teklifi ekinde yer alan iki adet kroki ve koordinat tablosunda belirtilen Akbelen’deki zeytinlikler kamulaştırılacak. Kısaca zeytinlikler katledilecek! Akbelen’deki zeytinlikler termik santrallere kömür olacak! Köylüler yerlerinden kovulacak! Meralar enerji şirketlerine peşkeş çekilecek. RES, GES, HES projeleri için mera alanları amacı dışında kullanılabilecek” şeklinde konuştu.
“Sermayenin Talanına Karşı Omuz Omuza”
2035’e kadar özel mülkiyet arazilerinin enerji şirketleri lehine kamulaştırılabileceğini ifade eden Küçük, ruhsatsız enerji tesislerin ve kaçak yapıların yasallaştırılacağını yıkım kararların iptal edileceğini aktardı.
Küçük, “Sermayenin kazmasının ucu nereye değerse, orası artık şirket arazisi sayılacak. Bu yasa geçerse, kamulaştırma belgesi artık tapunun yerini alacak. Bir sabah uyanacağız ve o topraklar artık bizim olmayacak!. Mülksüzleştirmenin yeni biçimi bu. Adı konmamış bir zorunlu göç hareketi başlatılıyor. Bu yasa , Anayasa’nın 56. maddesi ("Sağlıklı çevre hakkı") ve 169. maddesi ("Ormanların korunması") açıkça ihlal ediliyor. Doğamızı ve yaşam alanlarımızı şirketlerin yağma ve talanına açıyor. Çağrımızdır, bu yasa teklifi derhal geri çekilsin. Zeytinlikler, ormanlar, su havzaları ve tarım alanları sermayeye feda edilemez. ÇED süreçleri şeffaf olmalı, halkın katılımı güvence altına alınmalı. Kamu yararı, ekolojik denge ve toplumsal fayda gözetilmelidir! Platform olarak bugün meclis genel kuruluna gelerek görüşülecek torbaya karşı Ankara’da meclis önünde olacağız. Doğanın ve yaşam alanlarımızın sesi olmak için tüm halkımızı mücadeleye ilgili teklife karşı ses yükseltmeye çağırıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Bakanlık komisyonundan olumlu olarak geçirilen Cengiz Holding’in Alpagut-Atalan Altın ve Gümüş Madeni projesinin, bizce yok hükmünde olan halkın katılımı toplantısında yaşananlara dair Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü ve toplantı heyeti hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Birçok söylemiyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma bile yürütülemeden valilikçe kamu görevlisinin soruşturulmasına izin verilmemişti. Fakat toplantı heyetinin tutanakları halkla paylaşmadan ve itiraz dilekçelerini almadan terk ettiği esnada dilekçe hakkını kullanmak isteyen arkadaşlarımız hakkında iddianame düzenlenerek kamu malına zarar iddiasıyla cezalandırılması istendi ve dava açıldı. Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru ve üniversite öğrencisi arkadaşlarımız Bedi Uygar Uğurlu, Mert Güzel yalnız değildir. Uydurma gerekçelerle platformumuzu ve arkadaşlarımızı sindiremeyeceksiniz. Hep birlikte mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Doğa torbaya sığmaz! Sermayenin talanına karşı omuz omuza” sözlerini kaydetti.