“İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girmeli”

Eskişehir Barosu Kadın Hakları Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde yaptığı açıklamada, kadınların yaşadığı şiddetin her geçen yıl arttığına ve bu sorunun çözülmesi için toplumsal dönüşümün şart olduğuna dikkat çekti. Komisyon adına açıklamayı yapan Avukat Funda Güney Kökçınar, son yıllarda kadına yönelik şiddet vakalarının artmasına ve kadın haklarına yönelik yapılan yasal saldırılara dikkat çekti. Yapılan açıklamada, 2023 yılında 438, 2024'ün ilk 10 ayında ise 357 kadının tanıdıkları erkekler tarafından katledildiği ifade edildi. Kadına yönelik şiddetin sadece cinayetle sınırlı kalmadığı, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet gibi farklı biçimlerde de devam ettiği belirtildi.
“KADINLAR ARTIK TAZİYE MESAJLARI GÖRMEK İSTEMİYOR”
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sadece öldürülen kadınlar ile ilgili taziye mesajları yayınlamakta. Oysa kadınlar artık taziye mesajları görmek istemiyorlar. Henüz hayattayken kadınları yaşatacak önlemler alındığını görmek istiyorlar. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un gereği gibi uyguladığını görmek istiyorlar” diye ifade eden Avukat Funda Güney Kökçınar, “İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı bir şekilde çekilmesi, Türk Medeni Kanunuyla ve 6284 sayılı Yasa ve Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerin vapılacağının kamuoyunda sürekli gündemde tutulması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, kadını özgür birey olarak görmeyip, sadece aile ile sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politik uygulamalar vb nedenlerle kadınlar daha fazla şiddete açık hale getirilmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ancak bütüncül bir politik duruş ile mümkün olacaktır. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı olarak çekilmesinin, kadınların yıllar süren mücadeleler ile elde ettikleri kazanımların tartışmaya açılmasının, kadınları şiddete karşı korumasız bıraktığını ve kadınların yaşam hakkının ihlaline yol açtığını, yaşanan şiddetin bir cins kırıma doğru ilerlediğini görüyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında, karar alma sürecinin kapsayıcı bir süreç olması ve tüm paydaşların rol oynamasının sağlanması gerekmektedir. Türkiye Barolar Birliği'nin, Baroların ve kadın alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin karar alma sürecine katılımı mutlaka sağlanmalı, kadın sorununa ilişkin sahadan doğrudan bilgi aktarabilecek sivil toplum kuruluşları ile sağlıklı ve dengeli bir iletişim oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
Kökçınar, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için, Türk Medeni Kanunu, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yasal mevzuatın tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz ve etkin şekilde uygulanması ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir. Eskişehir Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak ülkemizde yaşanan kadın hakları ihlallerine karşı, kız kardeşlerimizle birlik ve dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. Kadınların ve çocukların uğradığı şiddeti ve onlara sunulan geleceği bir kader olarak görmüyoruz. Fiili olarak evde, sokakta ve işyerinde kadınlara yaşatılan şiddetin sıradanlaşmasını ve hukuki bir değer kazanmasını engellemek için her düzeyde itirazımızı yükselteceğiz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Haber Merkezi