Yaşamı savunmak için yürüdüler
Eskişehir Tepebaşı ve Mihalgazi ilçelerine bağlı Atalan - Alpagut Altın ve Gümüş Madeni işletmesi için, Çevre Şehircilik ve iklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi” (ÇED) olumlu kararına karşı, Doğa Yaşam Platformu hukuki mücadeleyi başlattı. Doğa yaşam PlatformuÇED Olumlu kararının iptali için dava açtı. Doğa Yaşam PlatformuÇED Olumlu kararının iptali için yürüyüş gerçekleştirdi. Köprübaşı Mevkii’nde bir araya gelen platform üyeleri, İsmet İnönü Caddesi’nde yer alan Kanatlı AVM önüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş sonunda Platform Üyesi Yener Çalışkan, açıklamalarda bulundu. Projenin tamamen bilimsellikten, akılcılıktan uzak olduğu belirten Çalışkan, uluslararası ve yerli işbirlikçi sermayenin kar hırslarıyla yapmak istedikleri ekokırım projelerinden bir tanesi olduğunu savundu. Çalışkan “Birçok Platform bileşenimiz, idarenin hukuka aykırı ÇED Olumlu kararının iptali için dava açmış olup fiili ve hukuki mücadelemizin devam edeceğini buradan ilan ediyoruz. Açılan davalarda yürütmenin durdurulmasının mahkemeden talep edildiğini de belirtmek isteriz. Maden faaliyetinin yürütmesi durdurulmazsa üzülerek belirtmek isteriz ki geriye dönüşü imkansız, telafisi mümkün olmayan zararlar doğamızı ve yaşam alanlarımızı beklemektedir. Tek bir ağacı dahi kestirmeyeceğiz diye çıktığımız bu yolda yürütme durdurulana kadar şirketin bölgedeki bütün faaliyetleri Platformumuzca izleneceğini buradan belirtiyoruz. Bu hukuka aykırı karardan dönüleceği inancını taşıyoruz.Bu ÇED Olumlu kararı hukuka aykırıdır çünkü; bu proje ÇED Yönetmeliğine uygun usullerce yürütülmemiştir. Halkın Katılımı Toplantısı adeta Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl müdürü tarafından provoke edilerek toplantıya halkın katılımı engellenmiştir. Projenin sahibi Cengiz Holding akabinde bölgede gerçeğe aykırı, yalanlarla dolu broşürler dağıtarak halka yerlilik ve millilik üzerinden masallar anlatmış ve sakatlanmış bir rıza üretmeye çalışmıştır. Bu ÇED süreci o kadar çarpıtılarak ilerlemiştir ki belirli ısmarlama açılan sosyal medya hesaplarından bile Platform üye arkadaşlarımız adeta hedef gösterilmiştir. Bunu yapan zihniyet bir yandan da projeye karşı olan köylüyü tehdit etmekten de geri durmamıştır.” diye konuştu.
“YAŞAMA HAKKINI KAZANACAĞIZ”
ÇED Olumlu kararı hukuka aykırı olduğunu aktaran Çalışkan projede hiçbir sağlık etki değerlendirmesinin bulunmadığını kaydetti. Çalışkan,“Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Bursa Bilecik Eskişehir Kalkınma Ajansı’nın (BEBKA) Orta Sakarya Vadisi Raporunda görüleceği üzere Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinin mikroklima iklimi sebebi ile sebze meyve yetiştiriciliği ve organik tarım yapılabilme potansiyeli değerlendirilmiştir ve bölgenin tarımsal üretim açısından önemli olduğu raporlanmıştır. ÇED Raporunda bölgedeki tarımsal varlığımıza dönük değerlendirmelerin kamu kurumlarının raporlarıyla aykırılık taşıdığı ortadadır.ÇED Raporu hukuka aykırıdır çünkü, su varlıklarımıza ilişkin değerlendirmeler revize edilen raporlarıyla çelişkiler barındırmaktadır. Dolayısı ile çelişkili beyanlarla hazırlanan raporun su varlıklarımız üzerine olası etkilerini bilimsel değerlendiremeyeceği ortadadır. Bölgede yapılması planlanan çok sayıda maden projesi olup bunların kümülatif bir etki değerlendirmesine tabi tutulması gerekmektedir. Tekil tekil değerlendirmelerin gerçek bir etki değerlendirmesi olmayacağını haliyle bu açıdan da ÇED Olumlu kararının hukuka aykırı olduğunu belirtmek isteriz.Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanan "Maden İzinleri Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik", kamuoyunda "süper izin yasası" olarak bilinen düzenlemenin idari altyapısını oluşturuyor. Bu yönetmelik, doğa alanlarında madencilik adı altında yağmanın önünü açma sürecini, enerji ve maden politikalarının tek merkezde toplanmasını daha da hızlandırılıyor. Bizler Doğa ve yaşam savunucuları olarak bu gelişmeleri endişeyle takip ediyor ve mücadelemizle de bu yağma ve talan projelerini durduracağımıza inanıyoruz. Bu ülkenin toprağını, suyunu, ormanını sermayeye teslim etmeyeceğiz. Açtığımız dava tek başına bir hakkın kullanılması değil bir hak arama mücadelesinin toplumsallaşmasıdır. Açtığımız onlarca davaya yüzlerce kişi müdahil olacak ve Anayasal hakkımız olan herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını kazanacağız” ifadelerini kullandı.