“Türklerin uyum sorunu değil kabul edilme sorunu var”

“Türklerin uyum sorunu değil kabul edilme sorunu var”
Prof. Dr. Mustafa Çakır ‘’Türkiye karşıtları kendi kişilik zaaflarını veya bozukluklarını ideolojik örtülerle, büyük laflarla-sözlerle kapatmaya çalışmakta; her konuşmada Türkleri ve Türkiye’yi hedef göstermektedirler’’ dedi.

Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi ve eski Münih Başkonsolosluğu Eğitim Ataşesi Prof. Dr. Mustafa Çakır, Türk toplumunun Almanya’da uyum sorunu değil, kabul edilme sorunu olduğuna belirtti.

Çakır, Eskişehir Türk Ocağı tarafından düzenlenen sohbet toplantısı programına, “Türkiye Almanya İlişkileri Bağlamında Eğitim Diplomasisi Çalışmaları” başlıklı konuşması ile konuk oldu. Prof. Dr. Çakır, Türkiye’de Almanca öğrenenlerin Almancayı öngörülen dil düzeyinde öğrenseler bile Almanya’ya gittikten sonra bu ülke yurttaşları ile kurdukları ikili ilişkilerde bir dizi sorunlar yaşadığına değindi.

Almanya’da yaşayan Türk toplumu bir yandan dini ve geleneksel ideallerin hâkim olduğu, diğer yandan seküler ve liberal değerleri referans alan, sosyal, siyasal olarak bölünmüş bir topluma dönüşmüş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çakır, ağırlıklı olarak muhafazakâr bir görünüm sergilendiğini, gelenek, din, modernizm ve postmodernizm yan yana yaşanırken, türlü çelişkilerin de kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.

Almanların ise Türklere yönelik üstenci bir bakış açısına sahip oldukları ve ikili ilişkilerde genel olarak kibrin egemen olduğunun görüldüğünü belirten Prof. Dr. Çakır, “Alman yerel siyasetçilerin özellikle saha çalışmalarında oy kaygısı ağırlıklı olmak üzere, değişik mülahazalar ile Türkiye aleyhtarlığı veya Müslümanlık karşıtı söylemleri artmaktadır. Bilimsel aktivite adı altında düzenlenen kimi etkinliklere Türkiye karşıtlığı ile bilinen isimler konuşmacı olarak davet edilmektedir. Bunlar ortaya koydukları söylemlerle Alman siyasetçileri ve kamuoyuna mesaj verirken Türk siyasetine de yön vermeye çalışmaktadır. Kendini Türkiye karşıtı bir pozisyona konumlandıran grubun sorunu, ideolojik olmasa da psikolojik boyutta ele alınması ve bu duruma siyasal bir çözüm üretilmesi gerekmektedir. Türkiye karşıtları kendi kişilik zaaflarını veya bozukluklarını ideolojik örtülerle, büyük laflarla-sözlerle kapatmaya çalışmakta; her konuşmada Türkleri ve Türkiye’yi hedef göstermektedirler. Konu detaylı araştırıldığında çoğu zaman meselenin fikir değil kişilikle ve kişiler ile ilgili olduğu ortaya çıktığı görülmektedir” diye konuştu.

Etiketler :