ESM sürgün edilen temsilcisi için eylem gerçekleştirdi

38 yıldır Devlet Su İşleri (DSİ) 3. Bölge Müdürlüğü’nde devlet memuru olarak görev yapan Yener Çalışkan, Sondaj Şube Müdürlüğü’ne isteği dışında gönderildi.
Çalışkan bu duruma karşı dünden önceki gün tek başına bir oturma eylemi gerçekleştirmişti. Ardından KESK’e bağlı Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası ESM dün DSİ önünde eylem gerçekleştirdi. Eyleme, KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, KESK Basın Yayın Genel Sekreteri Sem Pınar, ESM Genel Başkanı Coşku Dağanay, Emek ve Demokrasi Güçleri temsilcileri de katıldı. Yaşanan durum ile ilgili Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Eskişehir İl Temsilcisi Gökhan Soysal açıklamalarda bulundu. Soysal, baskıya sürgüne mobbinge son vermek için eylem gerçekleştirdiklerini ifade eden Soysal, Baskının ve sömürünün hiç olmadığı kadar arttığı, emekçilerin, gençlerin, kadınların, emeklilerin hayatlarının yaşanmaz kılındığı, bir yandan yoksullukla kuşatılan diğer yandan her türlü baskı aygıtıyla seslerinin kısılmaya çalışıldığı günlerden geçildiğini belirtti. Soysal, “Bu baskı ve yıldırma politikalarının yansıması her alanda karşımıza çıkmakta. Bu politikaların bir örneğini de bugün önünde bu açıklamayı gerçekleştirdiğimiz DSİ 3. Bölge Müdürlüğü’nde yaşamaktayız. Enerji Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendikası ESM İl Temsilciler Kurulu üyemiz Yener Çalışkan yaklaşık bir buçuk yıl önce sendikal faaliyetleri dışında hiçbir gerekçesi olmadığı bildirimi ve kurum tarafından bir neden belirtilmeksizin isteği dışında görevinden başka bir pozisyonda kurum kampüsü dışında yer alan başka bir şubeye resen tayin edilmiş, işlemin niteliği bakımından ise sürgün edilmiştir. Bu hukuksuz uygulamaya karşı sendikamız il temsilciler kurulu ile bu ve benzeri sendikal faaliyetlerimizi aksatacağının bildirilmesi amacıyla sendika genel başkanımız, sendika avukatımız ve sendika il temsilcilerimizden oluşan bir heyetle idare ile görüşülmüş fakat idare bu hukuksuz uygulamadan geri adım atmamıştır. Bunun üzerine ilgili tayinin iptaline ilişkin hukuki süreç başlatılmış ve bir buçuk yıllık sürecin ardından mahkeme gerçekleştirileni işlemin hukuka aykırılığını tespit ederek yetki bakımından iptaline karar vermiştir. Bölge müdürlüğünün bu tayinde yetkisinin olmadığına tayin işlemlerinin genel müdürlük yetkisinde gerçekleştirileceğine itiraz yolu kapalı olmak üzere karar vermiştir.Bu kararla ile birlikte İl Temsilciler Kurulu üyemiz Yener Çalışkan sürgün edildiği şubeden ilişiğini keserek önceki dönem çalıştığı şubede görevine başlamıştır. İdare ise bu karar sonrası madem benim yetkim yok tayin işlemini genel müdürlük eliyle gerçekleştiririm diyerek yine hiçbir nedeni olmaksızın temsilcimiz bir gün çalıştıktan sonra önceki görev yerine sürgün olarak yolladığı şubeye tekrar sürgün etmiştir” diye konuştu.
“Yıldırma Politikalarına Son Verin”
İdarenin uygulamaları ile çalışanlar üzerinde baskı kurduğunu iş barışını ve huzurunu bozduğunu söyleyen Soysal, tüm bu uygulamaların ve sorunların iş barışını bozmakta ve çalışanlar üzerinde bir baskı ortamının oluşmasına sebep olmakta olduğuna dikkat çekti. Soysal, “Bizler bu uygulamaların karşısında durduğumuz için idarenin baskısıyla ve sendikal faaliyetlerimizin engellenme girişimleriyle karşı karşıyayız. Son yaşadığımız örnekte ise bu baskı ve yıldırma uygulamalarının sonuncusu bu uygulamalara karşı ses çıkaran sendika temsilcimiz Yener Çalışkan’ın sürgününün tekrarlanmasıdır. Kendilerini kanunların ve hukukun üstünde gören iktidarın yansımaları bu ve benzeri kurumlarda karşılık buluyor. Baskılar sürgünler ve mobbing, insanca yaşam mücadelesi veren, yoksullukla boğuşan emekçilerin ses çıkarmalarını engellemek amacıyla idareler eliyle hesap vermeksizin uygulanıyor. Bu süreçte tabi ki tekrarlanan bu hukuksuz işlemin iptali için hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Buradan ilgili idareyi yaptığı hukuksuz işlemi geri almaya, sendikal faaliyetleri engellemeye dönük uygulamalara ve kurumdaki emekçiler üzerinde uyguladığı bu baskı ve yıldırma politikalarına son vermeye çağırıyoruz” sözlerini kaydetti.
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de eylemde konuşma yaptı. Karagöz, “KESK olarak sokaklardan kurulan bir sendikayız. Dolayısıyla sendikalar üyelerin var olan özlük, ekonomik, demokratik, siyasal, sosyal haklarını kurmak için mücadele veriyor. Burada yine Çalışkan arkadaşımızın karşı karşıya kaldığı hukuksuzluk karşısında biz de sendika binalarında oturamazdık. Elbette sevgili yine Çalışkan arkadaşımızla dayanışmada bulunmak, süreci takip etmek, süreci farklı mecralara taşımak gibi bir göreve sorumluluğumuzun olduğuna sayın müdüre de ifade ettiğimizi özellikle belirtmek isterim. herkesin anladığı bir gün var. Bu kurumlar Müdürlerin kurumları değil. Bu kurumlar bu ülkede yaşayan 86 milyon insanın kurumlarıdır. Burada keyfi kimse davranamaz. Hukukun kırıntıları dahi işlediğinde yaptıkları her işlemin yüzüne çarptığını hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Bu zihniyetin kısaca adı keyfiyettir. Evet, arkadaşımıza sürgün, yaşatanları bizler de bize düşen görevde bu haksızlığı teşhir etmektir. Biz bu hakkımızı sonuna kadar kullanacağımızı burada bir kez daha ifade edeyim. Bu anlayış sadece bir kişiye dönük bir uygulama değil. Eğer bugün yine de arkadaşımıza haksızlık yapılıyorsa Buradaki her emekçi haksızlığa maruz kalacağı anlamına gelir. Yener'in şahsında tüm kamu çalışanlarını sahiplendiğimiz burada özellikle ifade etmek istiyorum. Sadece sorun Yener sorunu değil. Sevgili müdür, otoritenin sarsılacağı korkusunda var. Otorite mesai arkadaşı üzerinde baskı kurmak Ona mağduriyet yaşatmakla olmaz. Otorite iş yeri barışını sağlamakla olur. Mesele arkadaşlarının taleplerini karşılamakla olur. Görev ve sorumlulukları paylaşmakla olur. Bu şekil davranan bir kurum yöneticisi ve birlikte çalışan mesele arkadaşları da ona saygı gösterdi. Ancak bu saydığımız niteliklerden uzak bir Müdür Bey'le karşılaştığımızı ifade etmek istiyorum. Burada açıkça sormak istiyorum. Bu kibir bu kin bu nefret ne? Müdür Bey Esen'in üyesi sevgili yoldaşımız yine Çalışkan’ı mağdur ederek kademe ilerlemesi mi almak istiyor? Başka bir yere genel müdür yardımcısı mı olmak istiyor? Birinin mağduriyeti üzerine sen iktidarını inşa edemezsin. Buna da biz KESK olarak asla müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.
“Ciddi Bir Kuşatma Altındayız”
CHP Miiletvekili İbrahim Arslan da eylemde bir konuşma gerçekleştirdi. Arslan, “Ciddi bir kuşatma altındayız. Bunun bir ayağı ekonomik ve sosyal kuşatmadır. Türkiye’de milyonlarca insanımız ağır ekonomik ve sosyal koşullar altında ne yazık ki büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Öte yandan, iktidarın uyguladığı baskı, sindirme ve korku politikaları nedeniyle ülkemizde her geçen gün yeni bir olumsuzluk yaşanıyor.Bir bakıyorsunuz bir siyasi partinin genel başkanı, bir başka gün milyonların oylarıyla seçilmiş belediye başkanları, sonra sade yurttaşlar, gazeteciler, görevini yapmaya çalışan ve halkın haber alma hakkını savunan basın emekçileri... Bir başka gün sanatçılar, akademisyenler, sokakta bu haksızlıklara karşı mücadele eden gençlerimiz, öğrencilerimiz... Bazen astrologlar, bazen de on yıl, on beş yıl öncesinde Gezi eylemlerine katılmış arkadaşlarımıza yönelik operasyonlar, kumpaslar... Ve bir başka gün sendikal mücadele yürüten emekçiler. Bunların sonucunda bazen gözaltılar, bazen tutuklamalar, bazen de Yener arkadaşımızın örneğinde olduğu gibi baskılar, sürgünler ve sindirme politikaları yaşanıyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, nerede bir haksızlık varsa, orada olmaya özen gösteriyoruz. Bu mücadeleyi hep birlikte omuzlamaya, birlikte büyütmeye çalışıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bu iktidar eliyle, hukuk devleti ve anayasal devlet olma niteliği ortadan kaldırılmakta; demokratik devlet yapısı rafa kaldırılarak ülke hızla otoriterleşmektedir. Bizler mecliste, sokakta, caddede; nerede olursa olsun, sendikalarımızla, sendika başkanlarımızla, sendika üyesi işçi ve memur arkadaşlarımızla omuz omuza mücadele edeceğiz. Ve çok yakında, milyonlarca yurttaşımızla birlikte bu ülkede mutlaka ve mutlaka gerçek halk iktidarını kuracağız” İfadelerini kullandı.
Kaynak: Haber Merkezi